Paylaş
Serginin adı “Mülteci Hayatlar...”
Geçen gün Hasan ile sohbet ediyorduk, müthiş öyküler dinledim.
Suriye savaşının başladığı ilk günden bu yana fotoğraf makinesiyle mültecilerin peşinde oradan oraya gidiyor.
Yakın bir zamanda Suriye’ye de gidecek.
Sergide sadece fotoğraflar yok, o fotoğraflara konu olan kişilerin öyküleri de var.
İşte örnekler...
Varil bombası, Halep...
Ölüm kusan keskin nişancılar, Halep...
Uğursuz demirden kuşların kulakları sağır eden gürültüsü, Halep...
Onlar Halep’ten babaları Muhammet, anneleri Mune ile kaçıp İzmir’e gelen üç kardeş... Fatma Alhamou dokuz, Şem Alhamou sekiz, Selem Alhamou altı yaşında... Üçü de ilkokul birinci sınıfa başladı bu yıl İzmir’de... Aynı sınıfta, Halep’i unutmaya, İzmir’e alışmaya çalışan üç kız kardeş... Kulaklarında hep o uğursuz demirden kuşların gürültüsü, yakınları ve komşularını ölüme götüren misket bombalarının sesi... Halep unutulur mu? Hayır... İzmir’e alışılır mı? Kim bilir...
Doktor Zaher’in
hayatla imtihanı
HALEP Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2006’da mezun olan Zaher Battah, Albassel Heart Enstitüsü’nde kalp ve damar cerrahisinde uzmanlık eğitimi aldı. 2011’de makine mühendisliği öğrencisi Diana Battah (21) ile evlendi. İç savaşa rağmen eğitimini tamamlayan Dr. Battah, kalp ve damar cerrahı olarak yaşamını Şam’da sürdürmeye devam etti. Bu sırada ‘Enver’ adını verdikleri bebekleri dünyaya gelen Battah çiftinin mutluluğu kısa sürdü. Çocuğuna otizm teşhisi konan Dr. Battah büyük üzüntü yaşadı. Savaşta yakınlarını ve arkadaşlarını kaybeden Dr. Battah, Türkiye’deki yakınlarının yanına gelmeye karar verdi. Eşi ve oğlunu da yanına alıp yasal yollardan önce Lübnan’a giden Dr. Battah, daha sonra İzmir’deki akrabalarının yanına geldi. Bir terzi atölyesinde 800 lira aylıkla ‘makineci’ olarak çalıştı. Ülkesinde aylık geliri 5 bin dolar olan ve dönemin Başbakanı Vail Nadir el Halki’nin ameliyatında da görev yapan Battah şimdi Suriyeli çocukların eğitim gördüğü Geçici Eğitim Merkezi’nde eşiyle birlikte 900 lira aylıkla çalışıyor ve başarılı bir doktor olmasına rağmen otistik olan oğlunun tedavisini yaptıramamanın acısını çekiyor.
AYTAÇ SEFİLOĞLU
HER yıl Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan bir mail gelir.
Denir ki...
“Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması’na katılacak eserlerin ekonomik içerik taşıması gerekmektedir. Yarışma dalları haber, inceleme ve araştırma ve röportaj üzerinedir.”
Aytaç Sefiloğlu, ekonomi gazeteciliğinin ilk isimlerindendir.
Bir diğeri de yine birlikte çalışmaktan gurur duyduğum Ergül Satıç’tır.
Ben gazeteciliğe başladığımda onların haberlerini okur, takip ederdik.
Sonra Aytaç’ın rahatsızlığını öğrendik.
Çok mücadele etti, çok savaştı ama olmadı.
Aytaç Sefiloğlu’nu sonsuzluğa uğurladığımız günü hiç unutmuyorum.
Sanki gök delinmişti.
O yağmurlu günü unutmam mümkün değil.
Sanayi Odası’ndan yine o mail gelince hatırladım.
EBSO, 1995 yılından bu yana bir ekonomi gazeteciliği yarışması düzenliyor.
Bu yarışmanın adı 2000 yılında “EBSO Aytaç Sefiloğlu Gazetecilik Yarışması” olarak değiştirildi.
İnternete girip baktım.
Aytaç Sefiloğlu, 17 Nisan 2000’de aramızdan ayrılmış.
Üzerinden 17 yıl geçmiş...
Ne çabuk geçmiş...
17 yıl...
Yarışmalar güzeldir, buralardan ödüller almak da...
İnsanın kendini iyi hissetmesini, mesleki anlamda iyi şeyler yaptığını gösterir.
Hele adı “Aytaç Sefiloğlu...” yarışmasıyla daha da anlamlı olur.
Yitirdiğimiz, kaybettiğimiz bütün meslektaşlarımızı özledik.
Hepsinin üzerimizde emeği var.
Nurlar içinde yatsınlar...
Paylaş