Paylaş
Ve ben her gün Atlas’a masallar anlatıyorum.
Çünkü başka türlü uyumuyor.
Her gece seçtiği masal kitaplarını alıp yatağa geliyor ve “Başla...” diyor.
Bir kitap, iki kitap, üç kitap...
Şanslıysam dördüncüsünde uyuyor.
Yoksa ben uyuyorum.
Şaka bir yana; benim uyuduğuma ikna olunca ancak uyuyabiliyor.
Aslında farkındaydım ama Atlas ile birlikte daha da dikkatimi çekmeye başladı.
İster Türk masalları olsun, ister yabancı; çoğunda beni rahatsız eden diyaloglar, bölümler, yorumlar var.
Dört yaşındaki Atlas’a cinleri, perileri, şöminede yakılan kurşun askeri, rakibinin kalbini elinde tutan kötü kalpli kraliçeyi anlatmak, okumak istemiyorum.
Çoğu zaman ben kendi masallarımı anlatıyorum ona...
Yazarlık biraz işimi kolaylaştırıyor, okuduğum kitaplardaki kahramanlar masalımı zenginleştiriyor, gözlemlerim hikayelerimi renklendiriyor.
Yine kitap okuyorum, yine kitaplar üzerine birlikte yorum yapıyoruz ama son dönemde fark ettim ki, Atlas benim masallarımı daha çok ister oldu.
Çünkü ben Atlas’a barışı, arkadaşlığı, dostluğu, yardımlaşmayı, iyi düşünmeyi, küçük şeylerle mutlu olmayı, insanlara yardım ederek mutlu etmeyi anlatıyorum.
Kendi çocukluğumda olduğu gibi onun da hayaller kurmasını istiyorum.
Standart, klasik olmaktan çıkmasını; yaratıcı, renkli, değişimci olmasını arzuluyorum.
Atlas şimdi kendi masallarını anlatmaya başladı bana...
Onları dinlemekten büyük keyif alıyorum.
O başlıyor, ben devam ediyorum; Atlas hayal kuruyor, ben onun uçmasına yardımcı oluyorum.
Mutlu ve güzel bir dünya olmasını istiyoruz hepimiz...
O yüzden mutlu, huzurlu, güzel çocuklar yetiştirelim.
Bu atölyede çocuk masalları var
Pınar Merterkek de benim gibi düşünüyor. Kim Pınar Merterkek?
O bir yazar, hem de çocuk yazarı...
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık Bölümü’nden mezun olmuş. “Çocuk Tiyatrosu ve Yaratıcı Drama” üzerine yüksek lisans yapmış. İlk masal kitabını 2006’da yazmış. Bugüne kadar beş kitabı çıkmış. Halen Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde dramaturg olarak çalışıyor.
***
Pınar’ın hoşuma giden bir projesi var.
Adı Masal Atölyesi...
Atölyeye katılan her katılımcı, kalem, kağıt, bilgi ve düşlerini alarak geliyor. Önce herkes nasıl bir masal düşlediğini anlatıyor. Pınar bir orkestra şefi...
Masalın nerede geçeceğinden kurgusuna kadar birlikte karar veriyorlar. Balıklara ilişkin bir kurguysa denizde, kuşlara ait bir bilgi ise gökyüzünde...
“Biz bu masalla ne anlatmak istiyoruz?” sorusuna yanıtını da birlikte veriyorlar.
Sonra her çocuk kendi masalını kendi anlatmaya başlıyor.
Doğaçlama...
Beden farkındalığı, mekan farkındalığı, bedenin ses ve anlatımının ritmi, atmosfer yaratma, ses ve nefes tekniklerini Pınar öğretiyor.
Anlatırken canlandırıyorlar; canlandırırken her bir çocuk masal kahramanı da oluyor.
Aslında her çocuğumuz birer kahramandır.
Kendi hikayeni
kendin yaz
kendin anlat
Pınar Merterkek’e sordum; “Neden masal kitapları, masal atölyesi” diye... Şöyle cevap verdi.
“Masalın çocuk gelişimine büyük katkısı var. Masal yolculuğuna on iki yıl evvel başladığımda nirengi noktam; geleneksel masal öğeleri olan ‘dev, peri, cin, büyü, prenses, cehennem, zehir’ gibi tepeden inme gerçekliği olmayan, bilim dışı, satır arasında batıl inanç geliştiren pedagojik olarak yanlış olan kavramları kullanmamaktı. Masalın olağanüstülük özelliğini karşılamak adına, kaldırdığım kavramları karşılayacak öğeler sunmalıydım. TÜBİTAK, Bilim Çocuk gibi yayınları takip edip, belgeseller izleyip, okuyup inceleyince gerçek ‘olağanüstülüğün’ evrenin döngüsünde, doğanın mükemmelliğinde, ekosistemin tamamlığında olduğunu fark ettim. Masallarımda dikiş diken terzi kuşları, yaraya merhem olan su kaplumbağaları, yağmur yağdıran ‘darkling böceği’ kahraman oluyor. Masalların proaktif bireyler yetiştirmedeki etkisiyle, doğadaki farkındalığı sonsuz düş gücünün uzantısı olan yaratıcı drama ve canlandırmaya dayalı etkili anlatım tekniğini birleştirerek masal atölyemi oluşturdum. Kuşkusuz yazar olmam çocuklara rol model olma özelliği, tiyatro kökenli ve akademik kariyerim atölyenin farkını ortaya çıkardı. Geliştirdiğim formatın Türkiye’de ilk kez yapıldığını bilmek bana cesaret verdi. ‘Yeni Yılda Kendi Masalını, Kendin Yaz, Kendin Anlat’ ismiyle yürüttüğüm projemi özel okullarda iki modül olarak uyguluyorum. İlk modülde rol model olarak kendi kitaplarımdan bir masalı katılımcılara canlandırarak anlatıyorum. Ardından masal yazmanın tekniğini eğlenceli ve uygulamalı biçimde farkına varmalarını sağlıyorum. Masal yaratmadaki düş gücünün matematik öğrenimine olan katkısı ve özelikle dil öğrenimini kolaylaştırma gücüne inanarak atölye hem İngilizce, hem de Türkçe iki ayrı dilde gerçekleşiyor.”
Paylaş