Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı da bu kararı bütün Türkiye’ye duyurdu.
İzmir’i yakından ilgilendiren bir açıklama...
Karara göre pandemi sürecinde yurtdışından Türkiye’ye gelen hastalar ancak iki şehre gelebiliyor. İstanbul ve Ankara... Sağlık sektöründe önemli yatırımları ve kurumları olan İzmir’e bu kararla uçak inmesi şimdilik mümkün gözükmüyor.
Kararda özetle şöyle deniyor.
“Havayolu ya da karayoluyla gelenlerin hastaneye transferleri, tedavinin gerçekleştirileceği hastaneler ya da USHAŞ tarafından yapılmalıdır. Hasta ve refakatçileri İstanbul Hava Limanı, Ankara Esenboğa Hava Limanı’ndan giriş yapacaktır.”
Pandemi süreci belediyelere bu fırsatı verdi aslında...
Normalde trafik sıkışıklığından yapılamayacak altyapı çalışmaları bu sürede tamamlandı.
Keşke daha fazlası yapılabilseydi...
Çünkü eminim uzun bir süre böyle bir sakinlik bulmak mümkün olmayacak.
Arada yazıyorum.
Hijyen zaten olmazsa olmaz.
Bana son dönemde en çok toplu taşıma konusunda mesaj geliyor.
Ben tramvayı sık, vapuru da vaktim olduğunda kullanıyorum. Metroyu da trafiğin sıkışık olduğunu tahmin ettiğim günlerde kullanıyorum.
O yüzden bu yönde gelen mesajları dikkatle okuyorum.
Elbette herkesin bir endişesi var.
Yine tekrarlayayım.
Çeşme projesini destekliyorum.
Herkes gibi benim de bazı rezervlerim, şartlarım var.
Ama görüyorum ki; benim için önemli olanlar genel bir konsensüs halinde kabul görmüş durumda.
Öncelikle Çeşme’nin bir başka yere benzemesini; doğasının, değerlerinin, siluetinin bozulmasını istemiyorum.
Avrupa 15 Haziran’dan sonra seyahat yasaklarını kaldırıyor.
Seyahat uyarısı yerine seyahat bilgilendirmeleri başlıyor.
Tabii bu ertesi gün uçaklara binilip bir yerlere gidileceği anlamına gelmiyor.
İnsanların yeni normali önce kabullenmeleri gerekiyor.
Maskesiz bir hayatın daha uzun bir süre olmayacağını şimdiden söylemeliyim.
Herkesin çok iyi bildiği, çok popüler işletmeler açmakla açmamak arasında gidip geliyorlar.
Normalde haziran–eylül ayları arasında açık kalan bu işletmeler, bu yıl pandemi nedeniyle tam bir bekleme sürecine girdiler.
Çünkü kapasiteler yarıya inecek, önlemler artırılacak, herhangi bir sağlık problemi çıktığında hukuksal sıkıntılar işletmeleri zorlayacak.
Ne kadar önlem alsalar da virüsle başa çıkmak çok kolay değil.
Onları dinleyince aklıma şöyle bir detay geldi.
Katılımcıların en çok “eskisinden daha az” yapacağını söylediği aktivite yüzde 61.6 ile “uçak seyahati” olmuş.
Yine katılımcıların yüzde 60.6’sının eskisine göre daha az AVM ziyareti yapacağını ifade etmiş.
Restoran, kafe ve pastaneye gitmek veya sinema, tiyatro ve maça gitmek gibi aktiviteler için katılımcıların yaklaşık yüzde 55’i eskisinden daha az yapacağını söylemiş.
Yani insanlar daha az seyahat etmeyi; AVM’lere gidip vakit geçirmeyi bir süre daha yapmayı istemiyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma’nın dip notlarında “Sağlık ve sosyal izolasyonu koruma konusunda endişeleri olmasına ek olarak harcama ve ekonomik durum konularında da kaygıları olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir” notunu düşmüşler.
Tabii bu hesap edilenler, tahmin edilenler; bir de öngörülemeyenler var.
Birleşmiş Milletler koronavirüsün küresel ekonomiye maliyetinin 8.5 trilyon dolar olduğunu açıkladı.
Bu üretim kaybı geçmiş dört yılın bütün kazanımlarını yok sayıyor.
Daha işsizlikte dibin görünmediği de bir gerçek...
Yeni normalin ne olacağını hep birlikte göreceğiz.