Bazıları beni tanıyor, çoğu da tanımıyor ama takip ediyor.
Bütün mesajları tek tek okuyorum.
Hepsine cevap vermeye çalışıyorum.
Bazılarına geçmişte yardımcı olabilmiştim. Ama benim de imkanlarım sınırlı...
Bu mesajların, telefonların, ricaların arttığını görüyorum.
Ama Türkiye’nin gücü de bu istikrarsız bölgede bir istikrar adası olmasından geliyor.
Biz toplum olarak kendimizi ya çok eleştiriyor ya da çok övüyoruz.
Bazen de eleştiri dozunu kaçırıp kendimize haksızlık yapıyoruz.
Eleştiride de, övgüde de ölçülü olalım.
Çünkü ne düşündüğümüz kadar kötü bir fotoğrafımız var, ne de övündüğümüz kadar işlerimizi yoluna koyabilmiş değiliz.
Ama Türkiye’nin gücünü ve geldiğimiz noktayı da hiç küçümsemeyelim.
14 yaşındaki 8’inci sınıf öğrencisi Rojin Yakıt üzerine havlayarak gelen köpekten kaçarken bir arabanın altında kaldı.
Rojin tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Gözaltına alınan otomobil sürücüsü adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Rojin de; o kara toprağa girdi.
***
Sahil düzenlemesi güzel olmuş. Kesintisiz yürünebiliyor. Hava soğuk olmasına rağmen birçok kişi spor yapıyordu. Hoşuma gitti. Benim hayalimdeki Türk şehirleri işte böyle... İnsanların spor yaptıkları, sanatla uğraştıkları örnek şehirler... Ve bir de mimari...
Sahilde yürürken baktım. İzmir’de, Karşıyaka’da bile kente yakışmayan yapılar var.
Ne bir estetik, ne bir mimari başarı hikayesi...
Sonra düşündüm ve gittiğim Avrupa şehirlerinde hayranlıkla izlediğim o yapılar aklıma geldi.
Bize bu mimari yakışmıyor, bu kentleşme yakışmıyor.
İstenen rakamlara bakıyorsunuz.
Ev fiyatları bir Avrupa kentinden çok daha fazla...
Benim aklıma önce yürümek geliyor. Saatlerce ve tempolu yürüyebilirim. Yürüyorum da...
Örneğin yazmak... Saatlerce yazabilenlerdenim. Kafamı kaldırdığımda bir başka dünyada kendimi buluyorum.
Yine örneğin sergi gezmek, bir müzenin içinde olmak... Saatlerce öyle bir odanın içinde kalabilirim. Resme bakmak, hele sevdiğim, takip ettiğim bir sanatçının eseri karşısında olmak bende gerçek bir detoks yaratıyor.
Hayatın o koşuşturmacası içinde kendimle yalnız kaldığım anlarda ben bunları yapıyorum.
Size de tavsiye ederim.
Örneğin Arkas Sanat Merkezi’ndeki Picasso Sergisi’ne kaç kere gittim hatırlamıyorum.
Banka Sokağı’nda otururken, elime çantamı alır, vapur iskelesine gider, arkadaşlarımla buluşur, Alsancak’a giderdik.
Saint Joseph’e her seferinde farklı sokaklardan giderdik.
O yüzden Kıbrıs Şehitleri bizim gençliğimizin eğlence mabedi gibiydi.
Bugünkü gibi servis yoktu.
Ama kabul etmeliyim ki; bu kadar araç da, trafik kaosu da yoktu.
Her hafta başarı öykülerine yer veriyor. Oradan hem yeni şeyler öğreniyorum, hem Türkiye’nin geleceği için umutlanıyorum.
İflah olmaz iyimser yanım; dijital dönüşümü Türkiye’nin yakalayabileceğini söylüyor.
Bu örnekler de benim moralimi yükseltiyor.
Mete; geçen hafta bir “kafa topu hikayesi” yazdı.
Öyle bir kalemde geçilecek bir mesele değil.
GDZ'in başında Uğur Yüksel var. Daha önce de yazmıştım. İzmir’e gelmeden önce Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (ELDER) genel sekreterliğini yapıyordu. Yüksel aynı zamanda ODTÜ Teknokent’in de kurucu genel müdürüydü.
Bereket Enerji Türkiye’nin en büyük enerji şirketlerinden biri...
Bu sefer ADM’yi merak ettim.
Yani Aydın, Denizli ve Muğla dağıtım şirketine...
ADM’nin de başında sektörün çok deneyimli bir ismi var; Ahmet Bayramoğlu...
Denizlili, İTÜ Elektrik Mühendisliği’nden mezun... Yüksek lisansı Marmara Üniversitesi Uluslararası Ekonomi’den...
Ahmet Bayramoğlu’yla bir günü beraber geçirdim.