Paylaş
Örneğin; Fransız medyasında özellikle Cote D’Azur bölgesinde yani dünyaca ünlü Fransız Rivierası’yla ilgili birbirinden ilginç haberler son dönemde yer alıyor.
Elbette hepsi magazin ve ekonomi haberleri değil...
Geçenlerde bir yat kazası haberi günlerce manşetlerden düşmedi.
Kazada ölen yoktu ama “Ya olsaydı” diye kıyamet koparıldı.
Evet ya olsaydı...
Fransızlar tıpkı İtalyanlar ve İspanyollar gibi turizme çok önem veriyor.
Çünkü biliyorlar ki; bu sektörden ülkelerine çok önemli kaynak geliyor.
Yeni projeler ve yatırımlar turizmden gelecek paraya bağlı...
En ufak yanlışa, eksikliğe izin vermiyorlar.
Bu yat kazasından sonra Fransız Rivierası’nda, “Acaba yeni kurallar koymalı mıyız?” diye bir tartışma başlatıldı.
Konuşulanları takip etmeye çalışıyorum.
Geçen hafta ben de Çeşme’deki jet ski kazasını birkaç gün işlemeye çalıştım.
Tıpkı Monte Carlo’daki kazada olduğu gibi...
Elbette olayı çok farklı incelemek gerekir.
Eminim ki; 112 acil servisindeki görevli arkadaşlarımızdan Çeşme Alper Çizgekanat Hastanesi’ndeki doktorlarımıza kadar birçok kişi ellerinden geleni yapmıştır.
Ellerindeki kısıtlı imkanları seferber etmişlerdir.
Hatta insanüstü bir gayret göstermişlerdir.
Bütün bunlara saygı duyuyorum, herkesi de anlayışla karşılıyorum.
Ama bir de Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirürji Bölümü Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday’ın anlattıkları var.
O yazılardan sonra onlarca, yüzlerce kişi mesaj geçti, faks yolladı.
Bazı okurlarla telefonda konuştum, bazılarıyla yüz yüze görüştüm.
İnsanlar benimle yaşadıklarını paylaştı, gözlemlerini anlattı.
Nitekim İzmir Valisi Cahit Kıraç bu haberlerimizden sonra bölgeye giderek hastanede incelemelerde bulundu.
Kıraç da bizim aktardığımız eksikleri muhakkak tespit etmiştir.
Ve iyi niyetiyle bunların tamamlanması için gerekli talimatları vermiştir.
Sayın Kıraç, İzmir’de uzun yıllardır görev yapıyor ve bölgenin sorunlarına detaylarıyla hakim...
Bazıları devlet eliyle çözülecek, bazıları da vatandaşlarımızın katkılarıyla...
Bence Çeşme için bir kampanya başlatmalıyız. Daha doğrusu yıllardır Emine Çizgekanat ve onlarca gönüllü dostunun yaptığı çalışmaları kuvvetlendirerek desteklemeliyiz.
Tıpkı Alper Çizgekanat Hastanesi’nin kuruluş aşamasında Tülay ve Kutlu Aktaş’ın yaptığı gibi, sayın Cahit Kıraç ve eşi Berrin Kıraç hanımefendi de yeni bir kampanya başlatarak büyük destek alabilir.
¡¡¡
Çünkü geçmişin Çeşme’si artık yok...
Yaz nüfusu giderek artıyor, kış nüfusu da bazı şartların yerine gelmesiyle artacaktır.
Karşımızda artık tüm Türkiye’nin konuştuğu bir Çeşme var.
Çeşme’yi sevenler ve geleceğini bu şirin yerde geçirmek isteyenler kampanyaya katkıda bulunacaktır.
Medya olarak biz tam destek vermeye şimdiden söz veriyoruz.
İşte size bir çözüm yolu
ÇEŞME’deki jet ski kazasının olduğu günlerde Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroşirürji Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Metin Güner ile konuşuyorduk.
Metin Hoca, şöyle bir cümle kullandı:
“Namık Çevik döneminde üniversite olarak bir acil servis ünitesi ve polikliniği kurmuştuk. Sonra ne oldu, neden kapandı, tam bilemiyorum...”
Bunun üzerine eski Rektör Namık Çevik’i aradım ve o günleri anlatmasını istedim. Çevik şöyle dedi:
“15 yıl önceydi. Belediye Başkanı Nuri Ertan’la konuştuk. İlçenin yaz nüfusunun arttığını, bir şeyler yapıp yapamayacağımızı sordu. Biz de üç aylık bir dönem için kendi organizasyonumuz içinde bir çalışma yapıp Çeşme’de hizmet verdik. Çok da başarılı olundu. Ama sonrasında hizmet alanı bulunamadı. Ben görevden ayrıldım, başkan ayrıldı. Ama o günkü şartlar bugün için çok daha geçerli. Aynı hizmet verilebilir. Belediye-üniversite işbirliği yapılabilir. Neden olmasın... Bakın ben Karşıyaka’da da benzer bir ünite kurdum. O poliklinik de çok başarılı oldu. ABD’de benzer hizmetler veriliyor. Afiliye sistemi... Sağlık Bakanlığı Dokuz Eylül’ü, Ege’yi hatta her ikisini de rotasyona tabi tutarak ortak bir proje geliştirebilir. Kimse yönetmeliklere sığınmasın. Bir de gerçekler var. Çeşme’nin de bir gerçeği var. Yazın nüfus artıyor ve insanlar hizmet bekliyor...”
Namık Çevik’in bu sözleri üzerine, önce Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün’ü aradım.
Füzün pratik bir yönetici ve çözüm odaklı düşünüyor, şunları söyledi:
“Bakanlık bizden bir hizmet ister ve yolumuzu açarsa her türlü desteği vermeye hazırım. Madem 15-20 yıl önce böyle bir uygulama yapılmış ve başarılı olunmuş; bugün de aynı şeyler yapılabilir. Bizden yana bir sıkıntı olmaz. Yeter ki; yasalar imkan versin. Doktorlarımızı da, fiziki imkanlarımızı da seferber ederiz...”
Prof. Füzün’den sonra bu sefer Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Candeğer Yılmaz’la konuştum.
Candeğer Hoca biraz dertliydi. Çünkü Çeşme, göreve geldiği günden beri üzerinde durduğu bir projeydi.
Ege’nin ilçedeki turizm meslek yüksek okulunu büyütmek, günlük sıkıntılarını çözmek istiyordu.
Namık Çevik’in önerisine Candeğer Yılmaz da sıcak baktı.
Ama ekledi:
“Biz üniversite olarak böyle bir projenin ve bizden yardım istenmesi halinde yanında oluruz. Ancak o günden bu yana sağlık sisteminde çok köklü değişiklikler oldu. Bunları bugünün şartlarına nasıl uydururuz bilemiyorum. Bizle birlikte yerel yönetimler de, devletimiz de yanınızda olursa; Ege Üniversitesi olarak hem mevcut yüksek okulumuzu daha iyi hale getirir, hem de özellikle yaz aylarında yaşanan sağlık problemini birlikte aşmanın yollarını ararız...”
Sıra Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu’na gelmişti.
Başkanla da konuştum.
Faik Bey, “Sağlık bakanımızı, sayın valimizi, rektörlerimizi bir araya getirelim. Yanımıza gönüllülerimizi de alalım. Bana düşen ne varsa; belediye olarak yapmaya hazır olduğumu da açıkça ilan ediyorum” dedi.
Gelin suçlu aramak yerine bir çözüm üretelim...
Ve...
Bir ortak yol bulalım...
Paylaş