Paylaş
Toplumu ilgilendiren en önemli konularda bile bir araya gelemeyince çözümler uzuyor.
Bundan hepimiz, toplum zarar görüyor.
Yorumları dinliyor ve okuyorum.
CHP lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaretini eleştirenler olduğu gibi destek verenler de var.
Ve hatta destekleyenlerin, bu ziyareti gelecek için olumlu bulanların sayısı da oldukça fazla...
Ben de onlardan biriyim.
Yumruğu sıkılmış ellerle gelecek planlamak, sorunları çözmek mümkün değil.
Bunu iflah olmaz bir iyimser olarak söylüyorum.
Ben Türkiye’nin geleceğinden her zaman umutlu olanlardanım.
Türkiye birçok konuda yol aldı.
Üreten bir sanayimiz var; rekabetçi girişimcilerimiz bulunuyor.
Turizmde marka olmuş birçok ülkeyi çoktan geçtik.
Genç ve nitelikli nüfusumuz artık dünyanın her yerinde iş bulabilecek özelliklere sahip...
Ve inanın Türkiye bu insan yapısıyla çok daha iyi şeyler de yapacak.
Bizim eksik kalan yanımız demokrasimizde...
Demokrasimizi güçlendirmek, bölgede istikrar adası olabilmek için hepimize önemli görevler düşüyor.
Ama en çok da siyasetçilere düşüyor.
Zirvedeki bu buluşmaların ve siyasette ılık esen rüzgarların demokrasimize katkı yapacağını düşünüyorum.
Çeşme için ortak akıl platformu
Çeşme’nin yeni Belediye Başkanı Lal Denizli; göreve gelir gelmez herkesin hoşuna giden bir slogan kullandı.
“Çeşme, Alaçatı için öze dönüş zamanı” dedi.
Çeşme severler bu mottoyu duyunca çok heyecanlandılar.
Çünkü Türkiye’nin turizmde önemli markaları var.
Buraları korumak, planlı gelişmesini sağlamak zorundayız.
Bodrum ve Çeşme o adreslerden ikisi...
Ve birçok kişi buraları korumak için çok hassaslar ve sivil inisiyatifin önemli olduğunu düşünüyor.
Ben de benzer görüşlerdeyim.
Her yeri her yere benzetme huyumuz var.
En azından marka değeri yüksek bu yerleri başka yerlere benzetmeyelim.
Bir süredir ortak akıl platformu kurmak için çalışmalar yapılıyordu.
Son aşamaya gelindi Çeşme için...
Platform üyeleri Türkiye’nin cennet köşesi Çeşme’nin varlıklarını koruyarak kıymetlendirmek, sosyal, çevresel, ekonomik sürdürülebilirliğini sağlamak, neticesinde de refah ve itibarını artırmak üzere bir araya geldiler.
Bu sivil inisiyatif; Çeşme’de yaşayan kanaat önderleri, toplum liderleri, çeşitli alanlarda uzman akademisyenler, çevreci aktivistler, iş insanları, gazeteci, yazar, düşünürler, turizmciler, çevre örgütü mensupları, çiftçiler, sanatçı, mimar, mühendisler, farklı siyasi yapılardan politikacılar olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden gelen kişilerden oluştu. Çeşme Ortak Akıl Platformu üyeleri “Günü kurtarmak için değil, ortak aklın ışığında Çeşme’nin geleceğini inşa etmek için ele ele veriyoruz” diyorlar.
Peki ne öneriyorlar, ne vaat ediyorlar?
Şunları söylüyorlar.
“Sosyal Çeşme için ilçede yaşayanların eğitimine, becerilerinin geliştirilmesine, ilişkilerin iyileştirilmesine, dayanışmanın arttırılmasına ve paylaşımcılığa önem vereceğiz. Çevreci Çeşme için yeşil alanların artırılmasına, kıyıların temizliğine, geri dönüşümün yaygınlaştırılmasına, çevreci ulaşıma ve yayalaştırmaya özen göstereceğiz. Gönençli Çeşme için ziyaretçi ekonomisinin sürdürülebilir kılınması, tarımsal çıktıların değer kazanması ve sürdürülen tüm ekonomik faaliyetlerin yüceltilmesi için çaba harcayacağız.”
Model iyi olunca başarı da gelir
GÖZTEPE’nin yeri Süper Lig’dir.
Dilerim kalıcı başarılar gelir ve uzun yıllar hak ettiği yerde olur.
Göztepe’nin amatörden Süper Lig’e çıkış öyküsünde başarılı yönetimin büyük etkisi var.
Mehmet Sepil’in Göztepe’yi almasından sonra önce altyapıda, sonra da sportif başarılarda kulüp önemli başarılara imza attı.
Sepil hisselerinin büyük bölümünü Danimarkalı iş insanı Rasmus Ankersen’e sattı.
Ankersen de Göztepe’nin geleceğine inanıyor ve geleceğe yatırım yapıyor.
Bu model aslında Türkiye’deki birçok kulübe örnektir.
Göztepe profesyonel bir kadroyla yönetiliyor ve günlük planlar yapılmıyor.
Bu sayede başarılar geliyor.
Örneğin Karşıyaka bu iradeyi ortaya koyamadı.
Kulübe karşılıksız destek veren Selçuk Yaşar; yıllar önce bu modeli yani şirketleşmeyi önermiş, hatta hayata geçirmiş ama sonra camia geri adım attırmıştı.
O günlerde bu model hayata geçmiş olsaydı; bugün İzmir’in Süper Lig’de iki takımı olur ve kalıcı başarıları konuşuyor olurduk.
Katma değerli
ihracat yapmalıyız
YABANCI banka raporlarını dikkate okuyorum. Türk Lirası’nda hızlı bir değer kaybı beklemiyorlar, aksine doğru ekonomik programların devam etmesi halinde değer de kazanabileceğini söylüyorlar. İçeride, yani ekonomi çevrelerinde ise tam tersi bir beklenti var. Türkiye’nin katma değerli ihracata ihtiyacı var. Kendi markalarını yaratan ve dünyaya yayan bir ekonomiye sahip olmalıyız. Aksi halde bu istekler, beklentiler yıllar geçse de devam edecek.
Paylaş