Artık aşı kartı zorunluluğu gelmeli

Avrupa’nın birçok yeri sert kısıtlamalar uygulamaya başladı.
Hollanda, Belçika çok önceden kapanmaya girdi.
Diğer ülkeler de şubatta benzer kararlar alabilir.
Türkiye’de kapanma bu şartlarda zor olabilir.
Gerçekten de esnaf ve küçük işletmeler pandemiden ekonomik olarak çok etkilendi.
O kadar çok yazdım ki; “Kendi karantinamızı yapmalıyız” diye...
Yani bazı şeyleri devletten beklememek gerekiyor.
Örneğin kapalı alanlara girerken aşı kartı istenebilir; aşısızların işletmelere girmesi engellenebilirdi.
Ki;
Dünyanın birçok ülkesinde bu uygulama geçen yıldan beri yapılıyor.
Aşı kartınızı göstermeyince hiçbir yere giremiyorsunuz.
Önümüzdeki hafta okullar yarı tatile giriyor.
Okul dışındaki yoğunluk artacak, kapalı alanlar daha da dolacak.
O yüzden Bilim Kurulu’nun bu tavsiyeyi almasında fayda görüyorum.
Bakanlar Kurulu hafta başında aşı kartı zorunluluğunu mutlaka hayata geçirmelidir.
En azından aşılıların içi bu uygulamayla biraz rahatlayabilir.

Büyük bir dalganın tam ortasındayız

PANDEMİDE ilginç bir döneme girildi. Çok hızlı yayılan bir dalgayla karşı karşıyız. Dünya Sağlık Örgütü geçen gün açıkladı. Birkaç hafta içinde dünyanın yarısına Omicron bulaşmış olacak.
Bunu “Pandeminin sonu...” diye yorumlayanlar da var, “Yeni bir mutasyonun habercisi” olarak yorumlayan da...
Uzman değilim ama çok sayıda bilimsel makale okuyorum, uzman dinliyorum ve danışıyorum.
Bütün rakamlar, veriler, istatistikler gösteriyor ki; aşısızların pandemisini yaşıyoruz.
Yani bu büyük dalgaya aşı olmayanlar neden oluyor.
Şunu da unutmamak gerekir.
İki aşı olup, hatırlatmalarını yapmayanlar da bir süre sonra aşısız kabul edilebilir.
Hastanelerde yatanların büyük çoğunluğu aşısızlar olmasına rağmen bu direnci hala anlamış değilim.
Etrafında Kovid 19’u çok ağır geçirenleri görmelerine rağmen hala aşı randevusu almamalarını da anlamış değilim.
Evet; aşılılar da virüse yakalanıyor.
Ama geçiren birçok arkadaşım; hafif bir nezle gibi süreci atlatıyor.
Ağır geçiren, entübe aşamasına gelen, entübe olan insanları görüyoruz.
Ne olur aşılarınızı olun.
Kendiniz için, sevdikleriniz için aşı olun.

Yine eleştirecekler biliyorum

YİNE mesaj kutularım dolacak biliyorum.
Yine “Sen doktor musun, uzman mısın” diyecekler.
Bazılarının mesajları eleştiri dozunu da aşacak; bunu da biliyorum.
Ama yazmalıyım.
Etraf kırılıyor, kiminle konuşsam pozitif ya da bir yakınının testi pozitif gelmiş.
Gerçekten de pandemideki en yoğun günleri yaşıyoruz.
Ya evden çıkmayın ya da aşısız kalmayın.

İzQ bir başlangıç olsun

İZMİR’in projesi İzQ’yu geçen gün yazdım. Çok sayıda mesaj geldi. İstanbul’u ayrı bir yere koyalım. Çünkü İstanbul’u New York’la, Londra’yla, Paris’le, Şangay’la kıyaslamak gerekir. Onlar başka bir ligde...
Ama dünya da sadece bu şehirlerden ibaret değil.
Bazı kentlerin özgül ağırlığı fazladır.
İzmir de onlardan biri...
Bana göre İzmir’de birçok şeyi yapabilirsiniz.
Yapılıyor da zaten...
Birçok sanayi sektörünün en önemli oyuncuları burada...
Tarımda bölgenin ağırlığı giderek artıyor.
Hizmet sektöründe yine önemli gelişmeler oluyor.
Turizmin Antalya’dan sonraki en önemli merkezleri yine burada...
Ve bence dijital dönüşümde de bir kümelenme yaşanıyor.
Birçok şirket İzmir’e geliyor ya da operasyonlarını büyütüyor.
Oyun teknolojilerinde, yazılımda, yapay zeka uygulamalarında müthiş gelişmeler oluyor.
İlgim olduğu için hepsini yakından takip ediyorum.
Ve gelişmeleri, olabilecekleri şimdiden görüyorum.
İzQ o yüzden önemli bir başlangıç olacak.
Başlangıç diyorum çünkü sonraki adımlar daha büyük ve bir dijital köy formatında olmalı.
Belki de yine İzQ’ya öncülük ve liderlik eden İzmir Ticaret Odası Ekonomi Üniversitesi için yapacağı yeni kampüsünde çok daha büyüğünü orada yapacaktır.
Yapmalıdır da...

Böylesi olmadı herhalde

OLACAK şey değil aslında ama Türkiye’de oluyor. Üç büyükler; yani Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş lige başladıkları teknik direktörlerle yollarını ayırmak zorunda kaldı. Yardımcı antrenörlerle yollarına devam ediyorlar. Herhalde böyle bir tablo hiç olmamıştı. Her konuda olduğu gibi sporda da başarının bazı anahtarları var. En başta kurumsallık, istikrar ve strateji geliyor. Bakıldığında isimleri büyük bu kurumların üçünde de sınıfta kaldığı bir gerçek... O yüzden kalıcı başarılar gelmiyor. Yani sorunu başka yerde değil kendimizde aramalıyız.