Avrupa çıpası bize iyi geliyor

Çünkü burada bir barış harekatı yapıyoruz.
Türkiye’nin kurucu felsefesi nettir, kimsenin toprağında gözü yoktur ve bu gerçeği daha güçlü mesajlarla anlatmalıdır.
Suriye konusunda gelişmelerin bundan sonra daha iyi olacağını düşünüyorum.
Türkiye ince diplomasisiyle bölgede dengeleyici ve önemli bir güç olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır.
Bana göre bundan sonraki en iyi hamle Avrupa Birliği tarafında olmalıdır.
AB; Türkiye’ye yanlış yapmıştır, oyalamıştır, verdiği sözleri tutmamıştır, hepsi doğrudur.
Yine de Türkiye’nin Avrupa macerasından vazgeçmemesi gerekir.
En azından demokrasi kriterleri açısından alınması gereken mesafeler vardır ve bu da ancak böyle bir çıpayla olabilecektir.
O yüzden benim önerim; hızlı ve aktif bir Avrupa Birliği müzakere sürecidir.
İngiltere’nin AB’den çıkış arzusu başkadır, Türkiye’nin giriş hikayesi çok başkadır.
Ki;
İngiltere’de bile toplum ikiye, üçe ayrılmıştır.
Türkiye’nin ihracatı ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine, dış ilişkileri ağırlıklı olarak Avrupa ülkeleriyle ve bu bağlar yüzyıllara dayanıyor.
Dolayısıyla Avrupa Birliği çıpası sadece ekonomimize değil; gündelik hayatımıza da iyi gelecektir.

 
Yazamadan edemedim

GALATASARAY Real Madrid maçına 11 yabancıyla çıktı. Keşke takımın yarısı gençlerimizden olsaydı.
Hatırlayın UEFA kupasını alan Galatasaray’ın iskelet kadrosu Milli Takım’ın da kadrosuydu.
Ve nesil yıllarca devam etti.
Şimdi ilk 11’de tek Türk yok.
Birkaç yıl önce de Fenerbahçe basketbolda Avrupa şampiyonu oldu; ilk beşte de tek Türk oyuncu yoktu.
Keşke ilk beşin ikisi de Türk oyunculardan olsaydı.
İşte o zaman o başarı hepimizi mutlu ediyor.
Yabancılara elbette karşı değilim. Kaliteli yabancıların spora kattığı gerçekleri de biliyorum. Yine de yazamadan edemedim.

 
Başarı olsa sesimizi çıkarmayacağız

YABANCI ödediğimiz milyarlara rağmen Türk futbolunun başarı sıralaması giderek düşüyor.
Bakın; UEFA sıralamasında Türkiye’nin ilk 10 içinde kalması büyük önem taşıyor.
İlk 10 içinde olduğumuz için Süper Lig şampiyonu, ön eleme oynamadan Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkını elde ediyor.
Bu sezonu 11. sırada bitirmemiz halinde önümüzdeki sezon yine ön eleme oynamadan Şampiyonlar Ligi’ne katılabileceğiz, ancak 2021-22 sezonunda ön eleme oynanması gerekecek.
Gerçeği söyleyeyim.
11’inci sıra bile tehlikeye girmiş durumda...
İlk 11’de tek Türk oyuncuyla çıkmıyoruz, hadi anlıyoruz.
Bari başarı da gelsin, o zaman söz sesimizi çıkarmayacağız.

Sartre’a mektuplar

YILLAR önce okumuştum. Simone De Beauvoir’den Sartre’a Mektuplar’ı... Hep başucu kitaplarımdan oldu.
Beauvoir Sartre’a diyor ki…
“Siz en kötü üzüntüleri bile köpük gibi dağıtan ve neşeyi kolaylıkla olası kılan zeminsiniz ve bütün iyiliklerin kaynağısınız. Ve sizi paha biçilmez değerlerinize göre seviyorum.”
Ve bir cümle daha...
“Birine güvenerek onu sevdiğiniz zaman, benim sizi sevdiğim gibi o zaman karşınızdakinin her davranışını yumuşak, her sözcüğünü aşağı yukarı doğru ve belirleyici bir unsur gibi alıyorsunuz...”
Ve bir cümle daha…
“Sizin yanınızdayken hiçbir şey bana önemli gelmiyor. Hatta sizden ayrılmak bile. Ama sizden uzaktayken en küçük dert çekilmez oluyor...”
Kendini bırakmış aşkları seviyorum ben...
Bazen tek başına, bazen bir tek vücut olmuş haliyle...
Simone De Beauvoir’ı ve Sartre’ı hiç aklımdan çıkarmadım; onların aşkını, onların tutkularını...
Çünkü onlar bana hep ölümsüz aşkların varlığını hatırlattılar.

 
Toplu ulaşım
projelerinde
gecikiyoruz

TRAFİK büyük kentlerin artık büyük problemi... Sadece bizde değil, bütün dünyada da böyle... Ancak bizde şehirler gerçekten çok kalabalık. İzmir 5 milyonu geçti, Ankara öyle, İstanbul 17 mi, 20 mi, belki daha fazla... Böyle olunca kentleri yönetmek de artık çok zor oluyor. Çözüm daha fazla toplu ulaşımdan geçiyor. Onun için metro şart, tramvay şart, vapurlar şart... İyi de bazı projelerle ilgili imzalar, kararlar neden gecikiyor anlamıyorum.