Paylaş
Raporda önemli başlıklar var.
Deniliyor ki;
“Türkiye’yi etkisi altına alan salgının 1 yıl sürmesi durumunda turizm, eğlence ve kültür ile otel harcamaları yüzde 90’dan fazla azalacak.”
En baştan söyleyeyim; ben herkes gibi karamsar olanlardan değilim.
Bu salgının bir tahribat yapmaması mümkün değil.
Ama küresel bir krizle ya da Salim Kadıbeşegil’in dediği gibi bir kaosla karşı karşıyayız.
O zaman bazı çözümlerin küresel olması şart.
Ama Türkiye gibi dinamik ülkelerde de yerel önerilerin de önemli olduğunu düşünüyorum.
Yani Türkiye’de ekonomiyi yorumlamak için sadece rakamların yeterli olmadığını biliyoruz.
Bizim psikolojiyi de, sosyolojiyi de, nüfus dinamiklerini de hesaba katmamız lazım.
Türkiye geçmişte birçok krizden güçlenerek çıktı, bu dönemden de öyle çıkacağımızı düşünüyorum.
Ama hızlı önlemler ve çözümler de gerekiyor.
Örneğin turizmde, hizmet sektöründe geri dönüşlerin kolay olmayacağı şimdiden belli.
Yaz sezonuna geliyoruz; Türkiye turizmde iddialı bir ülke ama salgından dolayı dış turizm bu sene belki de sınırlı olacak.
Hizmet sektörü bundan çok etkilenecek.
Bu sektörde çalışan milyonlar var ve bu milyonların aileleri var.
O zaman bir öncelik sıralamamızın olması lazım.
Hizmet sektörü için birçok öneri getirildi, bazı destekler açıklandı.
Ama yine söylüyorum.
Bazı sektörler çok daha fazla ilgi ve destek istiyor.
Pandemi bitince bu
rakamlar tersine döner
TEPAV’ın ikinci çeyrekle ilgili sektörel yorumlarında kamu ve özel sektör dahil tüm yatırım harcamalarında yüzde 70 azalma beklendiği söyleniyor.
Ulaştırmada yüzde 65, mobilya, ev ekipmanları ile ev bakım ve onarımında yüzde 50, giyim ve ayakkabıda yüzde 40, alkollü içkiler ve tütünde yüzde 15, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 5 daralma bekleniyor.
Sağlık, haberleşme, konut, su, elektrik ve gaz sektörlerindeki etkilenmenin daha az olması bekleniyor.
Dediğim gibi bu rakamlar korkutmasın.
Pandemi bittiği gibi benzer rakamlar çıkışta da olur.
Salgın bitecek, geçecek; önemli olan bu süreçten aldığımız dersler olmalı.
Singapur örneğini
unutmamak gerekir
SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca vaka sayısında düşüş eğilimine geçildiğini açıklar açıklamaz; hem sosyal medyada, hem de yakın çevremde bir rahatlama oldu.
Çünkü salgının bir algoritması var ve genellikle bu seyrin gerçekleştiği de görülüyor.
Ancak bir uyarı yapmadan edemeyeceğim.
Bazı ülkeler salgını kontrol altına aldıklarını açıklamalarına rağmen vaka sayısı artmaya başlayınca yine sıkı tedbirlere geri dönmeye başladılar.
Örnek mi?
Singapur...
Singapur, çarşamba akşamı koronavirüs vakalarında rekor bir sıçrama olduğunu açıkladı.
Ülke titiz temas izleme programı nedeniyle övünüyordu.
Ama Singapur örneğinde önemli bir ayrıntı da var.
Son görülen 3 bin 700 koronavirüs vakasının neredeyse yarısının Hindistan ve Bangladeş’ten gelen geçici işçilerden geldiğini açıkladı.
Bulaşmayı önlemek için işçiler özel konutlara transfer edildi.
Bu ara yabancı medyayı çok daha fazla okuyorum.
Singapur benim çok yakından izlediğim ülkelerden biri...
Ve küçük bir toprak parçasında harikalar yaratan bir ülke...
Ama bu salgından sonra birçok şeyin sorgulandığını görüyorum. Örneğin Singapur Ulusal Üniversitesi Saw Swee Hock Halk Sağlığı Okulu Dekanı Teo Yik Ying “Yabancı işçiler için yaşam koşullarını hiç düşünmedik bile, bir anlamda hepimiz bu konuda kördük. Anladık ki bunun değişmesi gerekiyor” diyor.
Birincisi iş yapış biçimlerimiz değişecek.
İkincisi hiç rakamlara filan güvenip hemen sokağa çıkmayı düşünmeyin.
Siz siz olun; bu konuda biraz daha ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olun ve bir süre daha evde kalmaya devam edin.
Meğerse ne güzel günlermiş
SOSYAL medyayı izliyorum, özellikle de instagramı...
Böyle günlerde hemen eski fotoğraflar çıkıyor, paylaşılıyor.
Eskiyi hatırlamak güzel tabii...
Fotoğrafların altlarına yazılan yorumlara bakıyorum, benzer ifadeler var.
“Meğerse ne güzel günlermiş” diye başlayan yorumlar...
Böyledir işte, insan elindekinin kıymetini, yaşadıklarının anlamını sonradan anlar.
Yaşadığınız anların kıymetini bilin.
Bu süreci de aklınızdan çıkarmayın.
Hayata sarılın.
Paylaş