Paylaş
Şimdilerde ise ‘koronavirüs-toto’ başladı: O pozitif çıkmış, bu negatif çıkmış. Son yıllarda her konuda yapılan spekülasyonlar, en ciddi konuların bile geçmiş hesaplaşmalara dönüştürülme hastalığı yine baş gösterdi.
Birilerinin birilerine yönelik ‘koronavirüs üzerinden itibarsızlaştırma’ ucuzlukları...
* * *
Her konunun hızla dedikodusunu yapmak ve istisnasız her konuda fitneye başvurmak da ayrı bir salgın hali.
Bari bu kez işin ciddiyetine varın, dedikoduyu spekülasyonu bırakın. Amerika’da, Avrupa’da çığırından çıkmış bir durum var. Bizim için de tehlike çanları çalıyor.
* * *
Boş işlerle, birbirimizle uğraşma gafletine düşmeden; iktidarıyla, muhalefetiyle, vatandaşıyla bu süreçte koşulsuz teslim olacağımız şey belli: ‘Pozitif bilim’
Bilim ne diyorsa, sonuçları neyi getiriyorsa, neye katlanmamız gerekiyorsa hep beraber göğüs gerelim.
Bu zor günlerde zihnimizi de bedenimizi de boşuna yormayalım.
KORONA TARTIŞMASI OLURSA VAY HALİMİZE
Bugünlerde kent gazeteciliği rafa kalktı. Kentler ülke, ülkeler de bir oldu. Tüm dünya tek gündeme kilitlendi. Kimi ülkeler sınırlarını kapattı, kimi sokağa çıkma yasağı ilan etti, kimi belli yaşlardaki insanların sokağa çıkmasını engelledi.
Ülkemizde de sık sık sokağa çıkma yasağı ya da alınacak radikal tedbirler tartışılıyor. Bakanlar hemen her gün televizyonlarda...
Ve tüm dünya bir yandan salgına bir çözüm arıyor bir yandan da ne kadar süreceği belli olmayan bu sürecin sonunda ortaya çıkacak tabloyu yorumlamaya çalışıyor.
* * *
Elbette şu anda hepimiz sağlık derdindeyiz. Büyük kısmımız hastalığı kapmama derdinde -sıradan bir öksürükte dahi aklımıza ‘acaba?’ sorusu geldiğini yok saymamak lazım-, bazılarımız tedavide...
Bu günler geçecek, öyle ya da böyle geçecek. Kimine göre Mayıs’ta gerileyecek/bitecek; kimine göre daha da uzayacak. Sonrasında kimine göre normal hayatımıza geri döneceğiz, kimine göre ‘bambaşka bir dünya’ olacak.
* * *
Hani çok klişe bir söz vardır, ‘Biz bu filmi görmüştük’ diye. Hemen hepimizin yaşadıklarımızın konu edildiği filmler ve diziler izlemişliği vardır. Genelde en sonunda bir kahraman çıkar ve dünyayı kurtarır. Filmlerde yaşananları yaşıyor olsak da oradaki gibi bir son beklemek fazlaca iyimserlik olur. Bu ‘kötümser olalım’ anlamına da gelmiyor. İlk yazıdaki, ‘pozitif bilime teslim olma’ zorunluluğunun yanına bu süreçte duygularımızı bir kenara bırakıp gerçekçi davranma gerekliliğini de eklemeliyiz.
* * *
İktidar, muhalefet, her düşünceden siyasiler, yerel yöneticiler vatandaşın dikkat etmesi gerektiği konularda (hijyen, izolasyon) birleşiyor. Tedbirler konusunda ayrışmalar olsa da vatandaşın yapması gerekenler konusunda hem fikirler.
Korkum şu.
Her konunun siyasi tartışmaya dönüşebildiği Türkiye’de, siyasiler zaten gergin olan ortamı gerer.
Hızla yayılan virüs konusu bile bir ayrışmaya yol açarsa, vay halimize...
Paylaş