Paylaş
Bir kere söyleyeyim.
Etkinlikler oldukça fazlaydı, konserler müthişti, kalabalık dikkat çekiciydi ve ilgi geçtiğimiz yıllara göre çok ama çok daha iyiydi.
Gelecek yıllar için umutlandığımı söylemeliyim.
Geçenlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’yla da birlikte fuarı dolaştık.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ün fuar söyleşileri kapsamında bir konuşması vardı.
Öncesinde eski Pakistan Pavyonu olarak bildiğimiz binada yeni Kültürpark projesini ilgiyle izledik.
Bu yeni projeyle ilgili sosyal medyada kıyamet kopuyor.
Destekleyenler de var, karşı çıkanlar da...
Eksik bulanlar da var, hiç yapılmaması gerektiğini söyleyenler de...
Aziz Kocaoğlu bir çağrı yaptı.
Dedi ki...
“İzmirlilerden ricam; 15 dakikanızı ayırıp bu tanıtım gezisini gerçekleştirmeniz...”
Ben yaptım.
Destek olanların da, karşı çıkanların da bu sunumu dinlemesini tavsiye ederim.
Çoğu zaman neye destek olduğumuzu veya neye karşı çıktığımızı tam bilmeden hareket ediyoruz.
O yüzden süreçlere dahil olmalıyız.
Fuarla ilgili benim notlarım şöyle
Spor, kültür ve sanatın olduğu bir fuar düşünülüyor. Gençlerin ve çocukların Kültürpark’ta daha çok vakit geçirmeleri isteniyor.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’yle işbirliğine gidilmiş. Ağaçlar koruma altına alınmış; 7 bin 724 olan ağaç sayısına, 640 yeni ağaç eklenecekmiş.
Bence bu sayı daha da artırılmalı.
Atlas Pavyonu ve izinsiz ekler yıkılacakmış. İsmet İnönü Kültür Merkezi orijinal haline dönüştürülerek Mehtap Açık Hava Tiyatrosu’na çevrilecekmiş.
35 bin metrekarelik alana yayılan Sergi Holleri ve Celal Atik Spor Salonu yıkılarak 16 bin metrekareye düşürülecekmiş.
Şimdi...
Hem büyükşehir, hem de sivil toplum örgütlerinin üzerine düşenler var.
Birincisi belediyenin tasarladığı projeyi İzmirlilere iyi anlatması gerekiyor.
Belki de kentin değişik yerlerine özel stantlar kurarak bu tanıtım programını yayması lazım.
Sivil toplum örgütleri de; itirazlarını net ortaya koymalılar.
Ve elbette çözüm önerilerini...
Çünkü Kültürpark gibi hepimizi ilgilendiren bir yerin bugünkü haliyle de kalmaması gerekir.
Şimdinin gücü
David Eagleman’ın “Beyin senin hikayen” kitabında okudum.
Yalnızca ekonomik krizler için geçerli olmayan bu şimdi - gelecek mücadelesi, yaşamımızın birçok farklı kesitinde kendini gösterir. Araba bayilerinin test sürüşü yapmanızda ısrar etmeleri, satıcıların eşyalara dokunmanızı istemeleri hep bu yüzdendir.
Yaptığınız zihinsel simülasyonlar, “burada ve şimdi” gerçekleşen bir deneyimle yarışamaz.
Gelecek, beyin için olsa olsa şimdinin soluk bir gölgesi olabilir. Şimdinin gücü, insanların neden o an için kendilerini iyi hissettirip ileride tatsız sonuçlar yaratabilecek kararlar aldıklarını açıklar. Yapmamaları gerektiğini bildikleri halde içki ya da madde alan insanlar, yaşamlarından yıllar götürebileceğini bildikleri halde anabolik steroid kullanan sporcular, yeni bir ilişkinin cazibesine kapılan evli çiftler...
Şimdinin kışkırtıcı cazibesine karşı koyabilmek için yapabileceğimiz bir şey var mıdır? Evet, vardır. Beyindeki rakip sistemler sayesinde. Şöyle düşünün; Bazı şeyleri yapmanın zor geldiğini hepimiz biliriz. Spor salonuna düzenli olarak gitmek gibi... Formda olmak istesek de, iş salona gitmeye gelince, önümüzde her zaman yapılacak daha zevkli şeyler vardır. O an yapabileceğimiz şeyin cazibesi, geleceğe ait soyut bir zindelik kavramından daha güçlü olacaktır.
***
Benim notum.
Gelecek için şimdi ne yaptığınız çok önemlidir.
Paylaş