Paylaş
Ajlan Haskök’ü iyi tanıyorum.
Kimya mühendisidir. 43 yıllık aile şirketini iki kuzen birlikte yönetiyor. Türkiye’de sektöründe liderdir. Teknik Balans “Messmatic” markasıyla otomotiv ve endüstriyel balans makineleri üretimi yapıyor. Yurtiçinden daha çok yurtdışı piyasalarda tanınıyorlar; 35 ülkeye ihracat yapıyorlar.
Türkiye’de Teknik Balans gibi başarılı çok şirket tanıyorum.
İhracat yapan, araştırma geliştirmeye önem veren ve sektörüne yenilikler getiren başarılı şirketlerimizi öne çıkarmalıyız.
Ajlan da; 27 yıldır şirketin başında yöneticilik yapıyor.
Ve ikinci kuşağın şirkete değer kattığını görüyorum.
Bu pandemi herkesi yeni hobiler edindirdi.
Teknik Balans’ın yaptıklarını bir başka zaman yine yazarım.
Bugün Ajlan’ın yeni uğraşlarından bahsetmek istiyorum.
Salgının ilk günlerinde Ajlan şık bir paketin içinde yaptığı ekmeklerden bir çeşit yolladı.
Ben çok ekmek yiyen biri değilim.
Hatta çok ender yediğimi söylemeliyim.
Ajlan’ın ekmeklerinin kokusu bütün evi kapladı. O ekşi mayanın kokusu çocukluğumu hatırlattı.
Sanayici diye bildiğim Ajlan hamura merak sarmıştı.
Hem de ne merak...
Türkiye’nin her yerinden unlar getirmeye başladı. Mayalarını çoğalttı. Mutfaklarını bu yeni merakına göre dizayn etti. Kurslara gitti, dersler çalıştı, okumaya başladı, seyahatler yaptı, özel fırınlar dizayn ettirdi.
Ve sonunda “Ben de varım” dedi.
Gerçekten de son yıllarda yediğim en güzel ekmekleri yapmaya başladı.
Diyor ki;
“Tam unumu eledim eleğimi asıyorum derken, nereden bilebilirdim ki un hayatımın büyük bir parçası olacak. Sadece ekmek değil; hamurla denemeler de yapmaya başladım. Örneğin hamburger ekmekleri yaptım, gevrek, pizzalar da... Ekşi mayayla tanışınca hayatım değişti. Önceleri bu merakımı, ilgimi yerli ve yabancı birçok kaynak okuyarak, izleyerek, teorik olarak geliştirdim. Sonrasında da edindiğim teorik bilgileri uygulamaya dökerek pratik olarak ilerleme sağladım. Şimdilerde her gün düzenli olarak kendi beslediğim ekşi maya ve Türkiye’nin farklı coğrafi bölgelerinden getirttiğim özel organik unlarla butik üretim yaparak, son derece sağlıklı ve lezzetli ekmekler, pizzalar yapıyorum. Ekşi maya demek emek demek, sabır demek, büyük bir tutku ve tarih demektir. Antik Mısır’dan günümüze kadar, tarihler boyu süregelen bir bereket yolculuğudur. Çoğu inanışa göre ekmek bir nimettir ve kutsallığı simgeler. Bende tarih boyunca süregelen ekşi maya geleneğini büyük bir tutkuyla devam ettiriyorum.”
Ajlan’ı mutfakta izlerken başka bir dünyanın içinde olduğunu hissediyorum.
Hobileri olanları seviyorum.
Ajlan çok başarılı bir sanayici olduğu kadar artık çok başarılı bir gastronomi, lezzet yolcusu...
Ekmeklerin geliri
sokak dostlarına
DEDİĞİM gibi Ajlan Haskök yaptığı ekmekleri; önceleri yakın çevremizdeki eş, dost, sevdiklerine hediye etti. Tabii o mis gibi kokan ekşi maya ekmekleri tadanlar siparişler vermeye başladı. Benim gibi herkes o çocukluğumuzdaki gibi kokan ekmekleri özlemişlerdi. Bu tutku başka bir amaca hizmet etmeliydi.
6 yıl önce sahiplendikleri Cocker cinsi Woody, Haskök ailesinin çok önemli bir parçası olmuştu. Eşi Ebru, kızları Helin Woody’yi çok seviyorlardı. Sadece Woody değil bütün sokak hayvanlarına güçleri yettiği kadar yardımcı olmaya başladılar. Woody sadece bu farkındalığın artmasını sağlamıştı.
Ve bu lezzet macerasının bu sevimli dostlara bir fayda sağlamasını ailece düşünmeye başladılar.
Ajlan Haskök anlatıyor;
“Yaz döneminde Çeşme’de yaşıyoruz ve orada da sürekli ilgilendiğimiz birçok patili sokak dostumuz var. Yazlığımızın bir katını hamur atölyesine çevirdik, birçok ekipman ilave ederek ekmek yapımına daha üst seviyede devam etmeye başladık. Ekmek yapmamız konusunda çevremizden gelen ısrarların artması üzerine eşimle birlikte sokak canları için bir iyilik projesi başlatmaya karar verdik. Tam da bu kararın akşamına neredeyse açlıktan ölmek üzere olan perişan halde bir sokak köpeği kapımıza geldi. Bu sürpriz gelişme doğru bir karar aldığımızı onaylar gibiydi. Şimdilerde yaptığımız ekmekleri, eşimin özenle tasarladığı ve yaptığı, harika ambalajlar içinde, hayvansever dostlarımıza gönderiyoruz ve elde ettiğimiz gelirin tümü ile daha fazla sayıda patili sokak dostlarımızın yemek ve tedavi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu iyilik projemize o kadar çok hayvansever dostumuz destek verdi ki, şu an Türkiye’nin birçok noktasından siparişler alıyoruz. Bu ilgi ve desteğe layık olabilmek için vaktimiz ve gücümüz yettiğince çalışıp ekmeklerimizi üretmeye, böylece hem insanlara sağlıklı ve lezzetli ekmekler sunmaya hem de bu sayede patili sokak dostlarımıza can olmaya devam edeceğiz.”
Ne kadar anlamlı, değerli bir girişim değil mi?
Bence bu öyküler örnek olmalı.
Belki de çocuklarımızın eğitimleri için de bu örnekler çoğaltılmalı.
Ajlan yakında ekşi maya ekmek ve pizza sevdalılarıyla atölyesinde workshoplar yapmayı planlıyor.
Hobileri emekliliğe
asla bırakmayın
BİZDE hobiler genellikle emeklilik dönemine bırakılır. Oysa aslında genç yaşlarda edinilmesi gereken uğraşlar. Siz bunu emekliliğe bıraktığınızda o enerjiyi her zaman bulamayabilirsiniz. O yüzden siz siz olun; sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz şeylere vakit ayırmaya çalışın.
İnanın kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Çünkü hobiler sonra bir terapiye dönüşüyor. Ve galiba hepimizin o iyi terapilere ihtiyacı var.
Yasayı ben de bekliyorum
YERİ gelmişken yazmak isterim. Hayvan hakları yasasını ben de bekliyorum. Ama bu yasa günün koşullarına ve Türkiye’nin gerçeklerine göre hazırlanmalı. Hatırlatayım. Dünyanın hiçbir yerinde sokak hayvanı diye bir şey yok. Bu patili dostlarımızın mutlaka sahipleri olmalı. Sokaklarda başı boş gezmemeli. Hiçbir hayvanımız eziyet görmemeli. Eşya gibi görülmemeli. O yüzden iyi ve çözüm üreten bir yasa bekliyoruz.
Paylaş