Paylaş
İki ay sonra dönüşünde, anne babasını karşısına almış yaşadıklarını, deneyimlerini anlatmış.
New York’un sanat hayatından ekonomisine, eğlencesinden insanların alışkanlıklarına kadar birçok ayrıntıyı aktarmış.
Sohbetin sonunda da arkadaşım kızının ağzından şöyle bir yorum dinleyince şaşırmış:
“Türkiye’de insanlar çok şanslı... ABD’de çok engelli vardı. Sokaklarda bunu fark ettim. İzmir’de bu kadar engelliye rastlamadım. Kendimizi gerçekten şanslı saydım...”
Sosyal projelerle haşır neşir olan, birçok dernekte aktif çalışan dostum kızına acı bir itirafta bulunmuş.
“Kızım o kadar da şanslı değiliz. Bizde de nüfusun yüzde 12’si engelli vatandaşlarımızdan oluşuyor. Ama bizler New York’taki gibi bu vatandaşlarımıza sokağa çıkacak imkanlar sunmuyoruz. Türkiye’de engellilerimiz evlerinden çıkamıyor...”
Acı ama gerçek bu...
Bana bu diyaloğu anlatan arkadaşımdan geçenlerde bir mesaj aldım.
Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Bir arkadaşım, görme engelli üniversite öğrencilerine İngilizce derslerinde destek veriyor. Bahsedeceğim görme engelli kızımızı da bu arkadaşım sayesinde tanıdım. Başarıları hepimize örnek olmalı, çünkü bizim toplumumuzda engelli olarak bazı şeylere imza atmak gerçekten de çok zor. İsmini vermek istemediğim bu kardeşimiz AB ülkelerinden birinde düzenlenen ve sadece engelli gençlerin katıldığı bir yaz kampına kabul edildi. Hepimiz çok heyecanlandık ve kendisine destek olmak için kolları sıvadık. Çünkü kızımızın bu seyahate gidecek imkanları yoktu. Maalesef attığımız her adımda bir engelle karşılaştık.
Öncelikle pasaport çıkartılması gerekiyor ve bir senelik pasaport harcı 320 TL. Yurtdışında uluslararası bir kampa katılıyor olması bürokrasi için bir şey ifade etmiyor, harcın eksiksiz yatırılması lazım. Vize içinse Ankara’daki büyükelçiliğe şahsen başvurması ve 125 TL olan vize ücretini eksiksiz yatırması gerekiyor. Bizler, Yurtdışı biletini nasıl denkleştirebiliriz diye düşünürken bir de Ankara bilet ücreti çıktı karşımıza. Hadi parasını da geçtim; bu kız oralarda tek başına nasıl halledecek bütün bu işlemleri, birinin ona refakat etmesi de lazımdı. Bu aşamada da Ankara’da yaşayan bir arkadaşımızdan destek geldi. Dört elle promosyon bilet arayışına girdik, birkaç firmayla görüşmelerimiz oldu. Sağ olsunlar, destek oluruz dediler. Acente millerini, kontenjanlarını kullanarak bize bilet bulacaklardı ama seyahat tarihleri yüksek sezona denk geldiği için bu kontenjanlardan da yararlanamadık. Tam karamsarlığa kapılmışken Konak Belediye Başkanımız Hakan Tartan devreye girdi ve onun sayesinde kızımızı bu kampa gönderebileceğiz.
Bu seferlik zoru başardık; engelleri aştık ama yine de içim acıyor. ‘Her şeyimiz tam da, bir bu mu seni bu kadar üzdü’ diyenler de var. Biliyorum ama konu bu kadar basit değil. Engelli gençlerimiz kesinlikle aciz değil ve yardımlarımıza ihtiyaçları yok. Zaten şu yardım lafını da oldum olası sevmem. Yapmamız gereken tek şey, uygun şartların oluşturulması için destek vermek ve engelli gençlerimize fırsatlar sunmaktır. Her medeni toplumda olduğu gibi gerekli koşullar oluşturulduğu takdirde engeller de ortadan kalmış olacak.”
Değerli dostuma teşekkür ediyorum. Hem Türkiye’nin bir gerçeğini bizlere hatırlattığı için, hem de bir gencin hayatını değiştirecek önemli bir girişimi başlattığı için...
Elbette Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’a da bu duyarlı yaklaşımından dolayı ayrıca teşekkür ederiz.
Dilerim; sivil toplum örgütleri, vatandaşlarımızın engellerini aşacak destekleri bundan sonra da yapmaya devam eder.
Peki bu kadar gürültü niyeydi?
Bu işten bir şey anlayan var mı?
Metro bir başlıyor, bir duruyor.
Kamu İhale Kurumu itiraz ediyor, iptal ettiriyor; bir süre sonra da bu reddediliyor.
Sonra yeniden inşaat başlıyor, ihale sürecinin önü açılıyor.
Bir gün bir bakıyorsunuz; yine KİK, yine bir yüklenici firmanın itirazı…
Peki bunun hesabını kim verecek?
Altı ayda bir kentin gündemine gelen ve işin finalinde en başa dönülen bu süreç ne zaman bitecek?
İnanın üzülüyorum...
İzmir adına değil sadece, Türkiye’deki işleyiş adına da..
Ne oldu?
Önce Ankara 7. İdare Mahkemesi Üçyol - Üçkuyular hattı birinci etap ihalesini iptal eden KİK kararının yürütmesini durdurdu. Bu arada Büyükşehir Belediyesi çökme riski nedeniyle kendi olanaklarıyla betonlama yapmaya başladı.
Sonra iptal kararının yürütmesinin durdurulması kararına KİK’in yaptığı itiraz Ankara Bölge İdare Mahkemesi tarafından reddedildi.
Birinci etapta inşaata engel kalmadı.
İkinci etapta, yani Bornova hattı için de ihale yapılabilecek hale geldi.
Hep İzmir’e mi denk geliyor, yoksa tesadüf müdür bilemiyorum.
Ama artık İzmirlilerin metro konusunda en ufak bir aksiliğe tahammüllerinin olmadığını rahatlıkla görüyorum.
Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi yapacağı diğer çalışmaları hep metronun bitişine ve ulaşım mastır planının işleyişine göre şekillendiriyor.
Örneğin tramvay projesi bundan bağımsız gibi gözükse de; metrodan alınacak verim ve kent içi trafiğinde yaşanacak rahatlığa bağlı olarak yatırıma hız verilebilir.
Ya da tersi olabilir.
Özetle...
Metroyla yatıp metroyla kalkmaktan...
Ve metroya göre strateji geliştirmekten İzmirliler yoruldu artık...
Paylaş