Paylaş
Ayvalık, Kuşadası, Çeşme, Bodrum, Marmaris ve Datça Yunanlıların en çok geldikleri turistik ilçeler...
Pandemi nedeniyle ne biz gidebiliyoruz, ne onlar gelebiliyor.
Çavuşoğlu mevkidaşı Nikos Dendias ile görüştü.
İki ülke aşılarının karşılıklı olarak tanınması konusunda anlaştığını açıkladı.
AB üyesi olan Macaristan, Bulgaristan ve Sırbistan’la da karşılıklı anlaşmaya varmıştık.
Avrupa Birliği Komisyonu da dün bir adım attı. Kovid-19 aşısını tam doz olarak yaptırmış aşı sertifikası onaylanmış; PCR testi yaptırmış ve 14 günlük karantinadan muaf olanların da ülkelere giriş yapabileceği tavsiyesinde bulundu.
AB Komisyonu üye devletlerin yaz boyunca seyahat önlemlerini kolaylaştırmasını talep etti.
Dünya normalleşmek zorunda...
Yoksa gerçekten ekonomiler çökeceği gibi ikili ilişkiler de zarar görecek.
Ben turizmi sadece bir seyahat, tanıtım olarak da görmüyorum.
Demokrasilerin güçlenmesi, kültürlerin birbirini iyi anlaması, insanlığın gelişimi olarak da turizmi önemsiyorum.
Üstelik bütün dünyada aşı sıkıntısı devam ediyor.
Herkes Avrupa Birliği’nin istediği aşıya ulaşamayabilir.
Örneğin bizler aşıların başladığı ilk günlerde Sinovac olduk ve aşının üzerinden altı ay geçti.
Şimdi Biontech ile önemli bir anlaşma yapıldı.
Yakında Rus aşısı Spotnik V gelecek.
Yeni yıla doğru Türk aşıları çıkacak.
FAZ 3 çalışmaları hiçbirinde tam anlamıyla bitmiş değil.
Güvenilir, uluslararası kabul almış her aşının seyahat için onaylanmış olması gerekir.
Neyse...
En azından Yunanistan ile seyahat kolaylaşacak.
Adalar rahatlamış oldu.
Özlediğim adalar
DOĞRUSU söyleyeyim.
Atina’yı özledim.
Kolonoki’de, Pisiri’de, Monastraki’de yürümeyi...
Yorgo Korbaki’yle Atina’nın yakın köylerini keşfetmeyi...
Sessizce yürümeyi, akşamları uzun yemekleri...
Ve Sakız’ın hiç bilinmeyen köylerinde denize girmeyi...
Hydra’da martıları izlemeyi, Simi’de karidesli makarna yemeyi, Samos’ta İtalyan köyüne gidip seramik yapmayı da özledim.
İki ülkenin insanları
o kadar benzer ki
GALİBA gide gele Atina sokaklarını öğrendim.
Ezbere gezdirebilirim diyebilirim.
Blu TV’de Yeşilçam dizisini çok beğenerek izliyorum.
Dizide Rumların Anadolu’dan gidiş öyküleri de işleniyor.
Atina’ya gittiğimde İstanbul’dan Atina’ya gitmiş dostlarla çok sık konuşuyorum. Onlarla birlikte maç seyredip yemek yiyoruz. Tuttuğu takımlar hala ağırlıklı Fenerbahçe ve sonra Galatasaray, Beşiktaş geliyor.
Türkçeyi unutmamışlar.
O eski günleri de...
“Biz” derken; İstanbul’dan, İzmir’den, Türkiye’den bahsediyorlar.
Sokaklar arasında dolaşırken Türkçe “İzmir tulumu geldi” yazılarını camlarda görüyorsunuz.
Bazen siyaset gerilse de; iki ülkenin insanları hep birbirine yakındır. O yüzden Yunanistan’da olmayı seviyorum.
Önce okulları açalım
AŞILARI hızlandıralım.
Okulları açalım.
Önce çocuklarımızı bir daha kapanmamak üzere okullarına yollayalım.
Sonra...
Yine aşıları aralıksız yapalım.
Yine restoranları, kafeleri, lokantaları kapatmamak üzere açalım.
Kurallara uyalım, mesafemizi koruyalım.
Geçen yıl yaptığımız yanlışlardan ders çıkaralım.
Ve hayatımıza kaldığımız yerden devam edelim.
Sıfıra yakın Çeşme
ÇEŞME’de, Marmaris’te vaka sayısı sıfırmış. Daha doğrusu sıfıra yakınmış...
Çok sevindim.
Bu yazı iyi değerlendirelim.
Geçen yazı aklımızdan çıkarmayalım.
“Yaz geldi, sıcaklarla virüs kaybolur” dedik; sonbahara çok kötü bir başlangıç yaptık.
Ben yine de uyarıyorum.
Bu virüsle birkaç yıl daha yaşayacağız.
Telafi mutlaka
yüz yüze olmalı
EĞİTİMDE telafi nasıl olur, onu uzmanlar bilir. Ama mutlaka olmalı. Gerekiyorsa yaz tatili kısaltılır, gerekirse ders saatleri eylülden sonra uzatılır. Ama mutlaka yapılmalı bu telafi... Çünkü çocuklarımızdaki eksikleri ben gözlemleyebiliyorum. Ama bu telafi online olmamalı. Mutlaka yüz yüze ve okulda olmalı.
Paylaş