Paylaş
Dedi ki;
Fay yasası acilen çıkarılmalıdır.
Gerçek bir kentsel dönüşüm uygulamasına geçilmelidir.
Bunun için deprem kredi fonu oluşturulmalıdır.
Aslan’ın hatırlattığı rakamlar, deprem riskinin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyuyor.
İzmir genelinde bina yaş ortalaması 25 yıl ve üzeri...
Sayıştay raporlarına göre kaçak yapılaşma yüzde 60-65...
TUİK’e göre de 313 bin binanın kentsel yenilemeye ihtiyacı var.
İzmir’deki gecekondu sayısı 300 binin üzerinde...
Ve Hüseyin Aslan’ın çok katıldığım şu yorumu;
“Kentsel dönüşüm, yasanın tarif ettiği şekilde değil, şehir merkezindeki binaların bina bazında yenilenmesi olarak algılanıyor. Oysa kentsel dönüşümün ‘sıvılaşan zemine’ göre planlanıp, projelendirilmesi, fayların bölge bölge incelenip buna göre yapılması ve buna bağlı olarak deprem strateji uygulama planının da hiç zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi şarttır ve kaçınılmazdır.”
Kentsel dönüşüm yık yap değildir.
Kentin en cazip bölgesindeki binaları yenilemek hiç değildir.
Ben kentsel dönüşümün içine modern, sağlıklı şehirleri katıyorum.
Ve deprem riskini de unutmuyorum.
Hüseyin Aslan’ın bu hatırlatmalarını da önemsiyorum.
Kentsel dönüşümde
doğru model oldular
DÜŞÜNÜYORUM DA
Bugün kentin cazibe merkezi gibi görülen yerlerine Ege Koop yıllar önce ve kimse keşfetmemişken kentler inşa etti.
Sosyal alanları unutmadan, insanların hayatlarını kolaylaştıracak tarzda projeler üretti.
İzmir’in 12 ilçesinde 150 bin kişinin barındığı her biri adı konulmamış kentsel dönüşüm uygulamalarını, yeni uydu kentler yaratmak gerçekten de büyük işti.
O yüzden Ege Koop benim gözümde her zaman başka bir yerdedir.
Hüseyin Aslan’ın gerçekten de önemli bir deneyimi var.
Hem kenti, hem insanını, hem de kentsel dönüşümü iyi biliyor.
Bence kendisinden daha fazla yararlanılmalı.
Ege Koop’un kentsel dönüşüm konusunda birçok kente de rol model olması gerektiğine inanıyorum.
Bülent Katarcı’nın
kitabını tavsiye ederim
BÜLENT Katarcı’yı biz “Profesör doktor Bülent Katarcı” diye anarız.
Türkiye’nin sağlık alanındaki en önemli gazetecilerinden biridir.
Bir doktor titizliğinde, hassasiyetindedir.
Yıllardır bu alanda çalıştığı için de bazı teşhisleri bir doktor kadar doğrudur.
Profesörlüğü de oradan geliyor.
Katarcı ikinci kitabını geçenlerde yayınladı.
Tabii sağlık alanında...
Bülent’in Hürriyet Ege’deki köşesini takip ediyorsunuzdur.
Her hafta hastalıksız, sağlıkla geçecek bir ömrün şifrelerini verir.
Ve bize yeni gelişmeleri duyurur.
Doktorlarımızın görüşlerini aktarır, ideal bir yaşamın ipuçlarını verir.
Bülent Katarcı şöyle diyor.
“Yaptığım çok sayıdaki mülakatla binlerce hekimi tanıdım, farklı hastalıklarla ilgili de bilgi sahibi oldum. Sağlık alanında kazandığım deneyimler doğru bilgiye, doğru hekime, doğru zamanda ulaşılması farkındalığı kazanma fırsatını bana sağladı. Hekimlerin çalışmalarını, onların aracılığıyla hastalıkları, tıptaki gelişmeleri ve yenilikleri güncel olarak sizlere sunmaya çalıştım. Devlet ve üniversite hastanelerinde çalışan ve özel kliniği olan hekimleri, yaptıkları özellikli işleri detaylandırarak sunmayı hedefledim. Sağlık alanında her konudaki gelişmeleri sizlere önyargısız olarak aktardım. 2017 yılında ‘Yüz Doktor Yüz Hastalık’ adıyla, hastalıkları derlediğim kitabımın ardından, sizden aldığım pozitif bildirimler sonucunda bu kez sağlıklı yaşam üzerine ‘Mutlu Yaşamın Sırları Hastalıksız Sağlıklı Yaşam Önerileri 103 Doktor 103 Öneri’yle karşınızdayım. Deneyim sahibi olan hekimlerimiz, bu sefer size kendi branşlarıyla ilgili bakış açılarını, önceliklerini ve önerilerini anlatıyor. Bu öneriler, sizin daha sağlıklı olmanız ve yaşam kalitenizin artması için düzenlendi. Umarım, size yaşamınızın kalitesini artırabilmek adına ipuçları verebilirim.”
Benim için Bülent Katarcı hem iyi bir gazeteci, hem de çok iyi bir dosttur.
Ve dediğim gibi profesör doktordur.
Kitabı herkese tavsiye ederim.
İş bize, büyüklere düşüyor
YENİ normali tam anladığımızı düşünmüyorum.
Çünkü eskisinden farkı yok.
Ama bu bize özgü değil.
Avrupa bizden beter...
Sürekli uyarılar yapılıyor ve önlem alınmazsa karantinanın yeniden başlayabileceği söyleniyor.
Yazın rehavetine alışmış milyonları yeniden eve nasıl sokarız bilemiyorum ama şunu biliyorum.
Çocuklarımız online eğitimden mutlu değiller ve okullarını çok özlediler.
Kendinizi düşünmüyorsanız en azından çocuklarımızı düşünün.
Vaka sayıları 100’lere düşmeden, hatta sıfırlanmadan okullarda eskiye dönüş zor olacak.
Bunu çocuklarımıza yapamayız, onları okullarından uzak tutamayız.
Paylaş