Paylaş
Düne kadar direndiğimiz, olmaz dediğimiz ve uzlaşmaya yanaşmadığımız birçok konuda bir araya geleceğiz, konuşacağız, çözümler üreteceğiz.
Dünyada birçok ülke çok daha sert önlemler aldı. Salgının ilk günlerinde sokağa çıkma yasağı koyanlar da oldu, kısmi tedbirler koyarak alternatif üretenler de...
Ben Türkiye’nin ekonomiyi durdurmadan yaptığı kısıtlamaları destekledim.
Sanayinin çarklarını bir kere durdurduğunuz zaman düğmeye basmak çok da kolay olmuyor.
Bakıyorum; limanlar çalışıyor.
İhracat yapan firmalar mallarını bağlantılı ülkelere yolluyorlar.
Ekonominin temel işlevleri devam ediyor.
Belki bundan sonra ve süreli bir kısıtlamaya gidilebilir.
Örneğin hafta sonları uygulanan sokağa çıkma yasağı onlardan biri, belki de birkaç hafta daha böyle devam edecek.
Bu dönemde çok kitap okudum, yabancı medyayı daha iyi takip ettim.
Aslında Amerikan medyasıyla Fransız medyası arasında çok büyük farklar yoktu.
Bizim medyamızın da sınavı geçtiğini söyleyebilirim.
Meslektaşlarım toplumu bilgilendiren, yönlendiren sorumlu bir gazetecilik yaptı, yapıyor.
Ama birkaç konuda ayrıştığımızı söyleyebilirim.
O konulardan bir tanesi sokak hayvanlarıyla ilgiliydi.
Örneğin Fransa 11 Mayıs’a kadar evlerinde ve sıkı tedbirler uyguluyor.
İtalya ve İspanya da öyle...
Bu ülkelerin medyasına baktığımızda örneğin “Paris belediyesi sokak hayvanlarını unutmadı” diye bir haber görmedim.
Yine İtalyan medyasında “Roma belediyesi sokak köpekleri için şu projeleri yaptı” demiyordu.
Biz de ise istisnasız her belediye sokak hayvanları için birşeyler yapmaya çalışıyor.
Binlerce ton mama sokaklara dökülüyor, hayvanseverler mama taşıyor, bu görüntüleri de sosyal medyalarında paylaşıyor.
Hepsine teşekkür ediyorum.
Sokak hayvanlarını da düşünmemiz lazım.
Ama Paris’te, Roma’da, Madrid’te neden böyle haberler yapılmıyor, hiç düşündünüz mü?
Sadece İzmir’de 200 binden fazla sokak köpeği olduğunu biliyor musunuz?
Sizce Paris’te, Roma’da ya da New York’ta sahipsiz bir tek sokak hayvanı bulabilir misiniz?
Korona günlerinde bile ben bir hayvansever olarak elimden geldiğince etrafımda ulaşabildiğim hayvanlara mama götürmeye çalıştım.
Bundan sonra da yapmaya çalışacağım.
Ama söyler misiniz; sokağa çıkma yasağı uzasaydı, belediyelerin bir bölümü bu görevi aksatmış olsaydı, ne olacaktı?
İşte bunu herkesin sorması ve cevabı vermesi lazım.
Korona günleri geçince bazı toplumsal meseleleri soğukkanlılıkla, sakince, objektif bir şekilde konuşmamız lazım.
Bazı şeylerin korona günleri öncesinde gitmeyeceğini ve mutlaka gerçekçi çözümler üretmemiz gerektiğini bilmeliyiz.
Sivil toplum örgütlerine öneri
BAKIYORUM; birçok STK yani sivil toplum örgütü zoom, teams ya da başka sosyal medya kanallarıyla buluşuyor, toplantılar yapıyor. Tabii resmi değil, sanal buluşma toplantıları diyelim.
Ama bir şekilde de insanlar bir araya gelebiliyor, fikirlerini ortaya koyabiliyor.
Bu salgın iş yapış biçimlerimizi değiştirdiği gibi alışkanlıklarımızı da değiştiriyor.
Benim STK’ların bazı toplantıları için geçmişte yaptığım eleştiriler vardı.
Örneğin birçok kişi birden fazla derneğe üyedir. Bu STK’lar giderlerini karşılamak için aidat topluyorlar. Diyelim ki 4 derneğe üyesiniz. En mütevazi bütçelerin dernek başına 100 lira ile 250 arasında olduğunu görüyorum.
Büyük ihtimal bu bütçeler de yeterli olmuyordur.
Birkaç derneğe üye olan insanlar için yılın sonunda büyük rakamlar ediyor.
Son yıllarda sivil toplum örgütlerine olan ilginin azalmasında ekonomik koşulların olduğunu düşünüyorum.
Bir de STK’lar toplantı formatlarını günün koşullarına göre yenilemiyorlar. Bu da ilgiyi azaltan ikinci bir faktör...
Dernekler yemekli ve daha masraflı toplantılar, buluşmalar yerine daha mütevazi toplantılar yapmalılar.
Belki de haftalık toplanan STK’lardan bazıları bundan sonra toplantılarının bazılarını yine dijital ortamda yapmaya devam ederler.
Hem giderler biraz azalır, hem de üyelerin motivasyonlarını biraz artırırlar.
Karantina günlerinde çareler bitmez
KUAFÖRLER sadece bizde kapalı değil. Bütün dünyada insanlar uzayan ya da boyası gelmiş saçları için çözümler arıyor.
New York Times’ta bir haber okudum.
Bazı kuaförler sanal ortamda isteyenlere saç kesme tekniklerini gösteriyorlar.
Hem de uygulamalı...
Örneğin evin erkeği sandalyeye oturmuş; eşi, uzayan saçları sanal ortamda kuaförün verdiği komutlara göre kesim yapıyor.
Çekilmiş fotoğrafları, görüntüleri gördüm; sonuçlar gayet iyi gözüküyor.
Bunun karşılığında kesim bittikten sonra kuaförün bankasına küçük bir havale yapıyorsunuz.
Karantina günlerinde çareler bitmez.
Bizim bakkal girişimci oldu
BÜYÜK marketlere gidiyorum elbette...
Ama bazen küçük, yerel yerlere de gidiyorum.
Hem onları desteklemek, hem de çocukluğumdan kalan bakkal anılarını canlı tutmak için öyle küçük yerleri tercih ediyorum.
Geçenlerde her zaman gittiğim bakkala gittim. Son dönemde ön tarafına meyve, sebze de koymuştu.
Baktım yetişemiyor; iki yardımcı da yanına almış.
Hatta evlere servise de başlamış.
Biraz sohbet ettik; “Abi bu günler geçsin aklımda yeni fikirler var” dedi.
Bir kısmını anlattı, dinledim.
Valla karantina günleri yeni girişimciler de yaratabilir.
Bizim bakkal bile yeni fikirler öne sürüyor.
Korona günleri sonrasında bakalım bizi nasıl bir dünya bekliyor.
Paylaş