Paylaş
Tamam evlere kapandık, sıkıldık.
Yazın getirdiği rehavetle, havaların sıcak olmasıyla, dışarıda vakit geçirmeye başlayınca kendimize olan güvenimiz arttı.
Ama hatırlatayım.
Kovid 19’da her şey bitmedi.
Ve üzülerek söylüyorum.
Avrupa ikinci dalga haberlerini birkaç gün önce geçti bile...
Ve bunu bile bile plajları tıklım tıklım doldurduk, tatil beldelerinin sokaklarında iğne atsanız yere düşmeyecek bir kalabalık vardı.
Ve yine korkarım ki; bu “Her şey bitti” havasının faturasını biraz ağır ödeyeceğiz.
İtalya, İspanya yaz başında bizden daha iyi durumdaydı.
Vaka sayısını 200’lere kadar çekmeyi başarmışlardı.
Şimdi orada da rakamların arttığını görüyoruz.
Bizde ise 900’ün altına hiç inmedi ve inecek gibi de durmuyor.
Ben kuralları dinlerim.
Karantina günlerinde gazeteye gitsem de bütün kurallara uyarak çalıştım.
Bayramda Çeşme’de olsam da; evden dışarı çıkmadım diyebilirim.
Bundan sonra ekonomilerin kapanması çok zor olur.
Ama kuvvetli ikinci bir dalga birçok şeyi alt üst edebilir.
Devletler her kişinin başına bir polis koyamaz.
Bundan sonrası artık bize düşüyor.
Ama bayramda gördüğüm manzara hoşuma gitmedi.
Çok başarılı yönettiğimiz bir süreci maalesef çöpe atmış olduk.
Dilerim ben yanılırım ve virüs mutasyona uğrar da ağır hasta sayımız düşündüğümüz gibi olmaz.
Kötü sınav verdik.
Konut fiyatlarında
balona dikkat edelim
DEVLET kamu bankaları aracığıyla doğru bir iş yaptı ve faizleri düşürerek inşaat ve otomotiv sektörüne hareket getirdi.
Otomotivde belki de son 50 yılın en iyi performansı yaşanıyor.
Her markada sıra, ikinci elde de hareketlilik var.
İnşaatta da öyle...
Stokların erimesi güzel, yeni projelerde dilerim geçmişin yanlışları yapılmaz.
Ama şu dikkatimi çekiyor.
Faizler düştü ama ev fiyatlarında ciddi artışlar gözlemliyorum.
“Arz talep” diyebilirsiniz.
Belki öyle ama bana göre burada da bir balon oluşabilir.
Öyle ev fiyatları var ki; çok pahalı bildiğimiz Londra’dan, New York’tan da pahalı ya da metrekare fiyatları onlarla yarışır.
Türkiye’nin cazip olması, gayrimenkullerinin değer kazanması elbette iyi bir şey...
Ama insanlar kredilere güvenip olmayacak rakamlara ev alırsa o başka bir şey...
İşte balon öyle oluşuyor.
Türkiye’de konut ihtiyacı devam edecek.
Ama asıl ihtiyacımız orta gelirliye konut üretmek.
Konutu bir yatırım aracı gibi görebiliriz.
Ama Türkiye’nin yapması gereken daha çok üretmektir.
O da sanayiden, teknolojiden geçiyor.
İnşaata karşı değilim ama Türkiye bu modelle büyüyemez.
Taraftarı olan kulüplere ihtiyaç var
LİGLER bitti; şampiyonlar belli oldu.
Hepsini tebrik ederim.
Karşıyaka’nın bir üst lige çıkmasını çok isterdim.
Çünkü seyircisi olan takımlar liglere ayrı bir keyif veriyor.
Bu pandemi nasıl olsa geçecek; yine tribünlerde buluşacağız.
İşte o zaman böyle camialara daha fazla ihtiyaç olacak.
Spor artık bir eğlence aracı...
Milyonlarca insan yoğun geçen hayatlarından sıyrılıp birkaç saat keyifli zaman geçiriyor.
Ve elbette spor yaparak daha iyi bir yaşam istiyorlar.
İşte Karşıyaka’nın önemi burada da öne çıkıyor.
Çünkü Karşıyaka amatör sporlarda da vardır ve yüz binlere spor yaptıran bir kulüptür.
Yeri burası değildir.
Kulüp mutlaka üst liglerde olmalıdır. Bunun için transfer yasağını kaldırmalıdır.
Nasıl yapılır bilemem, kampanyalarla desteklenebilir ama mutlaka yapılmalıdır.
Başka türlü tadı kaçmış bu liglere heyecan getirmek zor olacaktır.
Alaçatı’yı da kaybediyoruz
ALAÇATI’yı hep örnek gösteriyorum. Bana göre Türkiye şehircilikte sınıfta kalmıştır. Çok nitelikli iyi yapılarımız olmasına rağmen genel olarak kötü bir şehirleşmemiz var. Ne yollarımız yetiyor, ne de mimari açıdan keyif veren şehirlerimiz var. Alaçatı elbette küçük bir örnek ama bana göre Türkiye’nin en başarılı olduğu kentleşme modellerinden biri oldu. Eski korundu, yeniler de eskiye göre yapıldı. Bu da bir ilgi yarattı. Herkes merak etti, burada ev sahibi olmak istedi. Bunlar normal... Normal olmayan burayı koruyamamış olmamız. Böylesine güzel bir yer son yıllarda gürültüden yaşanmaz hale geldi. Alaçatı severler teker teker buradan gidiyor, uzaklaşıyor. Her yeri her yere benzetmek gibi bir alışkanlığımız olduğu için Alaçatı’nın da diğerlerinden farkı olmadı. O dar güzel sokakları kimsenin görecek hali kalmadı. Gece yarılarında meyhane havası müzikleriyle artık sıradan bir yer... Popüler kültürün popüler müziğin istilası altında... Geçen yıl Fazıl Say sosyal medya hesabından bir paylaşım yapmış, ben de onu destekleyen yazılar yazmıştım. Müzik kirliliği devam ediyor. Bu kirliliği temizlemek gerekiyor.
Uyarmak istiyorum.
Bu haliyle Alaçatı o klasik, güzel halinden giderek uzaklaşıyor.
Paylaş