Biz zeytinden başka bir şey bilmeyiz

Ayvalık’a bir mutfak akademisi yakışır

PAZAR pazar canınızı sıkmak istemem ama elimde değil.
Geçen hafta Ayvalık’taydım. Hava soğuktu, ama insanın içine ısıtan bir atmosfer vardı.
Hasat Günleri’ni en başından beri takip eden gazetecilerden biriyim.
Ayvalıklı üreticiler, yöneticiler inanın müthiş bir iş başardılar.
Bizim için, yani Egeliler için zeytin ağacı demek; hayat, hayatın gustosu demektir.
Ama 10 yıl önce bir başka gerçek vardı Türkiye’de...
Böylesine bir zenginliğimiz varken, zeytinyağı tüketimi o kadar sınırlıydı ki...
Egeliler olmasa ortalamalarımız çok daha düşük olurdu bunu bilin...
İşte Hasat Günleri’nin başarısının arkasında bu var.
Farkındalık yaratmak...
İnsanlara “zeytinin hayat bağı” olduğunu anlatmak....
Rahmi Gencer o günlerde Ayvalık Ticaret Odası’nın Başkanı’ydı, bugün artık Ayvalık’ın belediye başkanı ve biliyorum sonraki hasatlar çok daha görkemli geçecek.
Bu yıl uluslararası kimlik de kazandı şenlik...
Ayvalık’a benim önerim Akdeniz tipi beslenmeyi öne çıkarmaları, Ege yemeklerini hatırlatan, anlatan, öneren bir “Mutfak Akademisi” yapmaları...
Türkiye’nin yeni üniversiteleri mutfak sanatlarına çok önem vermeye başladılar.
Bugüne kadar çıkmadı, ama gençlerimizden “michelin yıldızlı” şeflerin çıkacağını biliyorum.
Ayvalık’a bir üniversite yakışır, Ayvalık’a bir mutfak akademisi yakışır.
Biliyorum, Başkan Rahmi Gencer bunun için çalışır.

Biz zeytinden başka bir şey bilmeyiz kuzum

BİR hafta önce Ayvalık’ta “Zeytinyağı hayat bağı” sözünü sıkça duymuştum.
Bu hafta ise “O ağaç benim evladımdı. Biz zeytinden başka bir şey bilmeliyiz kuzum” sözü hafızama kazındı.
Termik santral yapılacak Yırca mahallesindeki 6 bin zeytin ağacı bir gecede kesilip, kenara atıldı.
En baştan, açık ve net söyleyeyim.
Termik santrale karşı filan değilim.
Avrupa’daki örneklerini gezdim, doğayla dost olanlarını gördüm, benim fikrim şöyle...
İyi örnekler gibi yapılacaksa, yapılabilir, yapılsın.
Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı var, bu ülke büyüyecekse elektriğe ihtiyacımızın olduğu ortada...
Ama bir şartım var.
Bizdeki gibi, Yatağan’daki gibi, hafızalarımıza kazınan o kötü fotoğraflar gibi olacaksa da yapılmasın kardeşim...
Bakın nükleer için de fikrim aynı...
O kötü örnekler insanımızı korkutuyor ve daha ilk baştan bir direnç oluşuyor.
Hele Yırca’daki o görüntüler geçmişin arşivlerinde olduğu gibi tekrarlanınca insanın söyleyecek sözü kalmıyor.
“Biz zeytinden başka bir şey bilmeliyiz kuzum” diyen o benim güzel vatandaşıma yetkililer ne diyecek merak ediyorum.

Tepki değil alkış almak

BENİM bildiğim zeytin ağacı taşınabilir.
Niye kesiyorsun, niye kestirme yolu deniyorsun.
Elbette taşıma maliyeti var, elbette çıkarma zahmeti var.
Termik santral yapacaksan, buna da katlanacaksın.
O zaman çevreye saygılı, çevreye duyarlı olduğunu kanıtlarsın.
Kamuoyundan da tepki değil, alkış alırsın...

Çeşme’ye TOKİ

ÇEŞMELİLER ne diyor...
“TOKİ’ye değil, çok kata karşıyız...”
Birileri ne diyor...
“Çeşme’ye uygun evler yapılacak...”
Mahkeme ne diyor...
“Uygun değil durdurun...”
Başka birileri ne diyor...
“Ne mahkemesi, paraları bile toplandı...”
Biz daha çok konuşur, tartışırız.
Ama asıl tartışılması gereken ne biliyor musunuz?
İnsanların fikrinin sorulmaması, birilerinin başkaları adına düşünüp karar vermeleri, hatta uygulamaları ve itirazı sevmemeleri...