Aynı yıllarda gittiğim Bozcaada sonradan Türkiye’nin en önemli tatil beldelerinden biri oldu. Otellerin sayısı yıllar içinde çok arttı. Adanın özelliklerine uygun butik oteller yapıldı; bağcılıkta öne çıktı.
Şarapları, restoranları, plajları medyanın da ilgisini çekince gerçekten Bozcaada beklediğimin üzerinde bir ilgiyle karşılaştı.
Aslında Bozcaada neyse Gökçeada da odur; hatta daha fazlasıdır.
Türkiye’nin bu en büyük adasının avantajları saymakla bitmez.
Bir kere öylesine bakir ve doğal ki; organik tarım, turizm için o kadar güzel ki, insan gelince bir kez daha iyi anlıyor.
Gelin görün ki...
Son 30 yılda Bozcaada kendini koruyarak nasıl turizmde öne çıktıysa, Gökçeada bir o kadar yavaştan almış.
Beni mutlu eden bir yerdir.
Betona teslim olmamış, hala sakinliğini koruyan, Türkiye’nin en aydın şehirlerinden biridir.
Üniversitenin kente kattığı pozitif etkiyi her zaman fark edersiniz.
Daha da önemlisi Türk insanının tarih yazdığı, dünyaya kafa tuttuğu, yeni bir Cumhuriyet kurduğu yerdir Çanakkale...
Truva’nın önemini bizden daha çok dünya biliyor.
Truva Müzesi de buraya ayrı bir önem kazandırdı.
“Nişan törenleri, taziyeler, toplu taşıma araçları, sahiller, plajlar hala tehlikeli, kalabalıklardan uzak durun.”
Sosyal medyayla biraz ilgiliyseniz; nişanların, düğünlerin devam ettiğini, sahillerin dolu olduğunu, plajlardaki partilerin de tam gaz devam ettiğini görürsünüz.
Ben hayatın tamamen durdurulması taraftarı değilim.
Hatta, pandeminin en başında bile bu görüşteydim.
Nişanlar, düğünler olmasın mı?
Olsun ama mümkünse aile içinde olsun.
Binlerce ton mamayı sokak hayvanlarımıza dağıttı.
Belediyeler olmasa bu hayvanlar açlıktan ölürlerdi.
Çünkü birçok hayvansever hayatın normal akışında onlara mamalar dağıtıyordu.
Benzer bir haberi hiçbir ülkenin yayın organında okumadım.
Çünkü bu bize özgü bir şey...
Bu kadar çok sokak hayvanının yaşadığı bir başka ülke de bilmiyorum.
Ben de severim.
Bu konuda çok defa yazdım.
Perşembe Akşamı Bisikletçileri’ni ilk yazdığımda küçük bir gruptular.
Hürriyet Ege’ye manşet yapmıştık.
Grup epeyce büyüdü; Urla’dan Sasalı’ya kadar geniş bir alanda bisikletlerini sürdüler.
Sonra yeni gruplar oluştu.
Sadece biz değil; bütün dünya iki aylık bir karantina sürecinden sonra 1 Haziran’dan itibaren ekonomilerini açtı. Ve bu dönemi herkes “yeni normal” olarak ilan etti.
Yeni normal; Kovid 19 tehdidini dikkate alarak yaşamayı tarif ediyor.
Hayatımıza devam edeceğiz ama maskemizi takacağız, hijyen kurallarına uyacağız.
Seyahat edeceğiz ama bu tedbirleri almış yerlere gideceğiz.
Aksi halde hayat tamamen duracak ve bu yıkımın üstesinden gelmek çok daha zor olacak.
Türkiye pandemi sürecini gerçekten iyi yönetti.
Kullanılan kelimeler, tarz, olaylar karşısındaki tavır o kadar önemli ki...
Bu sadece siyasette değil; günlük hayatın her alanı için geçerli.
En zor konularda bile kaybedilmemiş bir nezaket olduğunda işleri yoluna koymak çok daha kolay oluyor.
Yazılarımı takip edenler; arada hatırlatmalar yapıyorum.
Siyasetin üslubunu çok sert bulduğumu, bu tonun toplumun günlük hayatını etkilediğini yazıyorum.
Her gün yazan biri olarak ve sektörde 30 yılı geçen bir deneyimle söylüyorum ki;
Üzerinden çok yıllar geçti. İdealist bir hekimdi. Ailenin çoğu doktor olduğu için hep uzun vadeli planlar işitmiştim. Gürbüz ailesinin gelecek planlarında hastaneler, eğitim, yetişip büyüdükleri Kula’nın sanayisine yatırımlar vardı.
Galiba üniversite dışında hepsi oldu.
Üniversite için çok beklediler ama vazgeçmediler.
Kısa bir süre sonra yeni haberlerin geleceğini duydum.
Özer Gürbüz ile geçenlerde sohbet ettik, hem eski günleri andık, hem de artık çok geniş bir yelpazeye yayılmış yatırımlarını...
***
Batı Anadolu Central Hospital’in kuruluşunun üzerinden 21 sene geçmiş.