Paylaş
Bir alanı düzeltirken diğerindeki bozulmalar rahatsızlık veriyor.
Erdoğan toplumda oluşan bu beklentilerin karşılanacağını söyledi ve ekledi;
“Asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili bir huzursuzluk ortaya çıktı. Kamu işçisi, memuru nasıl ortada bırakmadıysak, çalışanından emeklisine hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz. Ek bütçede deprem bölgesinin kalkınmasını sağlayacak projelere verdik. Hem bütçe gelirlerini artırmaya hem de bütçe dışı kaynak sağlamaya yönelik çalışmalarımızın semerisini gördükçe kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı bekliyoruz.”
Öyle anlaşılıyor ki; maaşlardaki bu düzenleme yeni yıla kalacak.
Bütçe imkanları daha fazlasına imkan tanımıyor olabilir.
Ama şunu hatırlatmak isterim.
Özellikle emeklilerden zaman zaman gelen mesajlardan şunu net anlıyorum.
Yıllarca devlete, ülkeye hizmet etmiş eski emeklilerin maaşları bugüne göre çok geride kaldı.
Oysa çalıştıkları günler belki yeni emekli olanlardan çok daha fazla, ama maaşları yenilerinin üçte biri...
İnsanlar emekli olduklarında da çalıştıkları dönem gibi rahat olmalılar.
Emekli maaşlarında intibak mutlaka sağlanmalı.
İkinci konu kira meselesi...
Kamuoyunda sadece kiracıların mağdur olduğu gibi bir algı var.
Evsahiplerinden de çok fazla yakınma oluyor.
Dinleyince de haklı buluyorum.
İnsanların tercihi değişebilir evlerini satmak isteyebilir ya da o eve geçmek istiyor ya da o evin kirasıyla geçiniyor olabilirler.
Bu tercihleri mahkemeler değil insanlar bilmeli, belirlemeli.
O yüzden tekrar ediyorum.
Mağduriyet sadece kiracıların olamaz.
O yüzden hayatı kolaylaştıracak yönetmelikleri, yasaları bulmalı ve geçerli hale getirmeliyiz.
Hugo Boss İzmir yakında
bir lojistik üs olacak
HUGO Boss yakından takip ettiğim markaların başında geliyor.
Stuttgart’taki merkezlerinde birkaç gün geçirmiştim. Yöneticileriyle ve yaratıcı ekiple tanıştım, onların gelecek planlarını dinleme fırsatı buldum.
Stuttgart’teki tesisler güzeldi ama söylemeliyim İzmir ESBAŞ’taki merkez çok daha güzel...
Bana göre Türkiye’deki birçok işletmeye örnek olabilecek bir tesis...
İş güvenliğinden çalışma ortamına, insanların kariyer planlamasından sosyal hayata kadar birçok detay düşünülmüş.
Zaten Hugo Boss’a olan ilginin nedeni de buradan geliyor.
Tesislere her gittiğimde daha da büyümüş görüyorum.
Kapasite artıyor; yeni istihdam sağlanıyor ve her seferinde bir yenilikle karşıma çıkıyorlar.
Hugo Boss’un Genel Müdürü Arif Kaya’nın önemli bir etkisi olduğunu söylemeliyim.
Çalışan sayısı 5 bin 500’e geldi, daha da önemlisi İzmir’in Hugo Boss içindeki payı giderek artıyor.
Yüzde 20’lerden 30’lara doğru gidecek gibi gözüküyor.
Daha da önemlisi bazı depoların ve tesislerin kapatılarak bütün operasyonun İzmir’den yapılması planlanıyor.
Yani çok akında İzmir; bir lojistik merkez haline gelecek.
Arif Kaya şöyle diyor;.
“Hugo Boss olarak globalde 2025 yılında 5 milyar euro ciro hedefliyoruz. Türkiye olarak grup içinde lojistik HUB olmaya odaklandık. Ege Serbest Bölgesi’ndeki yerimizde hala genişlemek için araziler uygun. 10 bin metrekarelik alanımızda dağıtım merkezi kurmak gibi fikir var. Bunun gerçekleşmesi halinde stok alanlarımızı üretime dahil edebiliriz. Bu da ekstra istihdam anlamına geliyor.”
Hugo Boss’u takip etmeye devam ediyorum.
Benim gibi klasikçiler
bile daha spor giyiniyor
HUGO Boss’un Genel Müdürü Arif Kaya beni her gördüğünde takılıyor; “Takım elbisenin altına bir sneakers giydiremedim” diye...
Benim gibi hayatının büyük bir bölümünü klasik giyimle geçirenlerin kolay kabul edebileceği bir detay değil.
Aslında bu benim tercihim de değil.
Çok resmi toplantılara katıldığım için daha çok takım elbise giyiyorum.
Aslında takım elbiseli olmayı da seviyorum.
Ama sabahtan akşama, hele uzayan akşamlarda o takım elbise bazen insana ağır da geliyor.
Söylemeliyim.
Eskiye göre çok daha hafif kumaşları tercih ediyorum.
İkincisi benim klasikçilerin bile artık katı kuralları kalmadı.
Daha spor giyimi tercih eder oldum.
Biliyorum Arif Kaya takılıyor ama yakında onun da dediğini yapacağından eminim.
Lacivert bir takım elbisenin altına beyaz bir sneakers laf aramızda hiç de fena durmuyor.
Kalıp ve kendini
yenileme meselesi
Arif Kaya dedi ki; “İnsan alıştığı markanın kalıbını arıyor...”
Çok haklı...
Ya da ben öyleyim.
Bazı markalar bu kalıplarla çok oynuyor. Sonra yeniden bir arayışa gir, dene, bir daha dene...
Kalıp meselesi de; kendini yenileme meselesi de önemli.
Zaten kendini değiştirebilen, toplumun beklentilerini yöneten markalar kazanıyor ve akıllarda kalıyor.
Paylaş