Paylaş
İnanın hem seçim yorgunluğum gitti, hem de gelecek için bir kez daha umutlandım. Daveti yapan Yorglass’tı.
Sahnede çok beğendiğim iki büyük sanatçı vardı.
Ünlü orkestra şefimiz Gürer Aykal ve artık dünyanın çok iyi tanıdığı piyanistimiz İdil Biret...
Ve arkalarında Yorglass Barış Çocuk Senfoni Orkestrası...
O çocuklar için bundan daha güzel bir anı olabilir mi? Elbette bizler için de...
Bu orkestrayı özel yapan bazı ayrıntılar var.
Gürer Aykal ve İdil Biret’in arkasında çalan bu gençlerin hiçbirinin konservatuvar eğitimi yoktu. En fazla sekiz aydır çaldıkları enstrümanla tanışıyorlardı. Ama hepsinin müziğe ilgisi ve idealleri vardı.
Aslında benzer bir girişim 1975’te Venezuela’da yapılıyor.
Buna “El Sistema” modeli deniyor.
Venezuela’da, çocukları ve gençleri suç işlemekten, alkol, sigara, uyuşturucu bağımlılığından uzak tutmak için müzikten yararlanılıyor. Müzik ve sosyal sorumluluk yan yana gelince orkestraların kurulduğu bölgelerde suç oranlarında ve madde bağımlılığında ciddi bir azalma, hatta zamanla yok olma görülüyor.
***
Türkiye’de ise bu fikir 2015 yılının Aralık ayında hayata geçiyor. Ankara Devlet Opera Balesi’nden Selmin Günöz, müziğe ve eğitime gönül veren kişilerin bağışlarıyla 20 keman satın alarak projeyi hayata geçiriyor.
Daha sonra Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Eşrefpaşa Eğitim Birimi’nin bir odasını bu eğitime tahsis ediyor.
Projeye gönül veren kişilerin bağışlarıyla çello ve kontrbaslar alınıyor ve ilk yılın sonunda Uluslararası Rotary’nin barış alanındaki “en iyi proje” ödülüne layık görülüyor.
Ardından Gülsin Onay, Borusan Quartet’in desteğiyle İzmir’in Hanımları Korosu proje yararına konserler yaparak bakır nefesli sazlar da alınıyor.
2017 yılında Barış Çocuk Orkestrası Koruma ve Geliştirme Derneği kuruluyor. Proje TUSEV’in “en iyi proje” ödülüne de layık görülüyor.
Orkestrada 66 genç eğitim görüyor.
Barış Çocuk Orkestrası Kadifekale, İkiçeşmelik, Agora, Eşrefpaşa bölgesindeki sosyo-ekonomik açıdan imkanları kısıtlı çocuklardan oluşturulmuş.
***
Proje bir yerde tıkanınca da Yorglass devreye girmiş.
İyi ki de girmiş.
İzlemekten çok keyif aldığım konserlerden biri oldu.
Sahnede iki dev sanatçının arkasında pırıl pırıl gençler vardı.
Üst localarda da o çocuklarımızın aileleri; anneleri, babaları, yakınları...
Konser öncesinde hazırlanan filmde anneler çocuklarındaki değişimi anlatıyordu.
Ben buna çok inanıyorum.
Spor ve müzik insanın hayatına girdikten sonra çok farklı oluyor.
Bu değişimin gücüne de inanıyorum.
Sadece gençler değil, aileler de olumlu etkileniyor.
Bir anda sihirli bir değnek değiyor ve o bölge başka bir iklime giriyor.
Geçen cumartesi çok mutlu olduğum günlerden biriydi.
İçimden dedim ki...
Türkiye son yıllarda siyasetin gündeminden bir türlü kurtulamıyor.
Oysa bizim asıl gündemimiz bu olmalı.
Gençlerimiz olmalı, geleceğimiz olmalı...
Müthiş bir sosyal sorumluluk projesi
İYİ bir sponsorluk dendiğinde örnek olabilecek bir proje Barış Çocuk Orkestrası... O yüzden Yorglass’ı kutluyorum.
Şirketin başkan yardımcısı Gülfem Yorgancılar Perçin’in heyecanını o gece bir kez daha hissettim.
Perçin diyor ki...
“Yaşadığımız şehir İzmir’in sosyo-ekonomik açıdan imkanları kısıtlı ailelerin yaşadığı bölgedeki çocuklardan oluşturulmuş bir orkestra bu... Eğitim modelinin temel amacı mümkün olduğu kadar fazla çocuğa karşılıksız müzik eğitimi olanağı sağlamak, barışın sesini müzik ile duyurmaktır. Kurulduğu semtin sosyal dokusuyla bütünleşerek sanata katılım hakkı önündeki engelleri kaldırmaktır. Adını; barışın zorunluluğundan, müziğin barışı sağlamadaki gücüne olan inançtan almıştır. Müziğin barış, adalet, özgürlük gibi fikirleri en iyi şekilde ifade edebilme ve kitlelere ulaştırabilme yolu olduğu inancından yola çıkılmıştır. Bugün olduğu kadar gelecek için de daha bilinçli, kimlikli, adil ve barışçıl bir yaşam biçimi yaratmaktır.”
Şimdiden birkaç ödül almış bu projeyi düşünen, destekleyen herkese teşekkür ederim.
Adnan Saygun en iyisi
KİM ne derse desin Ahmed Adnan Saygun şu an Türkiye’nin en iyi konser salonu... Çok iyi bir akustiği var. İnanır mısınız, ben Adnan Saygun’da konser izlerken oturuş biçimimi bile değiştirmekten çekiniyorum. Sanki değiştirirsem bütün salon bana bakacakmış gibi bir hisse kapılıyorum. O yüzden burada konser izlemek ayrı bir keyif benim için...
Klasiğin ruhumu dinlendiren yanı
BEN Bach’ı çok seviyorum. Mozart’ı da öyle...
İdil Biret, Mozart’ı öyle bir çaldı ki, o günden beri yazı yazarken, kitap okurken hep Mozart’ı dinliyorum.
Aslında müziğin her türünü seviyorum, ama klasiğin ruhumu dinlendiren etkisi bana çok iyi geliyor.
Sanata ilgi artıyor
AHMED Adnan Saygun her etkinlikte kapalı gişe olması beni çok sevindiriyor. Ve diyorum ki, İzmir opera binasına bir an önce kavuşmalı. Türkiye’nin iyi salonları olması gerekir. Sanata ilgi artıyor. Tiyatrolar kapalı gişe oynuyor, konserler büyük ilgi görüyor. Bundan çok mutluyum. Sanatın olduğu yerde karamsarlık olmaz.
Paylaş