Paylaş
Geçtiğimiz hafta içi Ankara Ticaret Odası’nın yoğun gayretleriyle hayata geçirilen 4 yeni yurt dışı uçuş noktasından olan Almanya’nın Frankfurt kentindeydik.
ATO Başkanı Gürsel Baran ve meclis üyeleri hem direkt seferlerin tanıtımı hem de bir fuar kenti olan Frankfurt’ta işlerin nasıl yürüdüğünü tespit için yola çıktı.
Frankfurt seyahatinin son gününde Gürsel Baran’la bir araya geldik. Baran, kent ekonomisinden, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna yönetiminden beklentilere; AVM ve inşaata kilitlenen kent ticaretinden, esnaf sorunlarına kadar pek çok konuda düşüncelerini aktardı.
* Ankara ticareti AVM’ler ve inşaata kilitlenmiş durumda. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
Alışveriş merkezleri kent ekonomisi için soruna dönüştü. Mecbur kalınca gidiyoruz ama inanın keyifle gitmiyorum. Şehir içinde olmaları doğru değil. Dünyanın pek çok yerinde alışveriş merkezleri şehrin dışında ve pazar günleri açık değil. Bizde Eskişehir Yolu’nda yan yana AVM’ler, inanılır gibi değil...
Bazı işleri abartıyoruz, kesinlikle doğru bulmuyorum.
İlk AVM açıldığında hatırlar mısınız? Beğendik mağazası dolduğunda kapıları kapatırlardı, içeri girmek için sıra beklerdik. Şimdi AVM’lere her girdiğimde bir mağazanın kapandığını, yerine yenisinin açılacağını görüyorum. Sürekli devretmeler başladı, onlarda artık para kazanmıyor. O sınırı da aştık. Bu işin rehabilite edilmesi, doğru bir zemine oturması, bu işin de bir anayasası olması lazım. Yakında AVM’ler boşalacak, göreceksiniz. Zarar ediyorlar, abarttık bu işi. Alışveriş Yatırımcıları Derneği ile 3-5 toplantı yaptık, onlar da sıkıntıda. Alışveriş merkezinin içinde boş dükkan mı olur?
YENİ BİNAMIZ YATAY MİMARİ MESAJI OLACAK
* İnşaat sektörüne gelirsek... Orada da tablonun endişe verici olduğunu iddiaları var. Ne diyeceksiniz?
İnşaat bu ülkenin büyüme araçlarından birisi ama ülkenin büyümesini inşaatın üzerine inşa ettiğinizde yarın sıkıntı çok büyük. Ben inşaat malzemesi boya anlamında toptan dağıtım yapıyorum. 200 müşterim varsa 20 tanesi işi bıraktı inşaata başladı. Çünkü bakıyor ki büyük paralar var bu işlerde. Kolay para var, doğru değil inanın. İnşaat sektörü bu ülkenin büyüme lokomotiflerinden biri ama her şey inşaat sektörü üzerine olmaz. Bu ülke ihtiyacı olan üretim.
Sayın Cumhurbaşkanımız çıktı, ‘yatay mimari’ dedi, ne kadar doğru bir cümle. Bizim ATO binasının önceki projesi için 2 tane kule yapmışlar. Biz o projeyi değiştirdik. Bugünkü programımızda fırsat bulursak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a da anlatacağız. Büyükşehir Belediye Başkanımızla da görüştük, bunun öncesinde iznimiz yoktu şimdi inşallah o işi de çözüyoruz. Selçuklu mimarisi tarzında yatay mimari olarak bir bina yapmayı planlıyoruz. Birilerinin yatay mimari konusuna örnek olması lazım, inşaallah biz örnek olacağız.
* ‘70 katlı sembol bir bina’ projesi rafa kalktı anlaşılan. Yeni bina nasıl olacak?
Ankara’da yatay mimarinin ilk örneğini inşallah ATO yapacak, çok arzu ediyorum. Belki o günün şartlarında çok katlı bina doğruydu, kimseyi suçlamıyorum. Mevcut binamızın yerinde Selçuklu mimarisiyle 8-10 katlı yatay bir yapı olacak. Belki bundan sonra yapılacaklar açısından da bir mesaj olur.
7. CADDE VE TUNALI HİLMİ TRAFİĞE KAPATILMALI
* Kızılay, Ulus gibi kent merkezi yerler kan kaybediyor, can çekişmeye başladı. Oralarda ticaretin tekrar canlandırılması için neler yapılmalı?
Alışveriş merkezleri işini çözdüğümüzde bence buradaki sorunlar da önemli oranda çözülür. Biz mesela akşamları Bahçelievler 7. Cadde’ye giderdik. Trafiğe kapalıydı. Tunalı Hilmi’de bir zamanlar kapalıydı...
* Hem Bahçeli hem Tunalı’nın trafiğe kapatılmasını ister misiniz, esnafa faydası olur mu?
Kesinlikle istiyorum. Belki hafta sonları ya da yaz aylarıyla başlatılabilir uygulama. Esnafa da yarayacaktır. Yaz aylarında 2-3 ay Ankara’nın belirli noktalarında trafiği insanlara açın. İnsanlar rahat gezsin, sokakta oynasın. Caddede çocuğuyla rahat gezsin, bunlar çok önemli şeyler.
* Bununla ilgili eylem planı yapıp, belediye başkanına sunma düşünceniz var mı?
Yeni dönemde inanın her şey yapılabilir. Mustafa başkanla bizim kafalarımız uyuyor, uyar. Biz 2-3 kere görüştük. Fuar alanıyla ilgili söyledikleri gerçekten hiç bugüne kadar alışkın olmadığımız bir tarz. “Ben olmayayım, olsam da gelin ne istiyorsunuz? Yapayım, önünüzü açayım, size destek vereyim. Projenizi getirin” diyor. Hiç alışkın olmadığımız tarz. Bu mantalitedeki insanlarla biz, yaya trafiğini de konuşuruz, cadde ve sokakların trafiğe kapatılmasını da konuşuruz. Cadde mağazalarına ne yapabiliriz, bunu da konuşuruz. İşbirliği yaparız, beraber çalışırız, yanımıza başkalarını alırız. İnanın Ankara’da yapacak çok iş var.
DEV PARKLAR BİZDE KARİKATÜR OLDU
* AVM, inşaat konuştuk. Peki kentteki yeşil alan politikası sizce nasıl olmalı?
Unutulmuş, çürümeye yüz tutmuş bir Gençlik Parkı var. Ben 40 yıl önce Gençlik Parkı’na giderdim. Babam bize ödül verirdi ayda bir kere giderdik. Çay bahçesine gider, semaverle çay alırdık, annem pasta, börek yapardı. Kayığa binerdik, atlı karınca, lunaparkı, gezer, dolaşırdık. Ayda bir gün bizim için dünyanın en güzel günüydü. Şimdi kimse gitmiyor. Ankara’nın ortasında bir tane cennet var, kimse farkında değil. Eski haline getirilebilir. Taşınacak askeri birliklerin yerine doğal yeşil alanlar yaratabiliriz. Central Park gibi dev parklar bizde maalesef karikatürize oldu. Bir karikatürde görmüştüm, Central Park’ı koymuş “Buradan kaç tane AVM çıkar. Bunlar hala burayı ağaçlık tutuyor” yazıyordu. Bu mantalitenin değişmesi lazım.
ÖNCE YÜZDE 80 ZAM SONRA YÜZDE 50 İNDİRİM
* Kentte özellikle de AVM’lerde 12 ay boyunca bitmeyen ‘indirim’ler var. İşin ticari aldatmacaya dönüştüğü iddiaları var. Düşünceniz nedir?
Kesinlikle doğru. AB uyum yasalarıyla ilgili işimize gelenleri uyguluyoruz, burada da net bir prosedüre bağlanmış. Bizdeki gibi ürünün üzerine yüzde 80 koyup, yüzde 50 indirim var denmiyor. Outlet ve indirim mantığını, AVM mantığını değiştirmemiz lazım. Sanayi ve ticaret envanteri olması lazım elimizde. Ve insanları hangi işi nerede yapabileceklerine dair yönlendirecek bir üst akıl olması lazım. Nasip olursa yeni dönemle ilgili önemli projelerimiz arasında. Yine çok önemli şeylerden bir tanesi ödeme ahlakı ve ticari söz ahlakı ile ilgili sıkıntılarımız var. Bir tüccar veya herhangi bir birey, devlete yada her hangi birine resmiyete ulaşmış bir borcu olduğunda, bunu ödemediğinde bu her tarafta gözükür. Ev alamazsınız, kiralayamazsınız, araç alamazsınız, ticarethane kuramazsınız, hiçbir şey yapamazsınız. Kara listeye girdiğinizde bundan sonra o ülkedeki işiniz bitmiştir. Bizde öyle değil. İnsanları dolandırıyorum, sonra başka bir isimle yeni dükkan açıyorum. Ticaretle ilgili gerçekten sıkıntılarımız var. Tabii bunlar önemli, riskli konular, siyasiler bu işin içine girer mi? Ne kadar risk alınır, cesaret ederler mi? Ama inanın yapılması gerekiyor.
Paylaş