Paylaş
Seçimlere daha çok var. Bir yıldan fazla... 24 saatin bile bazen uzun olduğu siyasi arenada; bir yılın fotoğrafını çekmek zordur. İzmir’in lodosu gibi; sonrasında geriye ne kalacağını kimse bilemez, kimse hesap edemez. O rüzgar öyle bir eser ki, olmayacak dediğimiz olur, olacak dediğimiz olmaz. Biz alışığız...
Ama şunu da görmek lazım. Artık bugünkü imkanlar sayesinde elinizdeki tabletten Türkiye’nin herhangi bir yerindeki en az tirajlı bir gazeteye bile anında ulaşıp, sayfalarında gezinebiliyorsunuz. Merak edip bakıyorum; İzmir’de konuşulanlar örneğin Konya’da, Gaziantep’te, Erzurum’da konuşuluyor mu?
Bir kent bu kadar çekiştirilip eleştiriliyor mu?
Siyasetçiler haftalık atışlarını atıp; Ankara’ya gidiyorlar mı?
Bazen de Ankara’dan bu atışlara devam edip; son dönemde çok eleştirdiğim “basın bülteni siyasetçiliği” tarzıyla sağa, sola laf yetiştirmeye çalışıyorlar mı?
AK Parti’nin “Evet...” dediğine CHP “Hayır...” diyor mu; CHP’nin “Evet...”ine, AK Parti’nin hep bir “Hayır...”ı var mı?
Ankara’dan gelinince, zaman da kısıtlı olunca o açılıştan o açılışa koşan siyasetçilerimiz; bir törende siyasi rakibini yerden yere vururken, bir başka buluşmada nasıl oluyor da yan yana oturup, ortak hareket etme çağrıları yapabiliyor.
Ben siyasetçi değilim, anlamıyor olabilirim.
Ama ben bu tarzın, bu üslubun toplumda da iyi karşılandığını düşünmüyorum.
Bir de satır aralarına sıkıştırılan mesajları sevmiyorum.
“Mış” gibi yapmasalar; “miş” gibi gözükmeseler...
Açık ve net olsalar...
Direkt konuşsalar...
Şu vatandaşı da üzmeseler...
İZSİAD yakında İZSİAK olacak
Geçenlerde SİAD’la biten sivil toplum örgütlerinin isimlerini artık değiştirmeleri gerektiğini, “İşadamları...” yerine “İş insanları” sözcüğünün kullanılmasının daha doğru olduğunu yazmıştım. Bu yazıma çok sayıda mesaj geldi. Elbette kadın okurlarımızın desteği daha fazlaydı. Sivil toplum örgütlerinde kadın üyelerin sayısında hızlı bir artış oldu, kadın başkanlarımız topluma yön veren konumlarda... Böyle olunca bu alışkanlıktan vazgeçmek; dernek isimlerini de değiştirmek şart oldu.
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Başkan Yardımcısı ve meslektaşımız Erol Yaraş’tan bir mesaj geldi.
Yaraş diyor ki...
“İZSİAD olarak biz yönetim kurulunda bir karar alarak ismimize kadını ekledik. Yeni adımız İzmir Sanayici İş Adamları ve Kadınları Derneği oldu. Yani İZSİAK... Bunu Türkiye’de gerçekleştiren ilk SİAD’ız. Ocak ayında yapacağımız olağanüstü kongrede bunu resmileştireceğiz. Biz kadının adını başlığa çektik, iş insanları olarak yuvarlamak istemedik. Bunu değişik toplantılarda dile getirdik ve çok büyük destek gördük. İlknur Denizli; İZSİAD’ın başkanıyken bu bana hep ters geliyor ve ben ‘Derneğimizin adı erkek, ama kadın yönetiyor’ diyordum. Önerimi o zaman da adımıza kadını ekleyerek değiştirelim demiştim, ama olmadı kısmet Ayhan Baran dönemineymiş.”
İZSİAD yakında İZSİAK olacak.
Darısı diğerlerinin başına...
Ben de İsmail Uğural’a teşekkür ediyorum
Neden mi? Çünkü tarım gibi herkesin anlamadığı, anlamış gibi yaptığı bir konuyu herkesin anlayabileceği bir dille bize aktardığı için... Tarımsal sanayinin önemini bizlere hatırlattığı için... Ege Bölgesi’nin dünyanın en verimli tarım alanlarına sahip olduğunu bizlere öğrettiği için... Bu alanda başarılı insanları ve öykülerini anlattığı için...
Bu konuda yalnız olmadığımı; benim gibi düşünen çok kişi olduğunu biliyorum. Nitekim kendisine verilen son ödül de bunun bir kanıtı...
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası geçen hafta İsmail Uğural’a “2012 Basın Ödülü”nü verdi. Uğural sahneye davet edilirken şöyle anons edildi.
“Tarım sektörünün sorunlarını gündeme getirip, objektif yaklaşımla Türk tarımı ve ziraat mühendisliği mesleğine üstün hizmetlerde bulunmanız nedeniyle bu ödüle layık görüldünüz...”
Uğural; bugüne kadar çok ödülün sahibi oldu, artık ülke çapında ödüller almaya başladı.
Hak ediyor; daha fazlasını hak ediyor.
Pelikanları ağırladık
Birkaç gündür İzmir’de öğle saatlerinde hava 16, 17 derecelerde... Bir toplantıdan dönerken; arabayı durdurup sahile doğru yürüdüm. Körfezin üstünde pelikanlar vardı, pelikanları ağırlıyorduk. Kim ne derse desin, kim eleştirirse eleştirsin, kim bardağın boş tarafından görürse görsün... Ben bu İzmir’i seviyorum. Dolu tarafı bana müthiş hayaller kurduruyor çünkü... Sahilde ağır ağır yürürken; lodos kendini göstermeye başlamıştı, yağmur da çiseliyordu. Lodosu sevmem ben aslında... Lodos sonrasını tercih edenlerdenim. Çünkü lodos dışarıyı harmanlarken; benim de ruh halim dalgalanır. Sonra da sakinleşir... Lodos gibi; lodos sonrası havanın dinginliği gibi...
Paylaş