Paylaş
Kibir vurgusu yaparak dedi ki; “Buradan başlayarak; il, ilçe, belde teşkilatlarına, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize, hatta bürokrasiye uzanan bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ olmadığını milletimize göstereceğiz. Hatayı, kusuru, yanlışı millette aramak, bizim geleneğimizde asla yoktur. Biz siyasi hayatımızın hiçbir döneminde böyle bir yola başvurmadık, şimdi de başvurmayacağız. Açık söylüyorum, şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz. Başkalarını hesaba çekmeden önce kendimizi hesaba çekeceğiz. İğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırmanızı istiyorum.”
Son derece açık mesajlar...
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan benzer yorumlarına hala devam ediyor.
Gelelim 31 Mart’ta bir çıkış yapan CHP lideri Özgür Özel’e...
CHP; hafta sonunda başkanları bir araya getirip bir çalıştay yaptı.
Özel de orada “kibir” vurgusu yaparak şöyle dedi; “Şunu unutmayın ben ve başkanlar kibirli davranamaz. 'Burayı falanca yıl sonra kazanan il başkanıyım, Belediyeyi ben yöneteceğim' diyemez; bunlara girdik mi, bunun içinden çıkamayız. İsraftan, lüksten, şatafattan uzak durun. Dönem ayağa garanti pas dönemi. Tribünlere şov yapma dönemi değil. Sorunları dağ gibi olan vatandaş bizlerden en öncelikli sıkıntılarının çözülmesini bekliyor. Vatandaşa, ‘Bu başkanlar bu işi biliyor. Oy verdim pişman değilim. Allah onlardan razı olsun’ dedirtmemiz lazım. Millet bunu dediği zaman başarı kendiliğinden gelecektir.”
Ben bu mesajlardan memnunum.
Her fırsatta hatırlatıyorum.
Siyaset bir meslek değil; bir hizmet yeridir.
Ve kimse vatandaştan kopma gibi bir lükse sahip değildir.
Adana’ya bravo harika
bir festival yaptılar
ALAÇATI Ot Festivali’nin bu yıl 17’incisi yapıldı. İlk yıllarını hatırlıyorum; müthiş bir organizasyon olmuştu.
Ayvalık Hasat ve Alaçatı Ot Festivalleri bana göre Türkiye’nin en iyi festivalleri arasındadır. Ve örnek olmuştur.
Adana Portakal Çiçeği Festivali’ne gitmedim ama giden herkes organizasyonu anlata anlata bitiremedi. “Nisan’da Adana” sloganıyla yapılan bu buluşma öyle gözüküyor ki açık ara Türkiye’nin en iyi festivali olmuş durumda...
Bu buluşma sayesinde Türkiye’nin her yerinden gelen misafirler olduğu gibi birçok şirket de festivale destek vermeye başladı.
Medyanın desteği çok anlamlı...
Üstelik Adanalıların festivale sahip çıkması da çok değerli...
İtalya ve İspanya bu festivalleri en iyi yapan ülkelerdir.
Bizde de gecikmeli olarak bir yere geldiğimizi görüyorum.
Tabii Turizm Bakanlığı’nın da Adana’ya verdiği desteği de çok önemsiyorum.
Adana’ya bravo…
“Öze dönüş” güzel bir çağrı
şimdi içini doldurmak lazım
ALAÇATI Ot Festivali’nin sloganı “Öze dönüş”, teması “şevketi bostan” dı.
Öze dönmek güzel bir tanımlama...
Şevketi bostan da bizi, İzmir’i, Ege’yi anlatıyor, çağrıştırıyor.
Sloganı da, temayı da beğendim.
Çeşme’nin yeni belediye başkanı Lal Denizli oldu.
Denizli; Türkiye’nin en genç başkanları arasında...
Yapacakları, izleyeceği politikalar da merak ediliyor.
Yani takip edilecek başkanlar arasında...
Madem ilk Alaçatı Ot Festivali’nde “öze dönüş” sloganını seçti o zaman bu sene Alaçatı’nın popüler olduğu ilk yıllara dönelim.
Örneğin mimaride tek bir santim taviz vermeyen ve Türkiye’ye model olan Alaçatı eksiklerini, hatalarını bir an önce düzeltsin...
Örneğin ilk günlerdeki gibi sokağa taşmayan müzik olsun...
Örneğin dünyada eğlencenin adresi olarak gösterilen Mikanos, Barselona, İbiza, Marbella, Saint Tropez gibi yerlerde olduğu gibi eğlenceyle tatil mekanları iç içe olmasın. Tatil için de gelen, eğlence yaşamak isteyen de mutlu olsun...
Örneğin katma değerli turizm dendiğinde Alaçatı akla gelsin...
Benim listem uzun...
Hepsini yazacağım.
Ama şunu söylemeliyim.
Lal Denizli’nin “Öze dönüş” çağrısının içini doldurmak ve dediğim gibi Alaçatı’yı ilk günlerindeki gibi bir hale getirmek gerekir.
Bugün 23 Nisan...
ATATÜRK Cumhuriyet’i gençlere emanet etti. Çocuklarımıza, gençlerimize... Oysa siyasi partilere, siyasetçilere, askere, sivil toplum örgütlerine, toplumu oluşturan diğer kurumlara da emanet edebilirdi. Ama direkt ve net mesaj vererek çocuklarımıza, gençlerimize emanet etti. Ben bu ülkenin bir vatandaşı olmaktan her zaman gurur duydum. Türkiye’nin geleceğiyle ilgili en ufak bir endişem yok. Daha iyi olacağımızı biliyorum. Bunu da çocuklarımız, gençlerimiz yapacak. O yüzden 23 Nisan’lar, 19 Mayıs’lar bizim için kıymetli... Çocuklarımızın bayramı kutlu olsun. Onlardan çok şey bekliyoruz...
Paylaş