Paylaş
Ne törenmiş ama... Bitti ama artçıları devam ediyor.
9 Eylül’den bahsediyorum.
“O bayrak dikilecek” dendi, o bayrak dikildi.
“Törenler geçmiştekine uygun yapılacak” dendi, yapıldı.
Kimin sorumluluğundaymış, kim kime ne demiş de... Birileri karıştırmış da, imzalar atılmış da, atılmamış da...
Böyle söylenmiş de, farklı algılanmış da, yanlış kararlar verilmiş...
Aslında böyle olacakmış da, böyle olmuş...
Kimse buna itiraz edemezmiş de, başkaları söyle demiş...
Efendim, zamanında müdahale edilseymiş de, sonradan itiraz itiraz sayılmazmış...
O gün imza atılması gerekirmiş de, o gün atılmamış...
Mış mış da mış mış, miş miş de miş miş...
Ben halka bakarım, meydanlara dikkat kesilirim.
İnsanların heyecanına, insanların coşkusuna bakarım.
Çünkü oradaki mesaj önemli, oradaki beklenti önemli...
Ben mesajımı aldım.
Dilerim siyasetçiler de alır.
Tekrar ediyorum
Meydanlara da şu yakışmıyor.
Diyelim ki, siyaset gergin, önemli meselelerde partiler başka telden çalıyor.
Diyelim ki, vatandaş kızgın...
Diyelim ki, siyasiler gerilimden, kaostan kendilerine rant sağlıyor.
Diyelim ki, halkın tepkisini çeken olaylar üst üste gelmiş.
Böyle bile olsa...
Meydanlara “Yuh...” sesleri yakışmıyor.
Arkadaş mangal yakacak diye ormanlarımızı mı yakalım
Anlamakta zorlanıyorum, anlıyorum da... Kızgınlığımdan öyle söylüyorum. Arkadaş, dünyada Kazdağları gibi bir yer var mı? Buradaki ormanlar bir daha yerine gelir mi? Kazdağları’nı pamuklara sarıp koruyacağımıza biz mangal yakıp yok ediyoruz. Bu nasıl bir şeydir, bu nasıl bir kontrolsüzlüktür. Mangalını git evinde yak, Kazdağları’nda değil. Kimsen... Lütfen git, evinde yak... Bizim içimizi yakma...
Kentsel dönüşümde asıl tartışma nerede olmalı?
Zamana karşı yarışan İzmir’de kentsel dönüşüm hayati bir konu. Yıkılması gereken tahmini konut sayısı 315 bin olarak tahmin ediliyor. Buna göre en az 1 ile 1.5 milyon kişinin yaşamı bundan etkilenecek. Kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarda bu işin patronunun kimin olması gerektiği değil, dönüşümün en hızlı ve ne şekilde yapılması gerektiği tartışmaları öne çıkmalı. Zaten 1999 depreminden bu yana hükümetlerin siyasi kaygılarla bir türlü başlatamadığı kentsel dönüşüm sonunda Başbakan Erdoğan’ın, “Gerekirse iktidarı kaybederiz” çıkışıyla yasalaştı.
Şimdi bu yasanın uygulamalarıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Ancak çok zaman kaybetmemek gerek. Kentsel dönüşüme de siyaset bulaşırsa ileride kaybedilen zamanın hesabını vermek çok zor olabilir. Türkiye’de ilk kez İzmir, İstanbul ve Bursa’da Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü kurulma kararı alındığı önceki gün açıklandı. Bu seçim bile İzmir için konunun aciliyetini gösteriyor.
Başkan Kocaoğlu hafta içinde İzmir’de yapılan Kentsel Dönüşüm Zirvesi’nde, “Dönüşümü Ankara’dan yapmak zor. Hem konut sahibinin, hem de inşaat sektörü temsilcisinin haklarını koruyacak, adil davranacak ve çıkarlarını güvenceye alacak bir otoriteye, bir hakeme ihtiyaç var. Bunu İzmir’de yapabilecek olan kurum, kim ne derse desin, donanımı, birikimi ve ekibiyle Büyükşehir Belediyesi’dir” dedi.
Başkan birçok konuda haklı. Ancak bu değerlendirmeler siyasi polemik haline dönüşürse kaybeden yine İzmir olur. İzmir için yüzyılın olayı olan kentsel dönüşüm, yerel, merkezi tüm taraflarca kentin ve en az 1.5 milyon kişinin yaşamını kurtarabilmek için siyasi kaygılardan uzak bir şekilde hayata geçirilmeli.
Paylaş