Paylaş
Birincisi Hürriyet’in manşetiydi.
“Emmioğlu Adem...”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na benzerliğiyle tanınan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Bilgili ve eşi yedi ay önce, ailesi tarafından terk edilen Adem’i korumaları altına almış.
Küçük Adem Etiyopyalı, daha 3 yaşında...
Müthiş sevimli...
Bilgili ailesinin 2 çocukları var.
Kızları Zeynep 18, oğulları Yunus Emre 28 yaşında...
Tam emekliliğin keyfini çıkaracakları bir zamanda Adem evlerine misafir geliyor.
Yani koruyucu aile oluyorlar.
Adem’in yüzündeki mutluluğu tarif etmek mümkün değil.
Bu fotoğraf beni çok etkiledi.
Zaten en sıkıntıda olduğum zamanlarda gider bir çocuğun gözlerine bakarım.
Çünkü çocukların gözlerinde umut vardır, yaşama sevinci vardır, samimiyet vardır.
Ve ben hayata yine kaldığım yerden devam ederim.
Size de tavsiye ederim; bunu yapın...
Ve bir şey daha yapın.
Ahmet ve Hamide Bilgili gibi koruyucu aile olun.
İnanın çok kıymetli, çok önemli bir şey...
Bir çocuğun hayatını değiştirmekten, onun hayatına dokunabilmekten daha önemli hiçbir şey olamaz.
Ve her çocuk sevgi dolu bir ortamda büyümeyi hak ediyor.
Sayın müsteşarımı ve eşini tebrik ediyor, sevgilerimi iletiyorum.
Bunlar da çılgın Türkler
Beni mutlu eden bir ikinci haber Posta Gazetesi’nin manşetiydi.
İzmir’den Tunus’a giden Roseline A adlı Türk konteyner gemisi Libya açıklarında batmak üzere olan bir tekne görüyor. Teknede çoğu kadın ve çocuk 466 mülteci var. Geminin mürettebatı hepsini kurtarıyor, onları misafir ediyor ve İtalya’ya bırakıyor.
Gemi Arkas filosuna ait...
Posta haberi “Çılgın Türkler” diye manşetinden vermiş.
Ne kadar güzel bir haber...
466 kişi gemi mürettebatının dikkati sayesinde kurtuluyor.
İtalya’da onları kolay günler beklemiyor olabilir ama hayatta olduğunuz sürece hep bir umudunuz vardır.
Sağolasın Arkas personeli...
Bu da Çınar Vakfı
Üçüncü haber ise Habertürk’teydi.
İki yıl önce 5.5 yaşındaki oğlu Çınar’ı kanserden kaybeden ses sanatçısı Burcu Özkan, kendini “oğlumun arkadaşları” dediği çocuklara adamıştı. Çınar, çok az görülen nöroblastom denilen sempatik sinir sistemine bağlı böbrek üstü tümörü nedeniyle uzun süren mücadelesini kaybetmişti.
Oğlunun bir şeyleri değiştirmek için geldiğini ve kendisine bir misyon bırakıp gittiğine inandığını belirten Burcu Özkan, Çınar Vakfı’nı kuruyor.
“Bu vakıf tanısı konmuş çocukların ailelerini bilgilendirecek, ardından da ihtiyaçlarına yönelik maddi manevi destek sağlayacak. Kirasından, faturasına, çocukların yiyecek, içeceğine kadar. Anne ve çocuklara psikolojik destek verilecek” diyor.
Hüzünlü ama yine de içimi ısıtan bir öykü...
Siyaset omuza dokunabilmeli
Ben siyaseti şundan önemsiyorum.
Siyaset insan için yapılır, yaşadığımız ülke için, ait olduğumuz coğrafya ve insanlık için yapılır.
O yüzden çok kutsal bir görev...
Ve bir bayrak yarışı gibi yapılmalı.
Siyaset insanın kalbine, omzuna dokunabilmeli.
İtirazımız buna, eleştirilerimiz buna...
Yoksa siyaset yapmaktan daha güzel bir şey var mı?
Paylaş