Ben gençlerden umutluyum hem de çok umutluyum

Onlar kendilerini bir harfin içine sığdıramıyorlar.

Haberin Devamı

Haklılar...
Bir kuşağı; “Y, Z...” deyip kestirip atamıyorsunuz.
Hele bugünün gençlerini...
İşte o gençleri apolitik diye yorumluyoruz ya; sadece kendi dünyalarıyla ilgilenen bir nesil olarak görüyoruz.
Ben tam tersi düşünüyorum.
Dünyayla, etrafıyla o kadar ilgililer ki inanamazsınız.
Ben geç baba olanlardanım.
Oğlum Atlas ve arkadaşlarıyla vakit geçirdikçe anlıyorum ki; bizden çok farklılar...
Bu farkı ben olumlu görenlerdenim.
Hayatı sorguluyorlar, körü körüne bir yere bağlanmıyorlar, beklentilerini söylüyorlar.
Ve şaşılacak kadar siyasetle ilgililer...
Atlas 10 yaşında; arkadaşlarıyla buluşup sohbet ettiğimde iklim değişikliği gibi küresel kavramları takip ettiklerini de, günlük hayatın ne kadar pahalandığını da fark ettiklerini görüyorum.
O yüzden siyasetçiler bugünün gençlerini göz ardı etmesinler, onların görüşlerini dikkate alsınlar ve politik duruşlarını bu yeni nesle göre ayarlasınlar derim.
Örneğin Atlas ve arkadaşlarına Göztepe-Altay maçında çıkan kavgaları ve saha içi olayları anlatamadım.
Tam da o an eve gelen arkadaşlarına “maça götürme sözü” vermişken...
“Ya o fişek biz gittiğimizde atılsaydı” dediklerinde inanın cevap veremedim, daha doğrusu geçiştirmek zorunda kaldım.
Ve yine geçen gün haberleri izlerken Meclis’te çıkan ve yumruklaşmaya giden o kavgayı gördüklerinde de ne diyeceğimi bilemedim.
Ama bu çocuklar, gençler bunları izliyor.
Ve çok iyi biliyorum ki; büyüdüklerinde, iş sahibi olduklarında, kariyer yapıp siyaset yapmak istediklerinde bunları yapmayacaklar.
Ben gençlerden umutluyum, hem de çok umutluyum.
Kısır döngü tartışmalar ve günlük gündemden uzakta büyük fotoğrafa bakarak dünyayı yorumluyorlar.
Keşke bu görüntüler olmasa, keşke hepimize örnek davranışlar olsa...

Haberin Devamı


Siyasetin doğası içinde kalmalı

Bazı tartışmaları yaparken parti ayrımı yapmadan yapalım. Çünkü her parti bizim için değerli; önemli olan kurumların, partilerin ve buralara gönül veren insanların demokrasiye değer katmalarıdır. Toplumsal olgunluk; uzlaşma kültürüyle olur, bunu unutmayalım.
O yüzden siyaset gerginliği artırmak yerine hafifletmeli.
Türkiye gibi ülkelerde siyaset her zaman baskındır.
Ve gözler her zaman Meclis’tedir.
Meclis, Türkiye’nin sorunları konuşmalı, çözümler üretmeli, toplumun önünde olmalıdır.
Ve tabii örnek de olmalı.
Seçimlere giderken tansiyonun yükseleceğini hepimiz biliyoruz.
Ama bu tartışmalar, konuşmalar siyasetin doğası içinde olmalı ve kalmalı.
O zaman toplum da bu siyasetten yararlanır ve kendine notlar çıkarır.

Haberin Devamı


Hastaneler kurdu
deneyimlerini yazdı

Tuncer Kelleci, hayatını sağlık sektörüne adamış insanlardandır. Özel bir hastanede hastanın kapıda karşılanmasından taburcu edilmesine kadar olan süreci anlatan harika bir kitap yazdı.
Hürriyet Kitap’tan çıkan eserin ismi “Özel hastane girişimciliği ve kalite yönetimi...”
Bugün çok sayıda hastanemiz var.
Ama hatırlayın İzmir’de geçmişte “Özel Sağlık” akla gelirdi.
Ve uzun yıllar böyle devam etti.
Kelleci; Alsancak’taki Özel Sağlık’ı kuran en önemli kişiydi.
Yine bugün check-up uygulaması çok yaygın ama 80’lerde çok az yerde genel sağlık kontrol sistemi yapılıyordu.
İzmir’de bu sistemi kuran kişilerin başında yine Kelleci gelir.
Tuncer abi işte bu birikimlerini bir kitapta topladı.
Sadece hastane sahiplerinin ve girişimcilerinin değil; toplam kalite anlayışına inanan herkesin okumasını tavsiye ederim.

Haberin Devamı


Altına imzamı atarım

Ben de Enver Yücel gibi düşünüyorum.
Yücel; Türkiye’yi Birleşmiş Milletler’de temsil eden ilk ve tek Türk eğitimci...
Ve diyor ki...
“Bilim ve teknoloji, yanlış ellerde hizmet ediyorsa dünyada huzur, barış, yoktur, olamaz. Küresel sorunların çözümü eğitimde. Dünyadaki bir çocuğun açlığı artık hepimizi ilgilendiriyor.”
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları ve Bahçeşehir Üniversitesi kurucusu, BAU Global Başkanı Enver Yücel bu konuşmayı Birleşmiş Milletler’de yaptı.
Ve devam etti:
“Dünyadaki bütün üretim, tüketim ve dağıtım modellerini pandemi yeniden şekillendirdi. Hiçbir şey artık pandemiden önceki gibi olmayacak. En çok değişim, eğitim ve sağlıkta hissedildi. Dünyadaki bir çocuğun açlığı artık hepimizi ilgilendiriyor. Küresel boyutta ekonomiyi bu çağın gereklerine göre dönüştürüp, insanlığa uygun sistemler geliştirmek zorundayız. İklim değişikliği, küresel salgın, bölgesel savaşlar gibi geleceğe dair tüm tehditlerle baş etmek için bir an önce kendimize dönmeliyiz. Yerelden başlayarak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerini gündemimize almalıyız. Özellikle, yerelde kadının güçlenmesi, hayvancılık ve tarımda bilimsel, yeşil büyüme odaklı girişimlerin artması ve küresel kalkınmanın itici gücü olmak için çalışmalıyız.”
Altına imzamı atarım.

Yazarın Tüm Yazıları