Paylaş
Ama dikkatinizi çekiyor mu; artık şehirler de ayrı bir yarış içinde...
Kıta Avrupası’nın yerleşik, geleneksel düzenine karşı meydan okuyan başka şehirler ortaya çıkmaya başladı.
Elbette New York, Paris, Londra gibi önemli şehirler dünyaya yön veriyor.
Ama inanın yakında çok daha farklı adresleri konuşmaya başlayacağız.
Ve istiyorum ki; bunlar arasında Türkiye’den de şehirler olsun.
Örneğin Qingdao’yu izliyorum bir süredir. Euronews’te okudum.
Eski geleneğin ticari inovasyonla buluştuğu yer olarak bu şehri anlatıyorlar.
Çin’in sahil kenti Qingdao, Shandong Yarımadası’nın güney ucundaki bir yer...
Şehirde baş döndürücü gelişim görülüyor.
İnsanların ve hayvanların Tao veya evrenle denge içinde yaşaması gerektiğini savunan Taoizm’in doğum yeri olarak biliniyor.
6 milyonluk nüfusu olan bu liman kenti Çin’in tatil bölgelerinden biri olarak da tanınıyor.
Ama Qingdao’yu son yıllarda öne çıkaran asıl olay Fortune Global 500 listesindeki Nokia, Panasonic ve IBM dahil olmak üzere şu anda şehre yatırım yapan 172 şirketin varlığı...
Qingdao’da düzenlenen zirveler ve konferanslar dünyanın her yerinden iş liderlerinin ilgisini çekiyor.
2021’de yalnızca ikinci kez düzenlenen Qingdao Çokuluslu Zirvesi, 10 bin katılımcı ve 500’den fazla endüstri liderinin şehre gelmesine neden oldu.
Şehirde son yıllarda gerçekleşecek diğer önemli toplantı ve etkinlikler arasında 2014 yılında Dünya Bahçe Bitkileri Fuarı; 2008 Yaz Olimpiyatları için yelken yarışları; 2020’de Yabuli Çin Girişimciler Forumu Yaz Zirvesi; 2020 Çin-Avrupa Girişimciler Zirvesi Qingdao Forumu ve 2021’deki Dünya Endüstriyel İnternet Endüstrisi Konferansı yer alıyor.
2018’de küresel övgü toplayan Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi’yle de çok konuşuldu. Zirve ilk kez Şanghay veya Pekin dışında gerçekleştirilmişti.
Qingdao, deniz mühendisliğinden tarıma ve temiz enerjiye kadar endüstrilerde çok çeşitli belediye projelerine yatırım yapmaya ve uygulamaya odaklandı.
İlk üç çeyrekte şehirdeki GSYİH büyüme yüzde 10.7 artışla Çin’in üzerinde gerçekleşti.
Tüketim malları satışları yüzde 18, kentteki sabit varlık yatırımı yüzde 10.9 artmış.
Dış ticaretindeki artış ise yüzde 36.6 yükselmiş.
Sürdürülebilirlik konusunda da şehirde önemli adımlar atılıyor.
Karbon ayak izini sıfıra yakın bir seviyeye indirmek için en son teknolojiler kullanılıyor.
Çevre standartlarını yükseltme, yeşil teknolojiyi tanıtma ve ekolojik farkındalığı teşvik etmek için projeler geliştiriliyor.
Qingdao 2019’da “Çin’in Ekolojik Olarak En Rekabetçi Şehri” seçilmiş.
Qingdao ödülleri arasında “Ulusal Uygar Şehir”; “Çin’in En İyi On İyi Yaşayan Şehri”; “Ulusal Sıhhi Şehir” ve “Çin’in En Mutlu Şehri” unvanları da bulunuyor.
Yani parametreler, kriterler çok değişti.
Bütün bu öyküleri okuyunca insan kendi içine dönüyor ve bizim şehirlerimiz niye böyle olmasın, diye düşünüyor.
Pekin, Şangay değil; Qingdao...
Israrla yazıyorum yıllardır.
Türkiye’nin de İstanbul dışında başarı öykülerine ihtiyaç var.
Bunu İzmir yapabilir, yapmalı da...
Hala bir uçak dolusu insan ölüyor
VAKA sayılarını takip ediyor musunuz?
100 bini geçti.
Resmi rakamlar buysa; siz bunu 5 - 6 ile çarpın.
Çünkü bazılarında hiçbir semptom yok ama test yaptırsalar pozitifler...
Farkında olmadıkları için sokaktalar, iş yerindeler; her yerdeler...
Ve artık ilk günlerdeki gibi bir endişe, korku olmadığı için de herkes ipin ucunu bırakmış durumda.
Ama hala her gün 200’e yakın kişi ölüyor.
Yani bir uçak dolusu insanı kaybediyoruz.
“Aşı olun” çağrılarını defalarca yaptık, yazdık.
Ama anlıyorum ki; orada da ipin ucu kaçtı.
Dilerim yeni bir varyant çıkmaz ve bu pandemi yaza doğru biter.
Elektrikli araçlara hazırlanalım
AVRUPA Komisyonu 2035 yılından sonra benzinli ve dizel araçların satışını yasaklamayı planlıyor.
2035 çok uzak bir tarih değil.
15 yıl bile yok.
Zaten Avrupa’da dizel araç satışları dibe vurmuş durumda. Şarj edilebilen plug-in hibritlerin satışlarında yüzde 70, tam elektrikli araçlarda satışlar ise yüzde 63 arttı.
Avrupa Komisyonu Avrupa’nın iki ana pazarı olan Fransa ve Almanya’yı hem altyapıyı hem de elektrikli araç üretimini hızlandıracak şekilde teşvik etmeyi düşünüyor.
Ancak İsveç, İrlanda ve İtalya’daki elektrikli araç satışlarındaki artış diğer ülkeleri ikiye katlamış durumda.
Bütün bu gelişmelerin Türkiye’de de yaşanmaması mümkün değil.
Türkiye’nin otomotivde bir üs gibi kendini konumlandırması lazım.
Ki; otomotivde gerçekten güçlü üreticilerimiz ve ihracatta çok başarılı bir grafiğimiz var.
Avrupa’daki bu trendin henüz Türkiye’de algılandığını düşünmüyorum.
O yüzden elektrikli araç satışları kadar altyapıda da eksikliklerimiz bulunuyor.
Önümüzdeki birkaç yılda bu trendin bizde de değişeceğini düşünüyorum.
O yüzden herkesin buna göre kendini hazırlaması gerekir.
Hepimizi üzen görüntüler
İPSALA’daki göçmenlere yapılan zulmü görmüşsünüzdür. Türkiye’nin yalnız kaldığı bir konu bu... Gaziantep’e en son gittiğimde kentin fikir önderlerinden şehirde yaşayan, çalışan Suriyelilerle ilgili birçok öykü dinledim. Yine Urfa’da, Kilis’te de benzer öyküler vardı. Bütün büyük şehirlerimizde Suriyeli, Afgan göçmenler ağırlıkta... Ve biz hepsine misafir olarak bakıyoruz. Türkiye’ye insanlık dersi veren ülkeler, kurumlar, platformlar biraz da bu görüntülere baksınlar. İnsanın içini acıtan öyküler...
Ben bu konuda Türkiye’nin gösterdiği tavrı, insanımızın gösterdiği anlayışı her zaman savunuyorum.
Paylaş