Paylaş
Vize almak geçmişte de zordu ama en azından eğitim alan bu öğrenciler için özel bir kolaylık sağlanıyordu.
Şimdi burada da zorluklar yaşanıyor. Bana gelen mesajlardan anlıyorum ki, çoğu öğrenci aynı durumda...
Avrupa Birliği kendi içinde de Schengen meselesini tartışıyor. 1985’te ortaya çıkan ve blok büyüdükçe genişlemeye devam eden anlaşma tartışılır hale geldi. Hatta anlaşmada üye devletlere geçici olarak sınır kontrollerini yeniden uygulamaya izin veren bir madde bile yeniden gündemde...
Ancak eğitimi ayrı bir yere koymak gerekmez mi? Üniversiteler bu öğrencileri almış; kabul etmiş ve üzerinden yıllar, aylar geçmiş. Şimdi bu gençlere “Artık okuyamazsınız” mı demek istiyorlar? Bu Avrupa’nın savunduğu değerlere ters değil mi? Schengen bölgesinde eğitim alan öğrenciler için vizeler kısa süreli olmamalı. Hatta üniversite dönemleriyle ya da eğitim süreciyle birlikte otomatik uzatılmalı.
Fransız futbolu sonucu değil
karbon emisyonunu konuşuyor
FRANSIZ medyası ilginç bir konuyu bu günlerde tartışıyor.
Konu futbol... Ama sonuç odaklı bir gündem yok.
Soru şu; “Fransız futbol takımları karbon emisyonlarını nasıl azaltıyor?”
Yani Paris Saint Germain’den ayrılan yıldız futbolcuları değil; giderek hissedilen iklim kriziyle ilgili Fransız futbolunun yaptıkları tartışılıyor. Fransa’nın futbol takımları, karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla üç saatin altındaki tüm maçlara uçak yerine trenle seyahat etmeye karar verdi. Fransız Futbol Federasyonu tüm ulusal takımlar için geçerli olan yeni politikayı geçen hafta bir basın toplantısıyla duyurdu.
Tabii Federasyonu Kylian Mbappé gibi küresel yıldızlar bir hayli zorluyor. Çünkü bu ünlü futbolcular tren gibi toplu taşıma araçlarına çeşitli nedenlerden dolayı mesafeli bakıyorlar. Hatta Federasyon Başkanı Philippe Diallo şöyle bir açıklama bile yaptı; “Teknik direktör Didier Deschamps ile birlikte Fransa A takımımızın Mart ayında Lyon’da yapılacak maçları için trenle seyahat etme olasılığını araştırıyoruz. Böylece Fransa takımımızın iyi bir örnek oluşturmasını ve ekolojik geçiş politikasını vurgulamasını sağlıyoruz.”
Yani erkek futbol takımları biraz zorluk çıkarsa da, bu uygulamayı kadın futbolcular çoktan sahiplenmiş durumda.
Thierry Henry’nin çalıştırdığı kadın takımı ve 21 yaş altı oyuncular bu uygulamayı uzun bir süredir yapıyorlar. Bence bu tür uygulamalar farkındalık artmasını ve yeni modellerin gelişmesini de sağlar.
Bu arada İngilizler de boş durmuyor. Futbol İngilizler için bir başka anlam taşır. Futbol Taraftarları Derneği (FSA) ve İngiliz Futbol Ligi (EFL) kulüpleri yakın zamanda bir Sürdürülebilir Seyahat Sözleşmesi için ikna etti. Bristol City, Forest Green Rovers, Millwall ve Swindon Town gibi kulüpler, takımları otobüs veya trenle seyahat etmeye teşvik eden girişime kaydoldu.
İyi uygulamaları Türkiye’de de yapmalıyız.
Bazıları saçma deseler de
Milano’ya araç giremeyecek
ÇEVRECİ bir yaklaşıma İtalya’dan örnek vereyim.
İtalya’nın en yoğun şehirlerinden biri Milano’dur. Bu yoğunluk Milano’nun havasını da bozuyor ve diğer İtalyan şehirlerinden 4 kat daha kirli bir şehir konumunda... Ve şimdi Milano şehre girişi kısıtlamaya hazırlanıyor. Belediye Başkanı Giuseppe Sala, trafiğin yoğun olduğu 1.4 milyon nüfuslu metropolde kirliliği azaltmak istiyor ve benzer önlemlerin alınacağını söylüyor.
Anlayacağınız 2024’ün ortasından itibaren Milano şehir merkezine araba girişini yasaklanacak. Başkan Sala, “Bu küçük bir şey ama aynı zamanda tarihi bir şey” dedi.
Yasağın uygulanması için Corso Venezia boyunca özel araçlara girişi önleyecek kameralar yerleştirilecek. Garajı olan kişiler, otoparklara, taksilere ve toplu taşıma araçlarına erişim sağlayan sokaklar yasaktan muaf tutulacak. Yani Milano’nun yaya dostu bir kent olması isteniyor.
Milano bir sanat ve moda şehridir. Peki şehrin caddelerini süsleyen lüks markalar buna ne dediler? Başkan Sala markaların uygulamayı desteklediklerini söylüyor. Tabii buna “Saçmalık...” diyen bir kesim de var.
Aslında Milano araba yasağını düşünen ilk Avrupa şehri değil. Bu ayın başlarında Stockholm, benzinli ve dizel araçların şehir merkezine girişini yasaklamıştı. Türkiye’nin giderek büyüyen büyük şehirleri bu ve benzeri uygulamaları yapabilir mi bilemem. Ama Avrupa giderek toplu ulaşımı teşvik eden, yayalaşmayı özendiren uygulamalara gidiyor.
Barajlar artık boş
susuzluk çok yakında
UZMANLAR yağışlı havaların 2024’te Türkiye’de görüleceğini söylüyor. Ülke genelinde barajların doluluk oranı yüzde 40’ların altında... Su kullanımı konusunda da toplum bilinçlendirilmeli yoksa yakın bir zamanda susuzluk had safhaya çıkacak gibi gözüküyor. Çevre haberlerini, iklim değişikliğiyle ilgili konuları zaman zaman köşeme taşıyorum.
Gençler bu konulara çok daha meraklı ve duyarlı... İnanın çevre için çok daha fedakarlar... Bu duyarlılığın toplumun geneline de yansıması gerekiyor.
Paylaş