Paylaş
Kimi ata biniyor, kimi piyano çalıyor, kimi yelken, kimi beste, kimi yemek yapıyor.
Ok atan da var, tenis oynayan da, arabayı söküp yeniden yapan da...
Merak edip, tek tek baktım.
Fotoğrafların altında küçük notlar yazılmış.
“Prof. İbrahim Attila Acar, Rektör Yardımcısı, (Maliye profesörü), tenis oynuyor.”
“Prof. Dr. Mehmet Ali Malas, Tıp Fakültesi Dekanı,(Anatomi profesörü), heykel yapıyor...”
“Prof. Dr. Salih Okur, Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı, (Fizikçi), otomobil motorları tamirine ilgili...”
“Doç. Dr. Esra Uzer Çelik, Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı, rock şarkıcısı...”
Katip Çelebi, İzmir’in yeni devlet üniversitesi, fotoğraflara konu olanlar da öğretim görevlisi kadrosu.
Rektör Prof. Dr. Galip Akhan, “Biz öğrencilerimize sadece bilimde değil, hayat alanında da rehberlik etmek, vizyon kazandırmak istiyoruz. Biz öğrencilerimiz düz birer mühendis, düz birer tıp hekimi olsun istemiyoruz. Çünkü farklı şapkaların gençleri farklılaştıracağına, zenginleştireceğine inanıyoruz. İşte bu yüzden istiyoruz ki öğrencilerimiz eğitim hayatlarına devam ederken, kendi hayatlarını da zenginleştirsin, sporla uğraşsın, sanata merak duysun, kendine özgü ilgi alanları olsun. Eğitimin kendisi bir yolculuk. Üniversite, insanı yaşamın kendisine hazırlıyor” demiş.
Çok hoşuma gitti.
Çünkü bizde hobiler hep emeklilik dönemine bırakılır.
“Bir emekli olayım da, o zaman neler neler yapacağım” denir.
Ama hobileri genç yaşta edinenler dışında kimse kolay kolay bir şey yapamaz.
Elbette bazı şeyler yaşla sınırlı değil, insan emekli olduktan sonra da yeni şeylere ilgi duyabilir.
Ama kaç kişi böyle bir şansı yakalayabilir? Oysa hayatın farklı alanları, zevkleri var. Ve bunu çoğu zaman sonradan keşfediyoruz. İşte kendi mesleklerimiz dışındaki uğraşlarımız buna yardımcı oluyor.
Hayatı ıskalamamak lazım.
Bence çok güzel bir iş yapmışlar. Neden farklı olduklarını anlatmak için üniversiteyi yönetenlerden bahsetmişler.
“Öğrencilerimiz de sadece meslek değil, hayatı da öğrenerek mezun olacaklar” diyorlar.
Daha ne desinler...
(Not: Fotoğrafları merak edenler için... http://kelebekgaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay/74967/2368/1/izmir-katip-celebi-nin-siradisi-akademisyenleri)
Algı çok şeydir
Uzun süre beraber çalıştığımız bir meslektaşım Elif Korap Özel de artık Katip Çelebi’nin kadrosunda görev yapıyor. Elif, Milliyet’te, Sabah’ta çok önemli haberlere imza attı. Katip Çelebililer çok şanslı. Çünkü gazeteci refleksini bilen, medyayı, iletişimi iyi bilen bir öğretim görevlileri var. Elif, Yrd. Doç. Dr. unvanını aldı, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı olarak çalışıyor.
Onun fotoğrafının altında da, “Piyano çalıyor” yazıyordu.
Elif’i görünce, fikrin de nasıl, nereden çıktığını anladım. Bir gazetecinin öngörüsü devreye girmiş belli ki...
Şunu öneriyorum.
Her kurum kendini iyi ifade edebilecek yöntemleri geliştirmek zorunda...
Birçok şeyi yapabilirsiniz, ama bunu nasıl anlatacağınızı çok iyi bilmeniz gerekiyor. Daha doğrusu bugünün dünyasında algı çok şeydir. Çoğu zaman da her şey...
Bazen de küçük bir rötuş, bir dokunuş yetecektir.
Tıptakiler iletişim de okuyacak
Hep sorgulardım.
Amerika’daki birçok üniversitede iletişim ve halkla ilişkiler, özetle algı yönetimi dersleri zorunludur. İletişim öğrencileri bu dersleri doğal olarak alıyor, ama önemli olan tıp gibi, mühendislik gibi alanlarda da bu eğitimlerin veriliyor olması...
Elif Korap Özel anlattı.
Katip Çelebi Tıp Fakültesi Dekanı Mehmet Ali Manas, iletişim dersleri başlatmış. Elif diyor ki...
“İletişim hekimler için önemli. Tanı ve tedavi sürecini kolaylaştırıyor. Zaman tasarrufu sağlıyor. Davalarla ilgili riski azaltıyor. Daha sadık hastalar sağlıyor. Sağlıkla ilgili olumlu sonuçlar almaya katkıda bulunuyor. Bunların sonucunda da sağlık harcamalarını düşürüyor...”
Bunu ben değil, Elif değil, rakamlar da söylüyor.
Kesin tanıların yüzde 76’sı hastaların hikayesine dayanıyormuş.
Medical Economics dergisinin bir anketi, hastaların yüzde 44’ünün, doktorlarını söylediği ya da yaptığı bir şey yüzünden bıraktığını ortaya koyuyormuş.
İşin özü hekimler için artık iletişim başarmak zorunda oldukları bir konu...
Bana kalırsa, her alanda güçlü iletişime ihtiyaç var. Keşke başka alanlarda eğitim alanlar için de bu dersler zorunlu olsa...
Paylaş