Paylaş
“Bizler de ülkemiz, devletimiz için yıllarca çalıştık. Ve günü geldiğinde emekli olduk. Bugün emekli olanlarla bizler arasında bir uçurum oldu. Devletimiz bu mağduriyeti gidermeli...”
Kendi yakınlarımdan biliyorum.
40 yılını devleti için çalışmış insanlar bugün asgari ücretin altında emekli maaşı alıyorlar.
Özellikle SGK emeklilerinin mağduriyetini gidermek gerekiyor.
Yıllar içinde intibak yasaları yapıldı ancak anlaşılıyor ki emekliler arasındaki farkı giderecek, ücretleri güncelleyecek bir reforma ihtiyaç var.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz önemli açıklamalarda bulundu.
Yılmaz, işçi emeklisine ek zam çalışmalarından bahsetti.
Ve dedi ki...
“Bugünkü uygulanan sistemin sonuçları, toplu sözleşme ve enflasyon farklarından doğan bir fark oldu. Dolayısıyla, temmuz ayında SSK ve Bağ-Kur emeklileri daha yüksek alacaklar memur emeklilerine göre. İkisine birden baktığınızda önemli olan işte bu toplu dengeyi sağlamak. İmkanlar oluştukça da bunun üzerinde olabildiğince çalışanlara, emeklilere destek olmak ana prensibimiz hiçbir zaman değişmedi.”
Hükümet bir çalışma yapıyor; bunu Türkiye’nin gerçeklerine göre yapacaktır.
Ancak şunu da hatırlatmak gerekir.
Memur emeklileriyle SGK emeklileri arasında fark çok açılmış gözüküyor.
SGK’dan eskiden emekli olmuşla, yeni emekli olmuşlar arasındaki fark da dikkat çekici...
Umarım son çalışmalar bu mağduriyeti giderir.
Bana mesajlar atan emekli dostlarımız da biraz olsun rahat nefes alır.
Evsahibi kiracı
ilişkisinde de
yeni denge lazım
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, konut kiralarında yüzde 25 zam sınırının temmuz ayına kadar uzatıldığını hatırlattı, uygulamanın devam edip etmeyeceği belli olmadığını söyledi.
Ve ekledi.
“Burada aslolan, enflasyonu düşürmek. Enflasyonu düşürürseniz bu tür konulara da çok fazla ihtiyacınız kalmaz. Esas köklü çözüm enflasyonu tabii ki düşürmek; biz de bu perspektifle hareket ediyoruz.”
Bu konuda da bana sayısız mesaj geldi.
Kamuoyunda sadece kiracıların mağdur olduğu gibi bir algı yaratıldı.
Devletin resmi açıklamalarında bile enflasyon yüzde 60’ların çok üzerindeyken; yüzde 25 kira sınırlaması da başka mağduriyetler yarattı.
Üstelik evsahibi kiracı ilişkilerine de zarar verdi.
Bir genelleme yapmak istemiyorum ama evsahipleri de, kiracılar da bu durumdan yararlanmak istediler.
Oysa gerçekten hayatlarını değiştirmek isteyen ve bu yönde karar alan insanlar mağdur oldu.
Evini satıp başka bir yere geçmek isteyenler kiracılarının dirençleriyle karşılaştı.
Mahkemelerin dosya yükü nedeniyle tahliye davaları uzadı.
Bütün bu dengelerin yerli yerine oturması gerekir.
Türk milletinin başı sağ olsun...
Böyle günlerde insan ne söyleyeceğini, ne yazacağını bilemiyor.
İçimiz yanıyor.
Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada dokuz askerimiz şehit oldu, yaralılarımız da var.
Milli Savunma bakanlığı bölgede operasyonların devam ettiğini açıkladı. Çok sayıda terörist de etkisiz hale getirildi.
Son dönemde askerimiz sınırlarımızı korumak için çok başarılı operasyonlara imza attı.
Ama son günlerde gelen haberler hepimizi perişan ediyor.
Terörü lanetliyorum.
Milletimizin başı sağolsun.
İhracatta kooperatifçilik
hamlesi yapmak gerekiyor
“50 Peynirli Şehir Balıkesir”, “Zeytin Ülkesi Balıkesir” ve “Ekmek Şehri Balıkesir” kitaplarına imza atan Berrin Bal Onur, Neşe Aksoy Biber “İtalya’da Parmigiano ile 1.5 milyar Euro’luk ekonomi oluşuyor” dediler.
Haklılar...
Türkiye kooperatifçiliği çok önceden keşfeden ama sonra ihmal eden bir ülke...
Oysa İtalya ve İspanya’nın ihracat öyküsünde kooperatiflerin büyük bir önemi var. Bu sayıda bu iki ülke milyarlarca dolarlık ihracat yapıyor. Hem tarım ürünlerini bütün dünyaya tattırıyor, hem de ülkeleri için büyük bir tanıdım yapıyorlar. O yüzden Türkiye’nin ihracatta kooperatifçilik hamlesi yapması gerekir.
Başkan Yücel Yılmaz
Güzel bir özet yaptı
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz “50 Peynirli Şehir Balıkesir” kitabının tanıtım gününde konuştu.
Balıkesir’in gastronomideki yerini anlattı ve güzel örnekler verdi.
Dedi ki...
“Bizde köfteci kesinlikle baharat vermez, ‘Benim etim ayıplı değil’ der. Balıkesir’de büyük şehrin nimetleri, küçük şehrin huzuru vardır. Balıkesir, hem Ege’nin hem de Marmara’nın bütün güzelliklerini bir arada topluyor. ‘Hava atmak’ için başka yerlere gidebilirsiniz ama temiz hava almak için Balıkesir’e gelin. Bizim lezzetli yemekleri, gıdaları üretenler, satmak için çaba harcamaz. Nasibi olan gelir yer. Balıkesir’de gastronomi modeli tam anlamıyla tarladan mutfağa şeklindedir. Tüm gıda ürünleri Balıkesir’de üretilir. 20-30 kilometrelik alan içinde tüm ürünlerin tedariki yapılır.”
Başkan Yılmaz’ın anlattıkları aslında yükselen gastronomi anlayışının bir özeti...
Çünkü artık yerellik yükseliyor.
Ve bunu iyi anlattığınızda daha çok turist çekiyorsunuz.
Turizm demek kültür demek, sanat demek, hayat demek...
Ve Türkiye’nin sadece Balıkesir’i değil; birçok şehrinden ortak bu özellikler var.
Paylaş