Paylaş
Ne devletlerin böyle bir hazırlığı vardı, ne de özel sektörün...
Çok kitap okudum, bu konuları işleyen çok film seyrettim ama bir buçuk yılı bulan bu pandemi dönemini hayal bile edememiştim.
Geçen gün düşündüm.
Kovid 19 salgınının bir pandemiye dönüşebileceğini ve hayatımızı etkileyebileceğini ilk, ne zaman, kiminle konuşmuştuk diye...
2019’un aralık ayıydı ve İzmir Alsancak’taki Arkas Sanat Merkezi’nde yine güzel sergilerden birindeydik.
İçine girenler bilir.
Fransız Konsolosluğu olarak kullanılan bu binayı Lucien Arkas restore ettirip sanat merkezi haline dönüştürdü.
Binanın bir bölümünde Fransız Konsolosluğu yine devam ediyor.
Sergi açılmış, kalabalık katlar arasında dolaşırken Lucien Arkas ile Napolyon odasında sohbet ediyorduk.
Bay Arkas’ın hayat öngörülerine her zaman önem vermişimdir.
Benim için her zaman akil insan olmuştur.
Başım ne zaman sıkışsa, hayatla ilgili ne zaman bir yol ayrımında olsam ya da bir dost sohbetine ihtiyaç duysam Lucien Bey’i ararım.
Bay Arkas hep gelecekle ilgilenir.
Geçmişin iyi yanları hep aklındadır ama geçmişte kötü gitmiş ayrıntılara takılıp kalmaz.
Böyle bakmayı galiba öğrendim. Bunda Arkas’ın etkisi fazladır.
Hiç unutmuyorum.
O gece, bu konuda beni ilk defa düşündüren bir yorum yaptı.
Dedi ki;
“Herkes farkında değil ama şu Çin’deki virüs hepimizi etkileyebilir. Çok değil, birkaç ay sonra farkına varırız. Galiba birçok şeyi etkileyecek Deniz... Herkes için zor bir süreç başlıyor...”
Elbette ben de dünyadaki gelişmeleri izliyor, Çin’in Wuhan’ındaki bu salgını takip ediyordum ama bütün dünyayı esir alabilecek bir virüsü kim hayal edebilirdi ki...
O gece eve gidince daha önce izlediğim “Salgın” adlı filmi yeniden izledim.
Yine Uzakdoğu’da bir restoranda başlayan hikaye bütün dünyayı sarmıştı.
Ertesi gün birkaç kaynaktan tarihteki salgınlara baktım, okudum.
Doğruyu söylemek gerekirse İspanyol gribi pandemisinin üç yıl sürdüğünü görünce ürkmedim değil.
Ama tıbbın, teknolojinin geldiği noktayı düşününce yine de içim daha rahattı.
Bay Arkas’ın kendi kişisel kütüphanesinde binlerce önemli eser vardır.
Farklı dillerde, farklı alanlarda yazılmış kitaplar...
Lucien Bey’in kitaplar arasında kaybolduğuna çok kez şahit oldum.
Çoğu tarih kitaplarıdır.
İnsanlığa yön vermiş insanların ya da olayların hikayeleri bu kitaplarda var.
Tarihi bilmek, bunu sentezlemek ve geleceği bu bilgilerle şekillendirmek farklı oluyor.
Öngörmek kolay değil.
Başarının sırrı da buradan geliyor.
Bilmek kadar yapabilmenin keyfi de olduğunda ortaya başka bir şey çıkıyor.
Lucien Arkas da benim “iyi ki var” dediklerimden...
Haydi Karşıyaka
KARŞIYAKA camiasını ayakta tutan, motive eden son yıllarda hep basketbol oldu.
Gerçekten de Karşıyaka’nın istikrarlı başarısında kulübün kendi kültürü kadar bu branşta gelen başarılı yöneticilerin de büyük etkisi oldu.
Ve elbette Yaşar Grubu’nun Pınar’ın büyük desteği...
Pınar Karşıyaka FIBA Şampiyonlar Ligi 8’li Finalleri’nde Çekya ekibi ERA Nymburk engelini geçerek yarı finale çıktı. Bugünkü maçta rakibi Casademont Zaragoza... Yenersek finalde olacağız.
Ben Pınar Karşıyaka’nın bu güçte olduğunu ve İzmir’e kupayla döneceğini düşünüyorum. Herkes gibi ben de saat 19.00’da televizyonun karşısına geçeceğim.
Psikologlara görev düşecek
17 günlük kapanma öncesindeki kuyrukları gördünüz.
Anadolu’nun her yerinden insanlar Bodrum’daki, Marmaris’teki, Çeşme’deki yazlıklarına akın ettiler.
Ben normal karşılıyorum.
Eğer tedbirlerin açıklandığı gün seyahat yasağını başlatmıyorsanız; imkanı olan arabasına atlar yazlığına gider.
Çünkü insanlar gerçekten sıkıldı.
Ve inanın pandemi bitse, üzerinden yıllar geçse de endişeler, korkular bundan sonra da devam edecek.
Bunu bana gelen mesajlar anlıyorum.
Bazı okurlarım o kadar kendi kabuğuna çekilmiş durumdalar ki...
Ne sokağa çıkmak istiyorlar, ne işe gitmek istiyorlar, ne de sosyalleşme derdindeler.
Eminim bazıları aşılarını olsalar da, toplum sürü bağışıklığı kazansa da bu ürkekliklerini atamayacaklar.
O yüzden salgın sonrası sosyologlara, psikologlara önemli görevler düşecek.
Birileri dışarıda hayatın devam ettiğini, endişelerle yaşanamayacağını, kontrollü olarak yaşantımıza devam etmemiz gerektiğini hatırlatmalı.
Sosyal medyada lince alışığız
BAZI dostlarım sosyal medyada lince uğrayınca kimyaları bozuluyor, ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Normal... Biz her gün dayak yiyoruz. Bir kelimeyi cımbızla alıp başka bir yere çekebiliyorlar. Herkes kendi düşüncesini savunmamızı istiyor, bekliyor. Tabii kimseye yaranamıyoruz. Eleştirmek kolay, yapmak her zaman zordur. Ve herkes bir gün sosyal medyada lince uğramayı göze alacak.
Hala virüse inanmayanlar var
VE hala “Ben Kovid 19’a inanmıyorum” diyenler var.
Bu virüsün daha ne yapması lazım.
Ekonomileri kapatmış, bizleri evlere hapsetmiş.
Milyonları öldürmüş.
Milyonları süründürmüş, hala süründürüyor.
Aşı bile bazen yetmiyor.
Şekil değiştirip kendini güçlendirmeye devam ediyor.
Ama hala Kovid 19’a inanmıyorlar.
Herkese akıl fikir versin.
Paylaş