ESBAŞ’ın hikayesi hepimize örnektir

GEÇENLERDE Ege Serbest Bölgesi’nin Genel Müdürü Faruk Güler, KALDER üyelerini misafir etti. Ben de o buluşmadaydım. ESBAŞ’ı kurulduğu günden bu yana, yani 90’ların başından beri yakından izliyorum.

Haberin Devamı

 

Kurucusu Kaya Tuncer müthiş vizyoner biriydi.

Türkiye’nin ihracat hamlesi yaptığı yılları boş geçirmemiş; ESBAŞ ile bu hikayeye katkıda bulunmuştu.

Gerçekten de ESBAŞ gurur duyacağımız bir serbest bölge oldu.

Örnek mi?

Bazı rakamlarla vereyim.

Türkiye’nin kilo başına ortalama ihracat geliri 1.07 dolar; ESBAŞ’ta ise 8.92 dolar düzeyinde.

ESBAŞ’ta ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 195. Türkiye ortalaması ise yüzde 78 dolayında...

168 şirket üretim yapıyor. Yüzde 70’i yabancı sermayeli şirketlerden oluşuyor. 

İhracat 2.2 milyar dolar...

İhracat liginde 11’inci sırada yani ESBAŞ bir şehir olsa Türkiye’nin en fazla ihracat yapan 11’inci şehri olur.

Otomotiv yan sanayi yatırımları dikkat çekiyor.

Yine savunma sanayi ve tekstil öne çıkıyor.

Haberin Devamı

Ve ilginç olarak son dönemde yazılım şirketleri ESBAŞ’a büyük ilgi gösteriyor.

Faruk Güler yakın bir gelecekte ESBAŞ’ı dijitalleşme üssü gibi göreceklerini söylüyor.

Geçen gün Hürriyet Ege Ekonomi Editörü Mete Tamer Omur İzmirli girişimci İbrahim Akman’ın başarı hikayesini köşesine taşıdı. Kafa Topu oyunu 100 milyon dolardan fazla bir rakama yabancılara satıldı.

Evet; yanlış okumadınız.

100 milyon dolar...

Bugün dünya değişiyor.

Dijitalleşmeye en hazır, en uygun şehir İzmir’dir; örnekler de bunu gösteriyor.

 

 

Bugünün adı bir şaşkınlık çağı mı?

 

İTİBAR yönetiminin Türkiye’deki en önemli ismi Salim Kadışebigil’in bloğunda Haluk Şahin’in ilginç bir yazısı vardı.

Şahin; yaşadığımız bu döneme bir isim bulmuş, “Şaşkınlık çağı” diyor.

Lale Devri, La Bell Epoque, The Jazz Age gibi bir etiket olarak öneriyor bunu. 

“İsterseniz 2010’da başlatıp 2020’de bitirin. Şaşkınlık on yılı... İsterseniz daha da uzatabilirsiniz. Tam uzunluğunu ve arkasından ne geldiğini görmemize şaşkınlığımız engel oluyor” diyor.

Niçin böyle oldu, neredeyiz gibi soruların cevabını da şöyle veriyor;

Haberin Devamı

“Kanımca insanlık son çeyrek yüzyılda yaşadığı derin teknolojik ve sosyolojik değişimler sonucu niteliksel bir dönüşüm evresine geldi. Alametler bunun alametleri. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hissediyoruz, ama nasıl olacağını bilmiyoruz. Kaybolmuşuz. Akıllı telefonlarımıza tutunmuş, el yordamıyla bir yerlere gitmeye çalışıyoruz.

Ama nereye? Bu şaşkınlığı sosyal medyada şu aforizma ile dile getirmiştim. ‘Dün bitmedi, ama yarın çoktan başladı. Öyleyse bugün günlerden ne?’ Sonra bunu daha da geliştirmiştim.

‘Dün bitmedi, ama yarın çoktan başladı. Üstelik öbür gün kapıyı vuruyor. Bugün günlerden ne?’”

Dijital bir dönüşümün henüz başındayız. 

Haberin Devamı

Gerçekten de bu akıllı makinalar dünyamızı çok başka bir yere taşıdı.

Bu durumdan endişelenenler de var, umutlu olanlar da...

Şahsen dijitalleşmenin faydalarından sonuna kadar yararlandığımı söyleyemem.

Belki de Haluk Şahin gibi azalsa da şaşırmaya devam ediyorum.

 

 

Biri öldüğünde

dijital hesabı

siz ne yapıyorsunuz?

 

CEP telefonumda 9 binden fazla kişinin numarası var. Sosyal medya hesaplarımdaki kişi sayısı ise on binler... Ve yıllar içinde tanıdığım bazı insanlar bu dünyadan göçüp gittiler. Ve ben ne numaraları, ne de onların sosyal medya hesaplarını silemedim.

Haluk Şahin’in bu konudaki yorumu da şöyle;

“Biri öldüğü zaman onun dijital terekesiyle ne yapılacağı tartışma konusu oluyor. Sosyal medya hesapları, dijital belleklerdeki notları, arşivleri ne olacak merhumun? Onların da bir şekilde gömülmesi, yakılması, defnedilmesi gerekir mi?

Haberin Devamı

Bazıları fiziken öldükten sonra sosyal medya sayfalarında yaşamaya devam ediyorlar. Hatta zaman zaman otomatik olarak mesaj gönderiyorlar. Onların hesaplarını kapatmaya elimiz varmıyor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Yeni bir yerdeyiz. Ama, eski de bitmiş değil. En umulmadık yerlerde kendisini hatırlatıyor, ben hala buradayım diyor, eski alışkanlıklarla, yasaklarla, beklentilerle. Bir an, zaman tünelinde çok gerilere düşmüş gibi hissediyoruz...”

Siz ne yapıyorsunuz; o hesapları silmeye gönlünüz razı oluyor mu?

 

 

İzmir maratonu yakışır

 

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer geçenlerde İzmir maratonu için hazırlık yaptıklarını açıkladı. Uzun yıllardır yazdığım bir konu... Marka şehirlerin maratonları olur. Ama daha önemlisi bu şehirler spor yapılan adreslerdir. O yüzden her spor organizasyonunu destekliyorum. Özellikle de maratonları...

Yazarın Tüm Yazıları