Paylaş
CHP’de yakında fırtınalar kopacak.
Baksanıza CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’ın açıklamaları bile burada bir hesaplaşma olacağını gösteriyor.
Elbette bazı aksaklıklar varsa; örgütü üzen, moralini bozan gelişmeler olduysa bunları oturup konuşmak; bir çözüme kavuşturmak gerekir.
Ama bu kamuoyunun gözü önünde mi olur, yoksa parti kendi içinde bu tartışmaları yaşar mı, bu bizim bileceğimiz bir konu değil.
AK Parti olsa; böyle bir durumda yorumumuz net olurdu.
Dikkat ederseniz; AK Parti’de ses çıkmıyor, hatta en ufak bir gönderme bile...
İster parti disiplini deyin, ister lider otoritesi, ister parti içi demokrasinin olmadığını iddia edin...
Ama sonuçta verilen fotoğraf böyle...
Hangisi doğru, hangi yanlış, hangisi vatandaşın beklediği; onun da yorumunu siz yapın.
Kılıçdaroğlu’na “Git...” diyenler ne kadar haklı?
Bakın; AK Parti’de listeler açıklandı.
Geçmiş vekillerin neredeyse tamamı silindi.
Tısss yok...
Taha Aksoy, Tuğrul Yemişçi, Nükhet Hotar...
Ve burada saymadığım birçok vekilden bir yorum duydunuz mu?
Ben duymadım.
Büyük bir ihtimalle kendilerine haksızlık yapıldığını, bir kez daha seçilmeleri gerektiğini, Meclis’te büyük katkılar sağladıklarını, seçildikleri kente büyük hizmet ettiklerini söylüyorlardır.
Ya da “Ne yapalım” deyip kaderlerine razı olmuşlardır.
Dediğim gibi ister parti disiplini deyin, ister lider otoritesi, ister parti içi demokrasinin az oluşu...
Ama durum bu...
Konuşmuyorlar... Konuşmak isteseler de konuşmuyorlar.
Bilmiyorum...
CHP’de böyle mi oldu?
Başta Kemal Anadol, Canan Arıtman, Ahmet Ersin gibi CHP listelerinde görmeye alıştığımız; birçok siyasetçi açtı ağzını yumdu gözünü.
Seçim sonuçları açıklandıktan sonra da yumulan gözler de açıldı; bu sefer bayrak açmaya başladılar.
Canan Arıtman diyor ki...
“Partinin ekseni kaydı. CHP ideolojik misyon partisidir. Biz bu çizgiden saptık. Örgüt infial içindedir. Onuruyla gitmesi lazım...”
Kemal Anadol da; “Kılıçdaroğlu çeksin gitsin...” diyor.
Kemal Anadol; Kemal abimiz...
Yıllardır tanırız, biliriz, severiz, saygı duyarız...
İyi de...
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan ayrılması için yollar belli değil mi? Kurultaydan başka bir yol var mı?
Eğer seçim sonuçlarına göre “Gitsin...” deniyorsa; bugüne kadar Deniz Baykal’ın kaç defa gitmesi gerekirdi?
Baykal’ın CHP’si, Kılıçdaroğlu’nun CHP’si
CHP, Deniz Baykal’ın önderliğinde 1995 yılında yüzde 10.71 oy aldı. 1999 seçiminde yüzde 8.71 ile barajın altındaydı. 2002 seçimindeki oyu 19.41. 2007 seçiminde ise yüzde 20.88 oy aldı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun oy oranı ise yüzde 26...
Deniz Baykal; “Benim genel başkanlığım döneminde yapılan son ankette CHP’nin oyu yüzde 29’du” diyor.
Anket sonuçlarına göre başarı kriteri herhalde ilk kez literatüre geçiyor.
CHP; ikinci parti olduğuna göre, iktidar olamadığına göre “Başarılı olamadı” denebilir.
Ama dün de yazdığım gibi CHP’nin aldığı oyu da küçümsememek gerekir.
Yine Piriştina’yı andık dostlarla
Sevenleri, dostları, arkadaşları yine oradaydı. Ahmet Piriştina’yı andık yine... Her 15 Haziran’da olduğu gibi... Piriştina özel bir adamdı. Herkesin omzuna dokunan, insanları düşünen, onların sıkıntılarını dert edinen, çözüm üreten... Hayatın keyifli yanlarını da bilirdi; sanatı da, kültürü de, siyaseti de... Birçok için efsane belediye başkanıydı. Ben ise insan Ahmet Piriştina’yı yakından tanıdım. Başkan olmadan önce de, milletvekili olmadan önce de... Yakın dostları çok iyi bilir; Piriştina vekil olmadan önce neyse oydu, başkan olmadan önce neyse oydu. İnsan yanını hep korudu; taktığı apoletler onu değiştirmedi, şımartmadı, olaylara tepeden bakmasına neden olmadı.
Ahmet Piriştina’yı özlüyorum. Eksikliğini her gün hissediyorum...
Paylaş