Vodafone TV, İzmirli futbolsever kullanıcıları için çok özel bir içeriğe ev sahipliği yapıyor.
Futbol dünyasının en büyük derbilerinden biri olan Göztepe-Karşıyaka rekabetini anlatan “Efsane Aşk” belgeselini izleyicileriyle buluşturdu.
Belgeseli RNZ Medya Grup hazırlamış, yönetmenliğini İlker Durmuş yapmış, spor Spikeri Sabri Ugan seslendirmiş.
Bir dünya derbisinin gizemini açıklığa kavuşturan belgeselde, Göztepe ve Karşıyaka’nın efsanevi futbolcuları, yöneticileri ve tribündeki kahramanları konuşmuş.
RNZ Medya Grup Başkanı Nedim Zeper, şöyle konuşmuş:
“Anadolu’nun Futbol Efsaneleri, Türkiye’nin futbol mazisinde yer alan kültürel ve tarihi hazineler sadece bir spor dalının değil, şehirlerin ve ülkemizin geçmişini yansıtıyor. Göztepe-Karşıyaka rekabetinin hiç bilinmeyen yönlerini ve tarihsel serüvenini anlatarak çıktığımız bu yolda bir yandan arşivlerde dolaşırken, bir yandan da tüm kahramanları kendi ağızlarından dinliyoruz. Şampiyonluklar, uluslararası zaferler, unutulmaz futbolcuların su yüzüne çıkmamış öyküleri ve efsane olmak için yaşanan tüm badireler Anadolu’nun Futbol Efsaneleri’nde yer alıyor. Ayrıca izleyenler fark edecektir ki, akıllarımıza kazınan Anadolu kulüplerimizin tarihi sadece 3 puanlık bir mücadele değil, hem var oldukları şehirlerin kusursuz bir portresi, hem de ülke tarihinin mükemmel bir özetidir.”
Hangi vicdanlı bir insanın yüreği bu sözlere dayanır?
Doğru; Pınar hepimizin kızı, kardeşi, artık bir yakını...
Sizce bu cinayetler bitecek mi?
yeni bir olayda yine, “Bu son mu olsun?” diyeceğiz.
Şimdi bir dayanışma sağlamalıyız.
Cıvıl cıvıl, hayat dolu bir genç kız.
Büyük hayaller kurduğundan, gelecek planları yaptığından eminim.
Ve o genç kız, eski erkek arkadaşı tarafından canice öldürülüyor.
Katil zanlısı olarak gözaltına alınan bar işletmecisi eski erkek arkadaşı cinayeti itiraf ediyor.
Genç kızı kıskançlık nedeniyle elleriyle boğup öldürdüğünü, ormanlık alanda cesedini çöp varilinde yakıp üzerine beton döktüğünü söylüyor.
Korkunç bir olay...
Denizi geçtik, derede boğuluyoruz.
İnsanları elbette anlıyorum; çok sıkıldık, evde kaldık, en yakınlarımızı bile görmeye çekindik.
Türkiye bana göre çok başarılı bir Kovid-19 süreci yönetti.
Ama normalleşmeyi çok hızlı yaptık.
Net yazayım.
Cuma Bodrum’daydım, Cumartesi Çeşme’de, dün de İzmir’i dolaştım, İstanbul’dan gelen fotoğraflara baktım.
Yıldırım mahkemede, FETÖ’cüler için “Bu şerefsizlerin hepsi kaçtı ya da yakalandı. Ben yurt dışında olmama rağmen Yargıtay 6 sene 3 ay cezayı onadı. Fransa’dan özel uçak tutarak buraya geldim, suçsuz olduğum için korkmadan geldim. Onlar ise kaçıyor hepsi vatan haini...” demiş.
Davanın 10 yıldır devam ediyor olması da bana göre ayrıca tartışmamız gereken bir olay.
Elbette yargının işleyişine müdahale edecek halimiz yok.
Ama 10 yıl bir insan için gerçekten de uzun sayılabilecek bir süre...
Ben Aziz Yıldırım’ın 3 Temmuz günü söylediği “Ne şikesi memleket elden gidiyor” sözlerini bugün gibi hatırlıyorum.
Organize olduğu çok belli, herkesi bir kumpasa sokan, kurumları ele geçirmeye çalışan bir yapının ülkeyi ne hale getirdiğinin en önemli örnekleriydi bu yaşananlar...
Dünya resmen iki ay durdu. Ekonomiler açılsa da hala belirsizlik sürüyor.
Ve bu ortamda erken seçim tartışmaları yapılıyor.
Üst üste yapılan seçimler, referandumlar toplumu yordu. Bu siyasetin dilini de sertleştirdi.
Meydanların dili değişmeyince de her şey yerli yerinde duruyor.
Bana göre Türkiye’de siyaset kendine yeni gündemler bulmalı.
Geçmişin hesaplaşmasını bir kenara bırakarak sadece ekonomiye, sosyal konulara odaklamalı.
“Bir şeyler oluyor” diyen de vardı, “Darbe” diyen de...
İnanın çoğumuzun aklından darbe olabileceği geçmezdi.
O günlerin çoktan geçtiğini, demokrasimiz böyle bir kesintiye asla izin vermez diye düşünüyorduk.
İlerleyen saatlerde anladık ki; Türkiye bir uçurumun tam ucunda duruyor.
O dakikadan sonra görevimizin başına döndük, olayları izlemeye, olanları aktarmaya başladık.
Bir paralel devlet kurma çabasında olan FETÖ’cü hainlerin bu teşebbüsü halkımızın, devletimizin iradesiyle püskürtüldü.
Ulukent’ten, Menemen’den geçmek gerçekten bir dertti.
Şimdi Bergama’ya çok yakın bir yerden çıkış yapıyorsunuz.
Bu otoyol sayesinde Çandarlı, Şakran, Dikili ve Ayvalık’a gitmek artık çok daha kolay oldu.
Aslında İzmir’in kuzeyi de güneyi kadar güzeldir.
Ayvalık’tan sonra Gömeç, Edremit, Akçay, Burhaniye gelir.
Her birinin bende yeri ayrıdır.