Paylaş
Bazen soğukkanlı davranmamız gereken yerde telaşlı, bazen de tersi... Duygularımıza söz geçiremiyoruz. Her şeyi son dakika yapmayı seviyoruz. Yumurta kapıya dayanınca, harekete geçiyoruz. Plan, programdan sıkılıyoruz. Müthiş hızlı başlıyoruz, sonra yavaşlıyoruz. Hatta unutur gibi oluyoruz, zaman daralınca yine koşturuyoruz.
Örneğin; EXPO meselesinde olduğu gibi... Herkesin ortak görüşü; EXPO’nun İzmir’e çok şey katacağı yönünde... Her parti aynı görüşte, her sivil toplum örgütü böyle düşünüyor. İzmir’in dinamikleri de katkı koyuyor. Üstelik bir yarış geçirmişiz, Milano gibi bir moda kentiyle yarışmışız. Çok az farklı organizasyonu kaçırmışız. Bu deneyime rağmen... Koca yazı suya sabuna dokunmadan geçirdik. Tamam, bazı toplantılar, bazı hazırlıklar yapıldı. Ama... Ortada ne EXPO özel yasası var, ne organizasyon komitesi... Hatta yer konusunda bile kafalar karışık... İnciraltı’nı isteyen de var, eleştiren de... Farklı yer alternatifleri bakan da yeni yerler önerenler de...
Bir önceki dönem EXPO’nun Genel Sekreterliğini yapmış olan, şimdi Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, bas bas bağırıyor “Çok geç kalıyoruz” diye...
Tipik Akdenizlilik hali diyebiliriz ama...
Bu tür yarışmalarda tam bir disiplin içinde hareket etmeniz gerekir.
EXPO komitesine girebilmek için bakalım daha neler olacak neler...
Aynı tapuya farklı bilirkişi raporu
Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu anlattı...
“Geçmişte öyle SİT kararları var ki, aynı tapu üzerinde iki kardeşin arsasının yarısı kapsama alındı, diğeri dışında tutuldu. Aynı yerle ilgili farklı bilirkişi raporları verildi. İddia ediyorum, bu kararlardan en fazla etkilenen yer Çeşme olmuştur. Yatırımcılara hak veriyorum. Dün aldığınız yere bugün proje yapabilirsiniz, ama yarın ne olacağını kimse bilemiyor. Biz Çeşme’nin gelişmesini istiyoruz. Ama planlı, programlı ve geleceği gören adımlarla olmasını istiyoruz. O yüzden Çeşme planlarının bir an önce geçmesini istiyoruz...”
Aynı tapunun yarısında SİT var, diğerinde yok.
Bilirkişi de aynı şeyi söylüyor.
Peki kim haklı...
Yatırımcı kime güvenecek...
SİT’in yapısı değişti ama sorunlar aynı kaldı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’nın yapıları değişiyor. Yani SİT kavramı bundan böyle yeniden yorumlanacak. Kurullara şekil veren bakanlık da değişecek. Yetki Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geçecek. Türkiye’de SİT kararları hep eleştirilmiştir. Prosedürlerin çok uzun sürdüğü, bürokrasinin gerçek hayatla aynı hızda akmadığı söylenir. Geçmişte öyle uygulamalar oldu ki, saç baş yoldurdu. Ama unutmayalım, geçmişin mirasını da korumak yine bu kurulların görevi...
SİT kararlarından en fazla etkilenen kentlerin başında İzmir ve ağırlıklı Ege bölgesi geliyor. Çünkü, bu bölgenin altı da üstü de tarihi değerlerle dolu... Ama bugünün turizm konseptinde tarihsel mirasla modern kentler hep birlikte aynı fotoğraf karesinde görülüyor. Hükümet seçimler öncesinde SİT Kurulları’nın yapısını değiştireceğini söylemişti, ancak bunu bir başka bakanlığın yetkisine vereceğini söylememişti.
Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, seçim çalışmaları sırasında İzmir’i daha yakından tanıma fırsatı bulmuştu.
Daha önce alınan bazı kararların da kentin gelişimini nasıl olumsuz etkilediğini gözleriyle görmüştü. Ve bazı kronikleşmiş sorunlara yerinde ve anında müdahale etmek şansına sahipti.
Şimdi bu yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda...
Dilerim her şeyi yeniden anlatmak sorunların çözümünü geciktirmez.
Hakkını teslim edelim
“Binbir Gece” sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede izlenme rekorları kırdı. Tıpkı diğer birçok Türk dizisi gibi... Dizinin başrol oyuncuları Halit Ergenç ve Bergüzar Korel’i 40 bin Slovak saatlerce beklemiş, sanatçılarımızın katıldığı festival günlerce konuşulmuş. Son yıllarda yapılan prodüksiyonların çoğu benzer ilgiyi görüyor. Bu Türk sineması için oldukça iyi bir gelişme... Çünkü, ilgi arttıkça, yatırımcı da artıyor. Film endüstrisine girenlerin sayısında patlama yaşanıyor. Geçmişte sinema, televizyon okumak, eğitimini almak çok gözde değildi. Şimdi ise, üniversitelerde en fazla tercih edilen bölümler arasında. Unutmayalım... Bu sektöre hala en fazla insan kaynağı yetiştiren yer İzmir’dir. Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi’nin hakkını teslim etmek gerekir.
Paylaş