Paylaş
Bunlar arasında siyasetçilerin her zaman ayrı bir yeri olmuştur.
Sivil toplumda öne çıkmış birçok arkadaşımızı daha sonra Meclis koridorlarında gördük, kürsülerde dinledik, gazeteci olarak onları takip ettik.
Dünden bugünün bir farkı vardı bence, o da geçmişin siyasetçileriyle kravatsız, siyasetsiz sohbetler yapmamızdı.
Elbette siyaset de konuşulurdu, ama sohbetin tamamını güncel meseleler kaplamazdı.
Sanatı da konuşurduk, sporu da hayatı da...
Şimdi konuşamıyor muyuz?
Doğruyu söylemek gerekirse, şimdilerde siyaset sohbetlerin tamamını kapsıyor.
Belki de son dönemde toplumun siyasete mesafeli durmasının temel gerekçesi de budur.
Çünkü, hayat siyasetten ibaret değildir.
Ve olmamalıdır.
Her şeyi, her olayı, her insanı, her durumu siyasete göre yorumladığınız zaman, hayat hem sıkıcı oluyor, hem de o politika toplumu kucaklamıyor.
Bu sadece benim serzenişim değil, birçok kişi böyle düşünüyor.
Ve siyaset toplumdan uzaklaşıyor.
Başkasının yerine utanmak
GEÇEN gün CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altınok ile sohbet ediyorduk.
Kravatsız, siyasetsiz bir sohbetti.
Daha çok İzmir’i konuştuk, sanatı, festivalleri ve hayatı...
Altınok iletişim kökenli biri, yıllarca ajans yöneticiliği yaptı.
O yüzden bir araya geldiğimizde siyasetten uzak başka alanlara giriyoruz.
Ben toplumsal değerlerden söze girdim, o da gözlemlerinden...
Dedim ki...
“En çok üzüldüğüm mahcubiyet duygumuzu unutmuş olmamız.”
Biz böyle yetiştirildik.
Bir şeyi eksik, yanlış yaptığımızda kendi kendimize üzülür, mahçup olurduk karşınızdaki insanlara karşı...
Ve bu duygumuz hep devam etti.
O mahcubiyeti belki dışarıya göstermemeye çalıştık, ama içimizde hep yaşamışızdır.
Bunları konuştuk.
Ve Zeynep Altınok da dedi ki...
“Ben de başkaları yerine utanır oldum...”
Çok güzel bir sözdü, bugün yazmak istedim.
Başkaları yerine utanıyoruz bazen ama acaba onlar farkında mı?
Keşke farkında olsalar...
Alaçatı BAZEN de
BANU Maga, Alaçatı Hacimemiş’te çok güzel bir mekan yarattı.
Adı BAZEN...
Yanına Alaçatı’yı da eklemek gerekir.
Yani Bazen Alaçatı...
Burayı neden sevdim biliyor musunuz?
Bu mekanda siyaset yok, sadece sanat var, hayatı anlamlı kılan bütün konular var.
Bir sohbet mekanı, dertleşmelerin olduğu, sanat söyleşilerinin yapıldığı çok sevimli bir adres...
Yazarlar BAZEN’e gelip kitaplarını anlatıyorlar, yazarlık öykülerinden bahsediyorlar.
Sanatçılar hayata nasıl baktıklarını, sanatı nasıl yorumladıklarını anlatıyorlar.
Alaçatı’yı yükseltecek işte buna benzer mekanlar...
Elbette restoranlar olacak, barlar olacak.
Ama Alaçatı’yı yeniden gündeme getirecek mekanlar işte buraları olacak.
Sanatı, kültürü içine alan, öne çıkaran, yükselten bir Alaçatı...
Benim düşündüğüm böyle bir Alaçatı...
Bırakın siyaseti
bu öykülere bakın
AYÇE Bükülmeyen’in bugünkü röportajında İzmirli Mutlu Yücebaş’ın, Karşıyaka tenis kortlarında başlayıp Wimbledon’a uzanan bir öyküsünü okuyacaksınız.
Wimbledon kortların mabedidir.
Ve şimdi o kortlarda bir Türk hakemlik yapıyor.
Bırakın siyasetin o kısır döngüsünü, işte bu hikayelere dalın.
İnanın çok iyi geliyor.
Tramvay yıl sonunu tamam
İZMİR Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe’ye ayaküstü tramvay çalışmalarını konuştuk.
Sordum...
“Garın önünü takvime uygun bitirebilecek misiniz?”
Gökçe, ilk etabı 18 Ağustos’ta bitireceklerini söyledi.
Yani garın önü 18’inde bitmiş olacak.
Geri kalan bağlantılar da ay sonunda...
Tramvayın tamamı ise yıl sonundan önce...
Eziyet çekmeden iyi bir şey olmuyor, kabul...
Ama Türkiye’de kentlerimiz bütün bu altyapı çalışmalarını yıllar önce bitirmesi gerekiyordu.
Karşıyaka tramvayı güzel oldu, İzmir’in diğer yakasına da yakışacak.
Paylaş