Bu fotoğrafı önemsiyorum

Ben ise sonrasıyla daha çok ilgileniyorum.
Yani seçim sonrasıyla ilgili...
Çünkü Türkiye demokratik bir ülke, önemli olan çarkların çalışmasıdır.
O yüzden seçim sonrasındaki siyasi çekişmeleri, sözleri, işte burada kullanılan tonu zaman zaman eleştiriyorum.
Siyasi nezaketin, siyasi birlikteliklerin önemli olduğunu düşünüyorum.
Ortak amaçlar ve hedefler için partilerin bir araya gelmeleri gerektiğini savunuyorum.
O yüzden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile AK Parti İl Başkanı Aydın Şengül’ün Ankara’ya birlikte gitmelerini çok önemsiyorum.
Sonuçta tek bir İzmirimiz, tek bir Türkiyemiz var.
Verilen bu fotoğrafların toplumda yumuşamaya neden olduğunu biliyorum.
Türkiye’nin geçtiği süreçlerde buna da ihtiyaç duyduğunu görüyorum.
Aydın Şengül ve Aziz Kocaoğlu kentin sorunlarını Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye anlatmışlar.
Ben her iki bakanın da İzmir’in sorunlarına vakıf olduğunu düşünüyorum.
Murat Kurum’un TOKİ döneminden, Pakdemirli’nin de İzmir’de ikamet etmesinden dolayı problemleri bildiklerini, çözümler konusunda fikirleri olduğunu düşünüyorum.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan da keza öyle; İzmir’in temel sıkıntılarını çok iyi biliyor.
Hep söylüyorum.
Seçimler biter geriye hizmet etmek kalır.
Katkı koyan herkese teşekkür ederiz.

 
Benim ilk aklıma gelenler

ANKARA’da konuşulanların detaylarını bilmiyorum.
Ama şunları söyleyebilirim.
İzmir’in önemli avantajları var. Bu avantajlardan yararlanmamız gerekiyor.
Tarımsal sanayide önemli işler oluyor. Bunları desteklemeli, tarımda ihracatı hedeflemeliyiz.
Kentsel dönüşüm hoşuma giden bir kavram ancak geçmiş uygulamalardan hoşnut kalındığı kanısında değilim.
İzmir bu açıdan da örnek olabilir.
Sağlıklı bir kentsel dönüşüm modeli gerçekleştirilebilir. Ve bunu yerel yönetimle bakanlıklar birlikte yapabilir.
Ve ulaşım...
İzmir’in giderek artan bir trafik problemi var.
Eğer İzmir’in büyüyeceğini düşünüyorsak altyapıyı tamamlamamız gerekiyor.
Körfez geçiş projesini mutlaka yapmalıyız.
İkinci çevre yolunu planlamalıyız.
Hatta üçüncü çevre yolu bağlantılarını da düşünmeliyiz.
Ankara’da daha fazlası konuşulmuştur elbet ama benim ilk aklıma gelenler bunlar oldu.

 
Bunlar da güzel haberler

YAŞAR Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı’yla birkaç ay önce yemek yedik. O gecenin sabahında Davos toplantıları için uçtu. Sonrasında da önemli bir imza için Hollanda’ya gideceğini söyledi. Ve işte o haber dün geldi.
Yaşar Üniversitesi Hollanda’nın tarım ve gıda teknolojilerinde dünya lideri olan Wageningen Üniversitesi’yle işbirliğine gidiyor. Bir süredir tarımla ilgili epeyce yazdım.
Ben tarımsal sanayide gideceğimiz çok yol olduğunu düşünüyorum.
Selçuk Yaşar, Türkiye’de ilkleri yapan sanayicidir.
Özellikle de tarımda, hayvancılıkta hayatımızı değiştiren kişidir.
Üniversitesi de ilkleri yapıyor.
Rektör Prof. Dr. Cemali Dinçer de benim de çok yakından takip ettiğim bir projeyi açıklamış.
“Fransız ECAM Lyon Mühendislik Okulu ile elektrik - elektronik mühendisliği bölümünde ortak diploma projemiz hayata geçirildi. 24 kişiyle bu akademik yılda ilk öğrencilerini almaya başlayacak” demiş.
Bu fikir Bizim Okul Vakfı’ndan geldi.
Bizim Okul, Saint Josepliler’in kurduğu bir vakıf. 3 yaşından üniversite sonuna kadar devam ettirilen bir projenin aslında son ayağıdır.
Fransızca okuyup üniversiteyi de Fransa’da okumak isteyenler için bir alternatif programdır.
Bu bölümü yazacak gençler ilk iki yıl İzmir’de Yaşar’da, sonraki iki yılı da ECAM Lyon’da okuyacak. Böylece çift diploma sahibi olacaklar.
Bu da gençlerimiz için güzel fırsatlar demektir.