Paylaş
Kullanılan kelimeler, tarz, olaylar karşısındaki tavır o kadar önemli ki...
Bu sadece siyasette değil; günlük hayatın her alanı için geçerli.
En zor konularda bile kaybedilmemiş bir nezaket olduğunda işleri yoluna koymak çok daha kolay oluyor.
Yazılarımı takip edenler; arada hatırlatmalar yapıyorum.
Siyasetin üslubunu çok sert bulduğumu, bu tonun toplumun günlük hayatını etkilediğini yazıyorum.
Her gün yazan biri olarak ve sektörde 30 yılı geçen bir deneyimle söylüyorum ki;
Önce politika yapanlar buna dikkat etmeli.
Sakın siyaset içinde olmayanları eleştirmediğimi, uyarmadığımı zannetmeyin.
Ama tepede bir gerginlik varsa sokak da gergin oluyor.
Neden mi; anlatayım.
Çünkü günümüzde zorbalık artık siber bir saldırıya dönüşmüş durumda. Ve bunu da toplum olarak yönetmeliyiz.
Hadi biz alıştık diyelim.
Toplumun önünde ve her gün yorumlar yapan bir gazeteci olarak herkesin benim fikirlerimle aynı noktada olmadığını kabul ediyorum.
Ama bazen öyle yorumlar geliyor ki, gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Olayları tersinden anlasalar bile olmayacak kadar sert bir üslup, kelimeler, yorumlar...
İnsan bazen dikkate almıyor, bazen görmezden geliyor ama bazen de üzülüyor.
Sosyal medyayı en çok kullananlardan biriyim.
Çok şey öğrendiğimi kabul ediyorum, yeni insanlar da tanıyorum.
Dünyanın herhangi bir yerinden, belki de hiç karşılaşmayacağım bir insanla diyalog kurabiliyorum.
Yeni bir habere, hızlı bir şekilde ulaşabiliyorum.
Bunların hepsi çok önemli ve değerli...
Ama sosyal medyanın da giderek artan bir siber zorbalıkla karşı karşıya kaldığını görüyorum.
Dediğim gibi biz alıştık, şerbetlendik.
Ama herkes bunu kolay kaldıramıyor, atlatamıyor.
Bu konuyu işin uzmanına sordum.
Psikolog Rana Kutvan’a...
Siber zorbalığın ne
kadar farkındayız?
RANA Kutvan; Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan aldığı derslerle pekiştirdi. Daha sonra City University of New York’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek yüksek onur derecesiyle mezun oldu. City University of New York’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsü’nde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy’i (REBT) yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsü’ndeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara da katıldı. 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu.
Rana Kutvan diyor ki;
“Siber zorbalığın ne kadar farkındayız. Karşınızdaki insanın kalbini kıracak her yorum zorbalıktır...”
Bilgisayar başında kendini aslan, kaplan zannedenlere söylüyorum.
Rana Kutvan’ın tavsiyelerini dikkate alın.
Yorum yapmadan şu soruları sorun
SİSTEMATİK bir şekilde yapılmasa da yazılan tek kaba yorum, can acıtıcı söz siber zorbalığa girer mi?
Rana Kutvan’a sordum, bu soruyu, işte cevabı;
“Kesinlikle giriyor. Bence siber zorbalığın tanımları güncellenmeli. Karşınızdaki insanın kalbini kıracak her türlü kötü ve kaba yorum, bu eylemlerin yapılma sıklığı dikkate alınmadan siber zorbalık olarak değerlendirilmeli. Kişinin takip ettiği bir hesaba yaptığı, tek bir kötücül yorum bile siber zorbalık olarak nitelendirilmeli.”
Yine de şunu unutmamak gerekir.
Sosyal medyada olan herkes karşıdan gelebilecek bazı yorumlara da fikren hazırlıklı olmalı.
Çünkü herkesin stresi yönetme biçimi ve bunu tolore etme performansı farklı olabilir.
Rana Kutvan sosyal medyada olan herkesin şu soruları kendisine sormasını öneriyor.
* Bu yaptığım yorum gerekli mi?
* Bu yorum, yorum yaptığım kişinin kalbini kıracak nitelikte mi?
* Bu yorumu bir başkası bana yazsa nasıl hissederdim?
* Bu yazdıklarımı, yorum yaptığım hesabın sahibinin yüzüne söyleyebilir miydim?
* Ben sosyal medyadaki davranışlarımla, dünyada pozitifliğin yayılmasına mı hizmet ediyorum, yoksa negatifliğin yayılmasına mı?
Seçimlerimiz iyilikten
güzellikten yana olsun
KUTVAN şöyle devam ediyor;
“Evet, dilin kemiği yok. Bazen gerçek hayatta düşünmeden konuşabilir, daha sonra bize pişmanlık verecek sözler sarf edebiliriz. Ancak iletişimin yazı aracılığıyla yapıldığı sosyal medyada durum böyle değil. Sosyal medya bizlere, yorum yazmadan önce enine boyuna düşünme fırsatı veriyor. O halde bu fırsatı iyi değerlendirmeli ve sosyal medyada takip ettiğimiz hesapların sahiplerinin birer yapay zeka değil, bizim gibi kanlı canlı insanlar olduğunu, yazdığımız yorumlarla onları kırabileceğimizi hep aklımızda tutmalıyız.”
Tıpkı gerçek dünyada olduğu gibi sosyal medyanın sanal dünyasında da kelimelerimizle hayatı güzelleştirebilir, ya da nefret duygusunun yayılmasına katkıda bulunabiliriz. Seçim bizim. Seçimlerimizi her daim güzellikten ve iyilikten yana kullanmalıyız.
Paylaş