Paylaş
Üzümlerden bağlara, ünlü şarap üreticilerinden, hangi yemekle hangi şarabın gideceğine...
Petrus’tan, Yquem’den, Cheval Blanc’tan, Mouton-Rothschild’den, Opus One’dan, Krug’dan...
Yeryüzünün en nadir ve pahalı şarabı olan Romanee-Conti’nin bağlarından...
Fransız şaraplarına rakip olan Şili ve Avustralya şaraplarına...
Elbette, gelişen Türk şaraplarına...
Ve harikalar yaratan Prodom markasına...
Atay’lar 2010 Kasım’ında şirket olarak 100’üncü yaşlarını kutlayacaklar.
Türkiye’de bir yüzyılı tamamlamış şirket sayısı oldukça azdır.
Madencilikte uzun yıllardır faaliyet gösteren Atay Holding, son dönemde asıl yaptıkları işle değil de daha çok şaraplarıyla öne çıktı.
Atay Holding’in kendi bağlarından elde ettiği üzümlerden ürettiği şarap, dünyanın şarap üstatları tarafından Türkiye’nin en iyi şarabı seçilince bütün dikkatler Prodom’a çevrildi.
2006’da 90 puan alan şarap, 2007 Mart’ında yapılan tadımlarda 91 alarak yine birinci oldu.
Prodom, Mehmet Atay ile Sevilen markasının dinamosu ve şarabın yapımcısı Enis Güner’in bir projesi...
Küçük ölçekli üreticilerin şarapları genelde sahiplerinin şahsiyetini yansıtır. Prodom da öyle bir şarap...
Fransa’nın Bordo şaraplarını anımsatan bir zarafeti var.
2006 Prodom üretiminde Syrah, Cabernet Franc ve Aydın’da ekili bağlardan elde edilen Petit Verdot kullanılmış.
Daha çok bir “teruar” şarabı.
Yani doğaya saygı duymuş, onu manipüle etmemiş.
Prodom’un iki yıl üst üste şarap üstatlarından en yüksek not alması boşuna değil.
Uzmanlar, Mehmet Atay’ın Aydın’da yetiştirip Sevilen şaraphanesinde sonuçlanan Prodom için “Alışılmamış bir harman. Tattığınızda etkilenmemek mümkün değil” yorumunu yapıyor.
Ben de kendilerine katılıyorum.
Üç farklı üzümün yetiştiği Aydın Savrandere bağları, topraklarının sahip olduğu mineralli yapı nedeniyle şarapta yoğun meyve kokusuyla çok zengin tatlar oluşturuyor. Prodom, 14 ay Fransız meşe fıçılarında dinlendirildikten ve 10 ay şişede olgunlaştırıldıktan sonra uzmanların karşısına çıktı.
Prodom’dan sonra şimdi de Barudi geliyor
BAĞCILIK ve şarap... Çok derin bir konu... Hem sürprizlere açık... Son dönemde bu konuda hem çok sayıda kitap çıktı, hem de internet sayesinde binlerce bağı ziyaret edip bilgi alabiliyorsunuz.
Mehmet Atay, iddialı...
Zaten bu konuda iddialı ve tutkulu olduğunu arka arkaya gelen başarılarla kanıtlıyor.
Sohbet sırasında aklıma Romanee-Conti geldi.
Şarap dünyasının gerçek doruğu, dünyanın en değerli ve en büyüleyici şarabı Romanee-Conti’dir. Tanrı, Burgonya’nın Vosne-Romanee köyündeki bu 18 dönümlük bağa öylesine özellikler vermiş ki, bu bağın senede en fazla 5-6 bin şişe yapılabilen şarabı dünyanın en saygın, en çok aranan, müzayedelerde en çok el değiştirip en çok prim yapan şarabıdır.
Mehmet Atay, “Örneğin benim bağım Romanee-Conti’den daha büyük. Ama hedefim kaliteli ve konuşulan şaraplar yapmak” dedi.
Doğru Romanee-Conti 18 dönümde, Atay’lar 160 dönümlük bağda şarap yapıyor.
Mehmet Atay, Prodom’u işte o yüzden önemsiyor.
Romanee-Conti’ler gibi Prodom da 3 bin 500 şişelik bir seri...
Ama şimdi Barudi geliyor.
Mehmet Atay, çıkaracağı her yeni markayı en az Prodom gibi popüler yapmak istiyor.
Fransızların çekindiğini Mehmet Atay yaptı
Mehmet Atay, bağcılıkta da ezber bozmaya kararlı... Fransa’nın Bordeaux’sunun az tanınan üzümü Petit Verdot artık Aydın’da üretiliyor. Petit Verdot, hala çok popüler değil. Çünkü, hem geç ve zor olgunlaştığı; hem de şarabı tek başına fazla tanenli ve buruk olduğu düşünülse de...
Mehmet Atay, Petit Verdot’dan bir başarı öyküsü yapmayı çoktan başardı.
Bordeaux’da bile tek başına şaraba işlenmeyen, zaten bir bağda en fazla yüzde 4-5 oranında dikilen ve kupajlara baharat gibi katılan bu üzüm; bizde hem kupajlarda, hem de tek başına denendi. Mehmet Atay, Prodom’u Syrah, Petit Verdot ve Cabernet Franc kupajı olarak yaptı. Uzmanlar, üç üzümün, birbirlerinin sivri uçlarını törpülediğini; ilginç, egzotik ve zengin bir şarap ortaya çıkarıldığını söylüyor.
Zeytinyağı da Savrandere’de
Mehmet Atay’la konuşmaya şaraptan girip zeytinden çıktık. Atay Holding Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Atay, mermer ve kömür çıkartılan maden sahalarında, rehabilitasyon amaçlı zeytin, incir bahçeleri oluşturduklarını da söyledi. 50 bin zeytin ağacı dikilmiş, hedef 150 bin olunca Savrandere markası da doğmuş.
Savrandere, Atay Ailesi’nin doğup büyüdüğü köyün ismi...
Atay’lar aromatik, kendine özgü, butik zeytinyağı yapıyorlar şimdi...
Gelecek yıllarda, artan kapasiteyle birlikte zeytinyağı işini büyütmek var akıllarında...
Paylaş