Paylaş
Muğlalı o dört kızın öyküsünü hepimiz çok merak ettik. Nereye gitmişlerdi, başlarına bir şey gelmiş miydi, her zaman alışık olduğumuz haberlerden biri mi gelecekti?
Sonra bulunduklarına dair bilgi geldi. Arkadaşlarımız Banu Şen ile Turan Gültekin Muğla’ya, Yatağan’a gittiler.
Banu yoldayken telefonla aradı. Banu öyledir; heyecanını saklayamaz, biriyle paylaşmak ister. Anlatır...
M.Y’nin babası, dedesi ve diğer kızların babalarıyla Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün önünde yaşadıklarını, hissettiklerini tek tek aktardı. O karşılaşma anını, eve gidişlerini bütün ayrıntılarıyla, en ufak noktayı atlamadan...
Ve dedi ki Banu...
“Bir eve girdik; tek göz oda... Turan bizi bir kareye almakta zorlandı...”
Turan Gültekin ki; yoktan var eden, düşündüğünü fotoğraf karesine aktaran bir gazeteci... Yine müthiş kareler geldi Turan’dan...
“Geç bana o kareyi” dedim; geçtiler...
Beni fotoğraflar çok etkiler, bakışlar, duruşlar...
Kitap gibidir, roman gibidir, sayfalar dolusu yazmana gerek yoktur bazen...
“Yaz Banu...” dedim; “Bana anlattığın gibi yaz, hissettiğin gibi yaz...”
“Oradaydım” diye verdiğimiz köşesinde beni etkileyen o birkaç cümlenin öyküsü işte böyle çıktı.
“O tek göz oda ev ki, kızların aileleriyle doluştuğumuz, Turan’ın bizi bir kareye almakta zorlanacak kadar küçük... Küçücük bir pencereden hayata bakacak kadar yalnız... İşte o bavula belki de ondan böyle sıkı sıkı tutunmuştu, babasına teslim edilirken M.Y... O kırmızı bavul, onların film karelerinde buluştukları, yaşamak istedikleri hayatı yüklenmişti... M.Y.’nin bir eliyle çekiştirdiği valiz, içine hayallerini doldurduğu hayatlarıydı aslında...”
Bir genç kızın hayalleri kırmızı bir bavula sığar mı?
Sığmamalı...
Ama o bavula hapsedilen hayatları, o bavula sığdırılmaya çalışılan dramları aslında bizim tartışmamız gerekir.
Hayat burada çünkü...
Siyasetçilerimiz konuşuyor, nutuklar atıyor, mangalda kül bırakmıyorlar.
Asıl siz bu hikayeleri konuşun...
Asıl siz gençlerimizin güzel hayaller kurmasına yardımcı olun...
***
BU BİR SPOR YAZISI DEĞİLDİR
Bir dertleşme
Bu fotoğrafı Habertürk’ten Sedat Yılmaz çekmiş.
Sedat; gazeteciliğine inandığım bir meslektaşım...
Çektiği fotoğraflar, konuşulan fotoğraflardır. Söze gerek olmayan fotoğraflardır...
Bu da onlardan biri işte...
Rica ettim; Karşıyaka – Kayseri Erciyesspor maçında tartışılan bir pozisyonu çok net gösteren o kareyi bana yolladı.
Bakın fotoğrafa penaltı var mı, yok mu?
Hakem değilim, teknik adam değilim ama iyi bir futbol seyircisiyim. Ezbere, kulaktan dolma bilgilerle maç seyretmeyeyim diye, federasyonun kural değişikliklerine kadar merak edip okuyan biriyim.
Sanki kursa ben gidecekmişim gibi, sahada ben düdük çalacakmışım gibi futbolun teorisini de takip eden biriyim.
Futbolun sahaya çıkan 11’den daha fazlası olduğunu; bilimsel bilgilerle hareket etmedikçe başarılı sonuçların alınamayacağını bilen biriyim.
Şu kadarını da söyleyeyim.
Bu kadar takip etmeme rağmen fanatik de değilim.
Penaltıysa “penaltı”, faulse “faul” derim.
Kazanmak kadar kaybetmenin de şerefli olduğunu düşünürüm.
Bazen hakemlere haksızlık mı yapıyoruz diye düşünüyorum. Biz ekran karşısında çayımızı, biramızı, şarabımızı yudumlarken; bugünün teknolojisiyle kameralar farklı açılardan pozisyonları gösterirken...
O an tekrar üzerine tekrarla karşımıza gelirken...
Ve buna rağmen bazen biz bile oturduğumuz o rahat koltukta kararsız kalırken...
Düşünürken, suskun kalırken...
Acaba o çok eleştirdiğimiz hakemler; yağmurda, çamurda ve bir saniyede karar vermesi gereken hakemler yanlış kararlar veremezler mi diye...
Hakem de insan, göremeyebilir, duyamayabilir...
Kararı yanlış olabilir, herkesten farklı karar verebilir.
Hepsini anlıyorum.
Herkesin olduğu gibi hakemlerin de hata yapabileceklerine inanıyorum.
Ama...
Bir fotoğrafa bakın... Bir kez daha bakın...
Sayfalar dolusu yazmaya gerek var mı?
Ve bu pozisyonun bir benzeri, maç içinde bir kez daha tekrarlanıyorsa, yine “Devam...” deniyorsa...
Kusura bakmayın, bizim de birkaç kelime söyleme hakkımız olsun.
Rizeli futbolcular bile “Gol öncesindeki pozisyonda el vardı” diyor; o golle iki puan gidiyorsa...
Kayseri Erciyes maçında da maç berabereyken iki penaltı pozisyonu verilmiyorsa...
Bunun bir karşılığının olması gerekir.
Dediğim gibi maç kazanılır, kaybedilir, şampiyon olunur, olunmayabilir.
Hepsi sporun içinde var.
Ama fotoğraftaki gibi bu pozisyona penaltı çalmamak, hem de iki kere çalmamak...
Futbolu bilmemektir...
Paylaş