Paylaş
Kocaoğlu ,Zorlu’ya şöyle bir öneride bulunmuş:
“Basmane’deki Dünya Ticaret Merkezi’yle ilgili projede en başa dönelim. Yani Yüksel Çakmur’un istediği projeyi uygulayalım...”
Sonra da eklemiş:
“Eğer Yüksel Çakmur kendi yaptığı plana da itiraz ederse, o zaman söyleyecek lafım kalmıyor...”
Kemal Zorlu’nun bu öneri karşısındaki cevabı, “Danıştay’ın kararını bekleyelim. Süreçte sona yaklaşıldı” olmuş.
Aziz Kocaoğlu’nun konuşması arasında Dünya Ticaret Merkezi’yle ilgili yaklaşımı dikkat çekiciydi.
Bu sefer net ve kesin konuştu:
“Bu projeyle ilgili sabrımız kalmadı. Gerekiyorsa düğümü keser atarım...”
Bence de kesip atmalı...
Bir proje yapılır ya da yapılmaz.
Bunun kararının bu kadar
geciktirilmesi İzmir’e çok şeyler kaybettirdi.
Daha doğrusu sembol bir proje, sembol bir dava haline geldi.
İnanın, Türkiye’nin neresine giderseniz gidin herkesin Dünya Ticaret Merkezi’nden haberi var.
Bu olumsuz hava kente olan yatırımcı ilgisini de etkiliyor.
Benzer bir süreç de “Yeni İzmir Projesi” için de geçerli...
Çok önemli yatırımların beklediğini hepimiz biliyoruz.
Konuşulanların yarısı yapılsa bile İzmir’in çehresi değişecek, buna rağmen iki ileri bir geri gitmekten, bir türlü yatırımlara başlayamıyoruz.
Bu işi kan davasına dönüştürenlere gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum.
Ve...
Herkes gibi Aziz Kocaoğlu’ndan düğümü çözmesini bekliyorum.
Siyaseten şık olanı yapmak
Pazartesi listeler açıklanıyor.
Her partide büyük heyecan yaşanıyor biliyorum.
İşin doğrusu ve en demokratik olanı ön seçimle adayları belirlemek...
Elbette bugünkü delege yapısı ve partiler yasasıyla değil...
Süreci doğru ve sağlıklı bir yapıda çalıştırabilecek yepyeni bir siyasi modelle...
Tabii, bunun için gerekli irade varsa...
CHP bazı illerde önseçim yaptı; büyükşehirlerde de merkez yoklamasına gitti.
AK Parti’de eğilim yoklaması yaptı.
MHP’de ise, başvurular genel merkeze yapıldı, genel merkez uygun gördüğü kişilerin başvurularını kabul etti.
Yani daha baştan bir elemeden geçirdi.
Bir, iki haftadır genel merkezlere gitmedim.
Ama gidenler anlatıyor; tam bir curcuna ve kaos olduğunu...
Bazı partiler merkez yoklamasına rağmen adaylarla görüşme yapmak istediler.
Bunun için başta doldurulan formlarla aday adayları Ankara’ya çağrıldı.
Mülakata gidenler anlatıyor.
İlköğretim sınavlarındaki gibi 15’erli gruplarla aday adayları içeri alınmış.
Her birine düşen zaman, beş dakika...
Bu beş dakikada, kendini anlatacaksın, yaptıklarından bahsedeceksin, hayallerini sunacaksın, parti için neler yapabileceklerini söyleyeceksin.
Mümkün mü?
Hem doğru değil, hem de biraz da nezaketten uzak...
O yüzden partilerimiz farklı yöntemleri geliştirmeliler.
Çünkü, bugünkü haliyle hem sağlıklı bir süreç yaşanmıyor, hem de Türkiye’yi yönetmeye talip bu insanlara yapılanlar siyaseten şık olmuyor.
Bu önerinin haklı bir gerekçesi var
İZKA Karşıyaka Bayan Voleybol Takımı 2. Lige düştü. Maalesef... Bütün çabalara rağmen olmadı, takım kötü gidişi tersine çeviremedi. Voleybol Federasyonu Başkanı Ünal Karabıyık’a KSK İZKA’nın sponsoru Azad Yeşil bir mektup yollamıştı.
Bu mektubu da ben geçtiğimiz hafta köşemde yayınlamıştım. Azad Yeşil diyordu ki:
“Düşme kaldırılsın, Bayanlar Voleybol 1. Ligi önümüzdeki sezon 16 takımla oynansın...”
Ünal Karabıyık’ın cevabı olumsuz oldu, ancak Karabıyık, “Bu beni aşar” diyerek topu biraz da taca attı.
Oysa Azad Yeşil’in farklı bir gerekçesi vardı.
Diyordu ki:
“1. Ligimizde Doğu Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz’den hiçbir takımımız yok. Ege ve Güneydoğu’dan da sadece birer takımımız var. Karşıyaka ve Dicle Üniversitesi de ligden düştüğünde; ligimiz neredeyse sadece İstanbul ve Ankara takımları arasında oynanacak...”
Bana göre bu önemli bir gerekçe...
Voleybol Federasyonu karar veremiyorsa, hükümet bu konuda bir adım atabilir.
Neden olmasın...
Paylaş