Paylaş
Özkök, özetle şunu diyordu.
“Şöyle bir hayalim vardı. Mesela, Çanakkale Boğazı’nı, onun etrafında dünyanın en muhteşem şehrini kurmayı. Şehrin adı değiştirilecekti. Adı ‘Troya’ olacaktı. Bütün dünyanın bildiği, herkesin her gün konuştuğu bir isim. O efsane isme yakışan bir şehir kurulacaktı. Boğazın iki tarafı dünyanın en müthiş mimarları tarafından tasarlanacak, 21’inci yüzyılın bütün estetik ve teknik imkanları seferber edilecekti. İstanbul ve İzmir’den sonra üçüncü efsane şehir kurulacaktı.”
Özkök, Troya’dan başka, bir de Efes şehrini, ardından Kapadokya çevresinde Las Vegas’lılara ve Dubai’lilere parmak ısırtacak mega bir proje öneriyordu.
***
Çanakkale’de bir kez daha anladım ki, bu yazı hala çok konuşuluyor.
Bir efsane şehir yaratmak, çok mu zor... Hele Troya gibi bir hazinenin ortasındaysanız, hele böyle bir genetik mirasa sahipseniz...
Bazı şeyleri İstanbul, Ankara, İzmir için kurgulamak daha zor olabilir. Çünkü, nüfus almış başını gitmiş, İstanbul denen şehir 15 milyonu geçmiş, Ankara ve İzmir’de adım atacak yer azalmış. Oysa Çanakkale böyle değil, nüfusu hala 100 binde... Bu nüfusun dörtte biri de öğrenci ve akademik kadrodan oluşuyor. Nüfusun tamamı iyi eğitimli, entelektüellik düzeyi birçok kente göre çok fazla bir Çanakkale’den bahsediyoruz.
Samimi görüşüm şu...
Çanakkale’de daha iyisini yapmak için bir irade var, nasıl yapılacaklar da belli, ama kentin sermayesi bütün bunları yapabilecek kadar yeterli değil.
Ama öncelikler belirlendikten sonra ille de bu yatırımları Çanakkaleliler yapacak diye bir şey yok ki...
Sermayenin bu kadar küresel olduğu bir dönemde, kimin yaptığından daha çok nasıl bir proje ortaya koyduğu daha önemli değil mi?
***
Tek tek sıralayalım.
- Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, altyapının büyük bir kısmını tamamlamış. Kentte bir bütünlük yaratılmış, çarşılar yeniden restore edilmiş, Kordon çok güzel olmuş. Trafik düzenlemesi yapılmış.
Kentin kuzeyi de güneyi de modern sitelerle dolmaya başlamış. İnşaat sektöründe bugüne kadar yerli şirketler ön plana çıkmış, şimdi marka olmuş şirketler bekleniyor.
- Üniversite, kent için olmazsa olmazlardan... Bu sayede yüzlerce restoran, kafeterya açılmış, hepsi de iş yapıyor. Esnafın çoğunluğu halinden memnun ancak istenilen çok farklı... Bunun için turizm hareketinin büyütülmesi gerekir. Bir kentin destinasyon olabilmesi için daha fazla yatağa ihtiyacı var. Öyle, beş binler değil, 50 binleri istemek gerekir. Bu da kente yeni otel zincirlerinin gelmesine bağlı... Tabii, Çanakkale’yi pazarlarken, Bozcaada ve Gökçeada’yı da unutmamak gerekir. Tıpkı İzmir gibi... İzmir’in de Çeşme’sini, Gümüldür’ünü, Foça’sını, Urla’sını, Seferihisar’ını nasıl unutmuyorsak, Bozcaada, Gökçeada ve Assos’u da unutmuyoruz. Ve de Kaz Dağları’nı...
- Kruvaziyer turizmde yeni bir açılım olabilir. İzmir’in beş, altı yıl öncesindeki durumu hatırlanıp, bugün geldiği durum dikkate alındığında Çanakkale de pekala kruvazilerde bir çekim merkezi olabilir.
- Çanakkale gibi bir yerin yat limanlarının olmaması büyük kayıp...
Kentin genelinde böyle bir konsensus mevcut... Projeyle ilgili gelişmeler takip ediliyor, ama gecikmesi herkesi üzüyor.
- Termik santraller, rüzgar enerjisi kentin gündeminde olan konular...
Çok sayıda grubun bu yatırımlarla ilgilendiği, bazılarının izinleri aldığı, bazılarının da yatırım aşamasına geldiği konuşuluyor. Birkaç yıl içinde bu dev yatırımlarının gerçekleşmesiyle kent ekonomisinde büyük bir çıkış bekleniyor.
- Kaz Dağları’nda çok tartışılan altın aramayla ilgili izinlerin de tamamlandığı söyleniyor. Madenlerin de ekonomiye katkı yapacağı ifade ediliyor.
***
Özetle...
Çanakkale, bir yükseliş trendinin hemen öncesinde gözüküyor. Moraller iyi, işadamlarının yatırım hevesi kuvvetli, kentteki demokrasi iklimi her zaman olduğu gibi kıskandıracak düzeyde...
Haydi Çanakkale göster kendini...
Paylaş