Ekosistemi büyütmek için talepkar olmamız gerekir

Yüksel enerji sektörünün deneyimli isimlerinden...
İzmir’e gelmeden önce Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (ELDER) genel sekreterliğini yapıyordu.
Yüksel’in 2001’de Türkiye’nin ilk tekno parkı olan ODTÜ Teknokent’in kurucu genel müdürü olduğunu da hatırlatmak isterim.
***
Dünya öyle bir noktaya gidiyor ki; bugünden hayal etmeniz bile mümkün değil.
Bir teknoloji şirketi Türkiye’den dünyanın bir ucundaki trafoyu yönetebiliyor.
Ya da elinizdeki bilgisayardan yine bir başka coğrafyadaki işinizi kumanda edebiliyorsunuz.
Tabii bunun için altyapı olarak hazır olmanız lazım.
Türkiye’nin eksiğini işte ben burada görüyorum.
Ya kaynak eksikliğinden, ya ihmalden ya da kötü imalatlardan dolayı nedense altyapıda yeteri kadar iyi olamadık.
Uğur Yüksel biraz kendi yapmak istediklerinden bahsetti, biraz şirket vizyonundan, biraz da İzmir’in ekosistemini geliştirecek bazı şeylerden...
Örneğin ODTÜ Teknopark’ın kurucu genel müdürü olmasından dolayı teknolojiye çok önem veriyor.
Benim gibi o da İzmir’in bir teknoloji şehri olabileceği iddiasını gündeme getiriyor.
Diyor ki...
“Bizim gibi kurumların yeni teknolojiler konusunda talepkar olması lazım. Ancak bu modeli büyütebiliriz. Yapın gelin yerine teknoloji şirketlerinin yaptıklarını alarak bu piyasayı büyütebiliriz...”
***
Haklı...
Hem çözüm odaklı düşünüyor, hem de maliyetlerine bakıyor.
Bu bakış açısını İzmir’e anlatmamız lazım.
Yani şirketlerin talepkar olması...
İnanın yabancı büyük şirketler de yerel partnerleriyle bu piyasanın içinde olacaklardır.
Hangi işi yaparsanız yapın; dünya teknolojiyle büyüyor, daha verimli hale geliyor.
İzmir birçok konu için doğru adres...

 
Bir araya gelip
ortam yatırım
kararı alıyorlar

HEP merak etmişimdir.
Altyapı çalışmaları yapılırken neden şirketler bir araya gelmez, anlaşmaz diye...
Yani bakarsınız bir cadde kazılır, yapılır, aynı yer kısa bir süre sonra yeniden kazılır.
Biliyorum herkes bu konuda rahatsız.
Uğur Yüksel’e bu konuyu da sordum.
Biliyorum AYKOME diye bir üst kurum var ve belediye bu altyapı çalışmalarını yönlendiriyor.
Ama bazen zamanlamadan, bazen de ödeneklerden dolayı takvim uymayabiliyor.
Güzel bir gelişmeden bahsedeyim.
İzmir’de altyapı çalışmaları yapan şirketlerin yöneticileri düzenli toplanmaya başlamışlar.
Ortak hareket etme adına bunu çok doğru buluyorum.
Üstelik bahsettiğim talebi artırma, teknolojiyi geliştirme gibi konularda da işbirliği yapma kararı almışlar.
Birçoğu özel sektörün temsilcileri olmasına rağmen yerel yönetimler de bu masanın etrafında oluyor.
Kaynakları kısıtlı olan bizim gibi ülkeler için bu diyaloğu çok önemli buluyorum.

 
Bu lig Karşıyaka’ya
hiç ama hiç yakışmıyor

KARŞIYAKA’nın ismi büyük, oynadığı lig ise o isme hiç yakışmayan bir yer...
O yüzden buradan mutlaka kurtulmalı ve bu yol mutlaka bir üst lige çıkmalı.
Bunun için transfer yasağının mutlaka kaldırılması gerekir.
Benim önerim Altınordu modelidir ancak onun için bile bu transfer yasağının kaldırılması gerekir.
Gerçekten içimden maça gitmek gelmiyor.
Bu arada Pınar Karşıyaka’nın iyi bir ekip kurduğunu biliyorum.
Ufuk Sarıca zaten camiayı iyi tanıyor ve taraftar kendisinden çok şey bekliyor.
Yine de Karşıyaka gibi bir kulübün futbolsuz olması mümkün değil.
Futboldaki rekabetin ilçeye yeniden gelmesi şart.
Bunun için de transfer yasağının kalmasından başka bir şans bulunmuyor.
Nasıl mı olur?
Olur, istenirse olur.

 
Çiğli tramvayı ne oldu?

TRAMVAYIN özellikle Karşıyaka bölgesinde çok sevildiğini, çok faydalı olduğunu anlatmama gerek yok. Ve tramvayın Çiğli’ye uzatılmasıyla ilgili bakanlığın eksik gördüğü bazı detayların tamamlanıp yeniden geri gönderildiğini de takip ettik. Ben yine de hatırlatayım. Herkesin mutabık olduğu, seçim döneminde bütün adayların “Seçilirsem ilk işlerimizden biri Çiğli tramvayı olur” dediği proje hangi aşamada?