Paylaş
Kurucuları arasında olduğu ve halen başkanlığını yaptığı DOKTOB, yani Dalaman, Ortaca, Köyceğiz Turistik Otelciler Birliği de bölgenin kalkınması adına önemli işler yapıyor.
Ve elbette takdir de ediliyorlar.
Köyceğiz’in 150 haneli Çandır köyü Türkiye’nin ilk ‘eko köyü’ olarak tescil edildi.
250 milyon izleyicisi olan Çin devlet televizyonu gelerek Köyceğiz’de nar belgeseli çekti.
Artık Uzakdoğu’da Çandır Eko Köyü’nü herkes biliyor.
Bu arada Yücel Okutur’un kurduğu Dalyan Resort SPA da çok önemli bir ödülün sahibi oldu.
2021 yılında dünyanın en önemli turizm kuruluşları arasında gösterilen The International Eco Tourism Society–Eurasia Chapter’ın düzenlediği çalıştayda ‘Eco Tourism’ ödülü Dalyan Resort Spa’ya verildi.
44 ülkenin büyükelçilerinin, eko turizm ve bilim insanlarının katılımıyla gerçekleştirilen bu organizasyonun kıymetini turizmciler iyi bilir.
Bana göre verilen bu ödül Muğla’nın doğal bahçe alanlarında AGRO, yani çiftlik turizminin gelişmesinde önemli bir katkı sağlayacak.
Okutur’un yıllardır verdiği mücadeleyi iyi biliyorum.
Turizm Bakanlığı’ndan çevreci yeşil yıldız belgesi olan, sıfır atık projesini uygulayan, bahçelerinde 50 yıllık doğal endemik bitkilerin korunması ve üretilmesini sağlamak için herşeyi yaptılar.
Aslında turizmi bu alanlara kayıyor.
Özellikle pandemiden sonra insanlar yeni arayışlara girdiler.
Daha sağlıklı bir hayatın yolunu tuttular.
Bunun için nerede olduğunuzun bir önemi de yok...
İyi işler yaptığınızda ve bunları iyi anlattığınızda gelip sizi buluyorlar.
Türkiye turizmdeki bu şansını iyi kullanmalı.
Yücel Okutur gibi turizmde nefer olmuş çok kişi var.
Bu insanların desteklenmesi gerekir.
Ve inanıyorum Türkiye tematik konularla turizmde fark yaratacak.
Bazı olaylar, bazı
insanlar unutulmaz
BİLİYORUM, müzisyen Onur Şener’in öldürülmesine çok üzüldük.
Toplumda büyük bir öfke var.
Her kesimden eleştiriler, tepkiler geliyor.
Gelmeli de...
Ama çabuk da unutmamalıyız.
Bazı insanları, bazı olayları hep hatırlamalıyız.
Bu da o olaylardan biri...
Türkiye’de hiç uğruna sönen çok hayat var.
Ne olur, bu tepkilere devam edelim.
Farkına varıncaya, toplumsal uzlaşmayı yakalayıncaya kadar sürdürelim.
Hepimizin sükunete, soğukkanlılığa ihtiyacı var.
Her olayı siyasete getirmeyelim.
Siyaset kendi mecrasında bazı olayları tartışsın, tartışmaya devam etsin.
Ama bu olaylar siyasetin de kolay çözemeyeceği konular...
Yasalar eksikse, caydırıcı değilse siyasetçiler çözümünü bulsun.
Ama dediğim gibi bu konular siyaset üstü bir aklı ve uzlaşmayı gerektiriyor.
Baba oğulun Nobel ödülü
2022 Nobel Tıp Ödülü’nü biyolog Svante Paabo kazandı.
Ödül, ‘nesli tükenen homininlerin genomları ve insan evrimi’ ile ilgili keşifler nedeniyle verildi.
İlginç olan, Paabo’nun babası Sune Bergstrom da aynı ödülü tam 40 yıl önce, 1982’de postoglandinler ve ilişkili biyolojik olarak aktif maddeleri keşiflerinden dolayı kazanmıştı.
Baba oğulun Nobel alması herhalde bir ilktir.
Paabo, Neandertal genomunu sıralamayı başararak nesli tükenmiş insanlar ile modern insanlar arasındaki bağı buldu.
Neandertal DNA’sı ve dünyanın farklı yerlerinden insanların DNA’sı kıyasladığında Avrupa ve Asya’dan gelen insanların DNA’larıyla benzerlikler görülmüş.
Homo Sapien’ler 70 bin yıl önce Afrika’dan göç ettikten sonra Neandertaller’den çocuk sahibi olmuşlar.
Yani DNA’ların küçük de olsa bir bölümü Neandertaller’den geliyor.
Nobel hikayeleri benim her zaman ilgimi çekmiştir.
Bu öykü de öyle...
Ve bu sefer baba oğulun ortaya attığı fikirler daha da dikkat çekiyor.
Bakalım evrim tarihimizle ilgili ne tezler daha ortaya atılacak.
Sporda iddiasız bir İzmir olamaz
SÜPER Lig’de geçen yıl iki İzmir takımı vardı.
Altay ve Göztepe aynı anda küme düştüler.
İzmir gibi bir şehrin Süper Lig’de takımı olmaması bir eksiklik midir?
Evet, büyük bir eksikliktir.
Her fırsatta yazdım.
Spor büyük bir endüstri oldu ve iddialı bütün kentlerin gelecek vizyonunda önemli bir tema olmaya devam edecek.
İzmir’in sadece futbolda değil, sporun her dalında iddialı olması gerekir.
Spor yapılan bir kent olarak öne çıkması daha da önemlidir.
Bazı çevreler bunu önemsemeyebilir.
Ama kentlerin yarıştığı bir dönemde İzmir’in iddiasız bir kenara çekilerek bunu seyretmesi de kabul edilemez.
Paylaş