Gelin siz de kendi hikayenizi yazın

HEP yazıyorum.

Haberin Devamı



İtalya’nın Toscana’sı varsa, Türkiye’nin de İzmir’i var, Urla’sı var. Biraz daha genişletirsek; Çanakkale’den Antalya’ya kadar müthiş bir coğrafya var.
Tabii bunlar arasında son yıllarda en fazla yükselen yer Urla...
Urla birçok açıdan öne çıkıyor.
Bir kere İzmir merkeze çok yakın; kışı ayrı, yazı ayrı güzel...
Flora müthiş, doğa harika...
Bazen kalabalık, bazen sakin...
Hangisini isterseniz.
Kendine özgü bir hayat da var, toplu bir hayat da...
Sanat da var, gastronomi de...
En fazla göç alan yerlerin başında Urla geliyor.
Nitelikli bir göç var.
Başlangıçta ikinci hayatlarını yaşamak için gelenlerin sayısı fazlaydı.
Yani emekli olup Urla’ya gelmeyi tercih ediyorlardı.
Son yıllarda ise emekliliği beklemeyip gelenler ağırlıkta...
Ve hatta burada iş kuranlar, iş kurmayı hayal edenler de var.
Onlardan ikisini tanıtmak istedim bugün...
Ozan ve Seray Kumbasar...
***
Ozan; Bilgi Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve İşletme mezunu ama çocukluğundan beri hayali; tutkusu olan yemek yapma işini sürdürebilmek ve bir restoran açmakmış. Taksim Hyatt Regency Otel, Mia Mensa gibi yerlerde aşçılık yaptıktan sonra bir süre ara verip uluslararası bir şirkette yatırım danışmanlığı yapmış.
Seray’ın ise Bilgi Üniversitesi Avrupa Birliği İlişkileri bölümünden mezun olduktan sonra uluslararası markalara danışmanlık veren Ünite İletişim’de; marka yönetmenliğine kadar uzanan bir iş hayatı olmuş.
Seray aslında İzmirli, İzmir’e dönüşü biraz da o teşvik etmiş.

Haberin Devamı

Gelin siz de kendi hikayenizi yazın



***
Seray diyor ki...
“İstanbul’dan ayrılmak ve her beyaz yakalı gibi işlerimizi bırakıp Ege’de bir sahil kasabasına yerleşmek aklımızı kurcalıyordu. Zaman içinde İstanbul’un yaşanılamaz hali, her geçen gün artan trafiği, insanların mutsuzlukları gibi sebepler dolayısıyla buraya gelme sürecimiz hızlandı.
Ozan’ın Ege’de bir köyde restoran açma hayali her geçen gün bizim hayalimize dönüşmeye başladı. Şu an geldiğimiz noktada; Ozan mutfakta odun fırınında pişen, lokal ve mevsim ürünleriyle ve her ay değişen menüsü ile misafirlere farklı tatlar sunarken; ben de global markaların ardından, Urla Bağ Yolu’nda Vino Locale marka konseptinin yaratım sürecini üstlendim.
Birbirini tamamladığını düşündüğümüz kişisel iş ve hayat deneyimlerimizin, bizi çalışma hayatında da iyi bir çift yaptığına inanıyoruz.”
***
İşte bahsettiğim öykülerden sadece biri...
Urla yükseliyor, İzmir’i artık çok insan konuşuyor.
Ve en önemlisi emeklilik döneminde değil artık çalışmaya, iş kurmaya gelen insanların sayısı artıyor.


Gastronomi en önemli kozumuz

TÜRKİYE’nin gastronomide öne çıkması lazım.
Turizmi çeşitlendirmeliyiz.
İzmir’i ayrıştırmalıyız.
İnanın elimizde çok malzememiz var.
Örneğin bölgelere özgü lezzetlerimiz o kadar çok ki..
Gelen turisti mükemmel bir lezzet yolculuğuna çıkarabilirsiniz.
Ozan ve Seray Kumbasar de öyle yapmış.
Bütün malzemelerini Urla ve çevresinden alıyorlar.
Urla enginarından yapılmış yemekler, mavi kuyruk karides, kınalı bamya gibi içeriğinde lokal lezzetler de barındıran bir Akdeniz Mutfağı yapmışlar.
Gastronomide önemli olan yerellik...
O yüzden benim tezim şu...
Buradan daha zengin bir yer yok...
Ege’nin toprağı altın ve gastronomiyi çok iyi kullanmalıyız.

Hizmet sektörünü büyütmeliyiz

İZMİR’in kuzey ve güney bağ yolu turizm acentaları için bir destinasyon haline geldi. Özellikle hafta sonları İstanbul ve Ankara’dan çok sayıda tur bölgeye geliyor.
Çeşme yazın yüz binlerce kişiyi ağırlıyor.
Bana göre artık kışları da bu akım başladı.
Hele İzmir – İstanbul otoyolu bittikten sonra bu daha da artacak.
İzmir’de son yıllarda çok otel açıldı.
Hepsinin de doluluk oranları iyi...
Ama daha fazlası yapılmalı...
Hem kapasitesi, hem potansiyeli var.
Bir de bunları festivallerle, fuarlarla, kongrelerle zenginleştirebilirsek işte tam olacak.
Hizmet sektörünü büyütmeliyiz.

Haberin Devamı

EXPO hedeflerinin hepsi doğruydu

İKİ kere EXPO yarışına girdik.
Temamız sağlıktı...
Bunu eğitimle, turizmle, gastronomiyle kuvvetlendirdik.
Bana göre EXPO yarışında yine olmalıyız.
Epeyce bir tecrübemiz oldu, bu boşa gitmemeli.
İkincisi doğru stratejiler ve projelerle yarışa katılmıştık.
Eğer bu süreç olmayacaksa; EXPO hedeflerini tek tek hayata geçirmeliyiz.
İzmir sağlıkta büyümeli.
Sadece sağlığını kaybedenler için değil, sağlığını korumak için de İzmir’e gelinmeli.
Eğitimde iyi ve güçlü okullarımız olmalı. Büyük kampüslü üniversitelerimiz olmalı.
Gastronomide özelikle Akdeniz ve Ege mutfağını öne çıkararak, İzmir’i bir lezzet yolculuğu haline getirmeliyiz.
Bütün bunlara bir de yüksek teknolojiyi ekliyorum.
Dijital kafalı bir İzmir yaratmalıyız.
Hedefler belli, nasıl yapacağımızı hep birlikte tartışmalıyız.

Yazarın Tüm Yazıları