Paylaş
Üstelik 14 Mayıs sonrasında dalgalanan muhalefet için bu seçim farklı bir anlam kazandı.
Cumhur İttifakı daha güvenli ve attığı adımlardan daha emin...
CHP kurultaya giderken ilçe kongrelerini yapıyor.
Partiyi, örgütleri takip edenler bilir; içeride yoğun bir mücadele yaşanıyor.
Genel Merkez ağırlığını koyuyor, değişim isteyenler de rakip adaylar çıkararak kurultaydaki dengeleri değiştirmeyi planlıyorlar.
Kabul etmek gerekir ki; bugünkü siyasi partiler yasasıyla bazı değişimleri yapmak kolay değil.
Genel başkanlar ve genel merkezler her zaman bir adım önde yarışa başlıyor ve istemedikleri takdirde bu değişimi yapmak neredeyse imkansız.
Bu arada CHP teşkilatlarıyla da konuşuyorum.
“Değişim isteyenler partide zaten yetkili pozisyonlarda. Bu süreçte hiç mi kendilerinin eksikleri yok” şeklinde yorumlarda bulunuyorlar.
Haklı oldukları detaylar da var.
Değişim istemek tek başına yeterli değil.
Ortaya bir yol haritası da koymak gerekmez mi?
CHP içindeki bu tartışmalar yeni değil.
Farklı dönemlerde, farklı yönetimlerle de görmeye, duymaya alışık olduğumuz yorumlar...
Siyasetin doğası aslında değişimi gerektiriyor.
Belki de olaya böyle bakmak gerekir.
Değişim kendi içinde dinamizmi olan bir süreç ve bunu sadece yönetimde aramak da bana yanlış geliyor.
Toplumun beklentilerini, isteklerini, gelecek hayallerini görmek, yönetmek siyasetin işi...
O yüzden “Siyaset imkanlar sanatı” deniyor.
Siyaset yapanlar da kendilerini bir sanatçı gibi görmeli...
Değişim istemek, beklemek elbette herkesin dile getirebileceği bir şey...
Ama acaba özeleştiri tam anlamıyla yapılıyor mu, partilerin stratejileri ne kadar güncel ve evrensel, ne kadarı topluma hitap ediyor ve beklentileri karşılıyor?
İşte bu konularda çok sorum var.
Sadece CHP için de söylemiyorum bunları...
Türkiye gibi genç nüfusu olan bir ülkede gençlerin yüzde kaçı siyaset yapma imkanı buluyor?
Keza kadınlarımız için de bu geçerli...
Özeleştiri mekanizmalarının seçimden seçime değil; seçim yokken yapılmasını öneririm.
Siyasete girme kararını
vermek gerçekten zordur
YEREL seçim kulisleri hızlandı.
Örneğin İsmail Saymaz adı sıkça İstanbul için konuşulan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yla görüşmüş.
Koca şöyle diyor; “Ben bakanlığa, sağlığa, işime odaklıyım. Asla gündemimde yok. Benim dışımda insanlar konuşuyor.”
Bence gayet net bir cevap...
Siyasete girmek önemli bir karar...
Ve sadece o kişiyi de ilgilendiren bir konu da değil.
Siyaset yakın çevreyi, eşi, dostu, çocukları da yakından ilgilendiriyor.
O yüzden siyasete girme kararı çok yönlü düşülmesi gereken bir durum...
Siyasete de girince böyle yakıştırmalar, önermeler, yorumlar gelir.
Bunu da normal karşılamak gerekir.
Siyaset trenine binen bunları da göze alacak.
Ama Fahrettin Koca’nın kararının net olduğu da görülüyor.
Örneğin Mahmut Özgener…
İZMİR Ticaret Odası Başkanı Özgener’in ismi uzun yıllardır konuşuluyor.
İyi bir sivil toplumcu olduğunu herkes biliyor.
Altay Kulübü Başkanlığı, Futbol Federasyonu Başkanlığı gibi görevlerde bulunduğu için de spor dünyasının yakından tanıdığı bir isim...
TOBB yönetiminde aldığı görevlerle de Türkiye’yi yakından tanıma şansı oldu.
Kendi işi nedeniyle de uluslararası iş dünyasının içinde...
Ama Özgener de; kendi işine odaklı ve siyaset üstü kalmak isteyenlerden...
Siyasi kulisler eminim yakın bir gelecekte hızlanacak ve çok daha fazla isim gündeme gelecek...
Ama eminim bugünlerde Mahmut Özgener’e de sorulsa Bakan Fahrettin Koca gibi “Ben Ticaret Odası’na, işime odaklıyım. Asla gündemimde yok. Benim dışımda insanlar konuşuyor” diyecektir.
Karşıyaka’nın temsil ettiği ilkeler
KARŞIYAKA Spor Kulübü’nün yeni başkanı Azat Yeşil oldu. Yeşil iddialı bir ekiple göreve geldi. Önce kulübün zor ve sıkıntılı döneminde başkanlık yapan Turgay Büyükkarcı’ya teşekkür edelim; Azat Yeşil yönetimine de başarılar dileyelim.
Karşıyaka gibi bir camia uzun yıllardır basket ve yan dalların başarılarıyla avunuyor. Ki bana göre basket ve voleyboldaki başarılar hiç de küçümsenecek işler değildi. Bazı dönemler kulüpler için kötü geçebilir. Ama futbol dışında ben Karşıyaka’yı her zaman başarılı bulmuşumdur. Karşıyaka’nın temsil ettiği ilkeler, hedefler ve misyon birçok kulüpten farklıdır. Bunu unutmamak gerekir. Elbette futbolda başarılı olmak, şampiyonluklar kazanmak camiayı yeniden motive eder. Ama kalıcı başarılara odaklanılması gerektiğini hatırlatmak isterim. Önemli olan bir yol planıdır ve gelecek stratejileridir. Karşıyaka’nın önündeki motivasyon bu olmalıdır. En azından benim gibi düşünenler için bu böyledir.
Paylaş