Bakalım bu kampanyanın etkileri nasıl olacak

EURONEWS’te okudum.

Haberin Devamı

Girişimci ve yazar Ben Marks Avrupa’da bir kampanya başlattı.
#WorkAnywhere kampanyasının hashtagi...
Yani “her yerde çalışın”, “her yerde çalışmak” fikrini dünyada savunan çok kişi var.
Ben Marks, hareketini şöyle açıklıyor; “Benim gibi dijital göçebe olarak herkesin ihtiyaç duyduğu insani bağları derinleştiren çözümleri kolaylaştırmak istedim. Topluluk yaşamı çalışma hayatına entegre edildiğinde hareketin gücünü fark ettim. Toplum bir yalnızlık salgını yaşarken, hepimizin evden uzakta bir aidiyet duygusu hissetmek için topluluklara yönelmemiz gerektiğine inanıyorum. Ortak çalışma alanları pratik bir şey olarak başlamış olabilir, ancak hızla gelişiyorlar. Tercih ettiğim terim topluluk, çalışma alanı...”
Dünyada son yıllarda katlanarak büyüyen ‘Dijital Göçebe Köyü’ olgusunda görülüyor. Madeira’nın Ponta do Sol bölgesindeki göçebe köyünün yaratıcısı Gonçalo Hall, bana projenin başarısı için topluluğun temel olduğunu söyledi.
Bir başka harika örnek, bin yıllık ve Z kuşağı gezginleri için dünyanın en büyük konaklama markalarından biri olan ve çok sayıda ülkede ortak çalışma, eğlence, sağlıklı yaşam ve yerel deneyimler sunan Selina’dır.
Selina’nın CEO’su Rafi Museri, ‘Selina benzer düşünen profesyoneller arasındaki bağlantıları güçlendirmek ve günümüzün dijital göçebeleri için benzersiz ve işbirlikçi alanlar yaratmak için tasarlandı’ diyor.
Dijital göçebe köylerinin sayısının ileride daha da artacağı bir gerçek...
Peki bu hareket başarılı olur mu ya da karşılık bulur mu?
Ben Marks devam ediyor; “Küçük veya niş gruplar için oluşturulan çözümler, toplumun tamamı için büyük değere sahip olabilir. İnternet başlangıçta orduya yardım etmek için icat edilen bariz bir örnektir. Şu anda yaklaşık 5 milyar insan tarafından kullanılıyor. İki eğilim birleşti. İlk olarak pandemi çalışma hayatını kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde altüst etti ve araştırmalar uzaktan çalışmanın sadece iki yıl içinde yüzde 600 arttığını gösterdi. Birkaç on yıl boyunca ortaya çıkması beklenen değişiklikler iki yıldan kısa bir sürede gerçekleşti. Aynı zamanda toplumumuzda bir yalnızlık salgını şiddetleniyor.”
Ben toplumun değiştiğinin farkındayım.
Akımlara, eğilimlere gözümüzü kapatacak değiliz.
Ama insanlığın giderek yalnızlaşmasına da herhalde izin verecek değiliz.
Ben tamamen evden çalışmaya karşıyım.
Böyle bir iş hayatı olmaz.
Hibrit modelleri dinleyebilirim.
Ama o da her sektörde ve alanda olmaz; bunu da en baştan söylemeliyim.

 

Haberin Devamı

Peki bu yalnızlık
meselesi ne olacak?

Haberin Devamı

BİRÇOK kişiyle konuşuyorum.
Pandemi döneminde evden çalışanlar için işe dönmek epey zor oldu.
Hazırlan, evden çık, trafiğe gir, ofislerde saatlerini geçir; hepsi bir ayrıntı...
Oysa evden çalışmak daha kolaydı.
Daha rahat kıyafetler, trafikte daha az zaman geçirilmesi, insan ilişki yönetiminde daha esnek davranma şansı birçok kişiye cazip geldi.
Ben bu detayları hayatın bir parçası ve güzelliği gibi görürken bazıları teferruat diye bakıyor.
Yanıldıklarını düşünüyorum.
Yine de Ben Marks’ı anlamaya çalışalım; “Uzaktan çalışma şehri banliyölere getirdiğinden, ‘göçebe topluluk çalışma’ alanı modelini ülkenin dört bir yanındaki mahallelerde uygulamak için daha iyi bir zaman olamaz.
Buna benzeyen bir vizyonum var. Yaşadığınız yerden kolay, yürünebilir bir mesafede, son teknoloji bir topluluk çalışma alanı hayal edin. Artık stresli yolculuk yok. Burada aynı şirkette çalıştığınız için değil, ortak bulunduğunuz yer nedeniyle insanlarla birlikte çalışıyorsunuz. Profesyonel bir atmosfer var ama ofis siyaseti yok. Bu çalışma alanına katılmak, eviniz ve işiniz arasında fiziksel bir sınır sağlayarak tükenmişliği bile azaltabilir. Meditasyon grupları, koşu kulüpleri ve rehberlik programları, göçebeler arasında bağlantılar kurar. Bu yeni mahalle merkezleri yerel yaşamın merkezinde yer alıyor ve sosyal bağlantıyı teşvik etmek için bilinçli bir şekilde tasarlanabilir.”
Evet, kulağa hoş geliyor.
Ama gerçekleri de unutmayalım.
Dünyada kaç kişi böyle tasarlanmış dijital köylerde çalışabilir.

Haberin Devamı


Biraz psikoloji biraz da sosyoloji

AİLE ilişkileri, iş ilişkileri 30 - 40 yıl öncesi gibi değil. Bireysel yalnızlıklar artıyor.
Bizim gibi ülkelerin hala avantajları var. Aile bağlarımız gerçekten güçlü... Sosyal bağlarımız, ilişkilerimiz geleneksel bir altyapıya sahip...
Modern dünyanın beklentilerini elbette karşılayalım, buna göre hayatımızı dizayn edelim ama bu gerçekleri de unutmayalım.
Ben yüz yüze eğitimden, iş hayatından yanayım.
Maliyetler, şirketlerin stratejileri, insan kaynakları modelleri dikkate alınarak elbette düzenlemeler olabilir.
Ama olaylara kişisel değil; sosyolojik bir bakış açısıyla da bakmanızı öneririm.


Sayfalar arasında kaybolmak

Haberin Devamı

KIŞ kışlığını, yaz yazlığını bilecek.
Bilsinler ki; benim gibi baharı sevenlere yer açılsın.
Bu arada çok sıcak olduğunu hatırlatayım.
Güneşin altında olmaktansa biraz gölgelerde olup seçilmiş kitapları okumakta fayda var.
Son dönemde harika kitaplar çıktı.
Birkaç tanesini aynı anda okuyorum.
Benim alışkanlığım böyle.
Bu sayede daha çok okuduğumu fark ettim.
Yazın bu sıcaklarında yapılacak en güzel şey de seçtiğiniz kitapların sayfaları arasında kaybolmak.

Yazarın Tüm Yazıları