Paylaş
Bu kadar geniş ve yaygın bir etkisi olacağını düşünmemiştim.
Bazen biraz fazla abartıldığını hala düşünüyorum ama alınan tedbirler, iptaller, ertelemeler bunun aksini söylüyor.
Dünyanın üç önemli fuarı birbiri ardına ertelendi.
Ki bunlar için yıllar öncesinden hazırlıklar yapılırdı.
Berlin Turizm Fuarı bittiği gün ertesi yıl için rezervasyonlar alınırdı.
20 küsur yıldır aynı otelde kalanlar, aynı restoranlarda buluşanlar, daimi müşterilerine özel kokteyl yapanlar da biliyorum.
Berlin’den sonra Cenevre Otomotiv Fuarı da iptal edildi. Otomotivle ilgilenen herkesin buluştuğu bir adresti.
Ve son yıllarda en fazla konuşulan Barselona buluşmaları; o da dünyanın en büyük cep telefonu fuarıydı.
Bu gelişmeler elbette insanları endişelendiriyor.
Türk Hava Yolları İtalya seferlerini askıya aldı.
Çin, Güney Kore yasakları devam ediyor.
Korona biter bir başkası başlar.
Bana göre dünya bundan sonra böyle salgınlara hazır olmalı.
Şimdi Mermer Fuarı’nı konuşuyoruz.
Dünyanın üç önemli fuarını iptal ettiren korona korkusu normalde bu fuarı da ettirir.
Zaten geçen gün yapılan toplantıda konunun fuar katılımcılarına sorulması, Sağlık Bakanlığı’ndan görüş istenmesi kararı alınmıştı. Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği yeni bir açıklama yaptı. 1-4 Nisan’daki fuarın 17-20 Haziran’a ertelenmesini, bu tarihlerde koronavirüs salgınının devamı durumunda yeniden bir değerlendirmede bulunulmasını önerdi.
Bence en doğrusunu sektör temsilcileri yaptı.
Şimdiden bu kararı alıp geçsinler.
Düşük katılımlı, zayıflamış bir fuar görüntüsündense zaman kazanıp doğrusunu yapmak en iyisi olacak.
Berlin, Cenevre, Barselona nasıl bütün detayları düşünüp yaptıysa İzmir de istikrardan yana oyunu kullanmalı.
Fuarlara kruvaziyere
burun kıvırıyorduk
BİRÇOK yerde duydum, duyuyorum.
“Bu kruvaziyer gemileri İzmir’e geliyor ama bir şey bırakmıyor” diye...
Yine...
“Bir tek mermer fuarı, gerisi bir şey bırakmıyor” diye de yorumlar duyuyordum.
Değerli İzmirliler, yanılıyorsunuz.
Kruvaziyer gemiler her yıl 1 milyon turisti İzmir’e getiriyordu.
Bu sayede kent ekonomisi canlanıyordu.
Hiçbir şey bırakmasa bile gelenler İzmir’i, Türkiye’yi tanıyordu.
Sevenler kısa bir aradan sonra yenden geliyorlardı.
Ben hep şunu yazdım.
Önemli olan İzmir’i sevdirmektir, diye...
“Biz yeterince hazır mıyız?”, “İzmir’i bir marka şehir kıvamına getirebildik mi?” diye soracağımıza “Kruvaziyerle gelenleri turist saymıyoruz” gibi yanlış bir kanıya vardık.
Gelmeyince o eksikliği gördük.
İzmir’e her lokasyondan, farklı alternatiflerle turist getirmemiz lazım.
Yine fuarlar için de benzer şeyler söyleniyor.
Mermer gerçekten çok başarılı bir fuarımız...
Ama inanın onun kadar gelinlik, turizm, kitap, gıda, aydınlatma, tarım fuarlarımız da iyi...
Önemli olan mevcutları daha iyi yapmak, uluslararası hale getirmek...
Öpüşmeyelim hatta
tokalaşmayalım
ÖPÜŞMEYİ bıraktım.
Zaten uzun zamandır ve özellikle kış aylarında sadece el sıkarak selamlaşmayı tercih ediyordum.
Şimdi koronayı da bahane ederek, hemen bu sözler ağzımdan çıkıveriyor.
“Artık öpüşmüyoruz değil mi?”
Olduğumuz gibi ne zaman olacağız
TÜRKİYE sıkıntılı bir dönemde. Siyasetin üslubu yine sertleşti. Şehit haberleri canımızı yakıyor. Koronavirüs tablosu ve faturası ağırlaşıyor. Ve bunun gibi sayısız olumsuz haber varken yine magazin ve futbol haberleri en fazla okunanlar arasında.
Buna gerçekten şaşıyorum artık...
İdlib’deki şehit haberlerinden daha fazla Fenerbahçe’nin yeni hocasının kim olacağı okunuyor.
Serenay ile Cem Yılmaz’ın yeni başlayan ilişkileri yine daha çok tıklanıyor.
Bazı şeyleri, bazı insanları ya çok değersizleştiriyoruz ya da olması gerekenden daha fazla gözümüzde büyütüyoruz.
Ne az değer verelim ne de göklere çıkaralım.
Olduğumuz gibi ne zaman olacağız.
Paylaş