Koltuklar değişti alışkanlıklar aynı

Yerel seçimlerin üzerinden henüz altı ay geçmedi, genel seçimlere 3.5 yıldan fazla süre var. Son yıllarda rutin takvimdeki seçime en uzak zamanlardayız, sözde...

Haberin Devamı

Bu seçimsiz dönemin tüm yönetim kademelerinde ‘çalışmak’ olması gereken önceliği, maalesef hayata geçirilebilmiş değil.
Gözler elbette İstanbul ve Ankara’da...
Her iki şehirde de 20 yılı aşkın sürenin ardından yaşanan iktidar değişikliği, sonrasında başkanların performansları ülkenin gelecek siyaseti açısından da dikkatle seyrediliyor.
* * *
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu ikinci seçimin ardından belediye başkanı olmasından daha çok siyasi bir figür olarak kamuoyunda değerlendirilmeye tabi tutuluyor. Bunun avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Bu stresi nasıl yöneteceği, özellikle bir kesimin büyük umut bağladığı İmamoğlu’nun siyasi geleceğinin de belirleyicisi olacak.
* * *
Ankara’da ise durum İstanbul’dan biraz daha farklı, Başkent’e şöyle bir bakalım...
2014’teki çekişmeli ve tartışmalı seçimin ardından 2019 seçimini kazanan Mansur Yavaş son 10 yılında hep parçası olduğu Ankara siyasetinin ‘patron koltuğuna’ oturdu.
Başarılı ya da başarısız demek için henüz çok erken. Elbette yapılabilen/yapılamayanlardan kaynaklı öngörülerde bulunulabilir ancak bir adım ötesi ya şakşakçılık ya vicdansızlık olur.
* * *
2014 seçiminin ardından ‘hak yerini bulacak’ sloganı seçimde Yavaş’ın en büyük avantajı olmuştu. Gerilimli bir seçim dönemi olsa da seçimi rahat kazandı Yavaş. Ankaralı’nın Yavaş’a açtığı kredi ortada ve algısı halen çok yüksek. O yüzden bırakın siyasi eleştirileri, haklı tespitler yapıldığında bile bu algı Yavaş’a kalkan oluyor.
Hem AK Parti’li hem MHP’li siyasiler de bu durumu görmüş olacak ki ilk aylardaki sert siyasi eleştirilerini yönetim ve icraat odaklı bir dille değiştirdiler.
* * *
İlk aylarda şirketlerin teslim edilmemesi, genel sekreter ve bürokrat kadrosunun verilmemesi gibi durumlar muhalefet açısından ters tepmiş, ‘Mansur Yavaş’ın belediyeyi yönetmesi engelleniyor’ algısının oluşmasına neden olmuştu. Artık böyle bir durum söz konusu değil, beklenti büyük. Aday olduğu 3 seçimde de en büyük iddia olarak ‘yönetim tarzını değiştirmek’ stratejisini ortaya koyan Yavaş’ın önünde artık imkan var.
* * *
Henüz yönetim kadrosunu tam oturtabilmiş değil, bu yüzden de yönetmenin konforunu yaşayamıyor. Kendisine yük olan değil, yük alan; yalnızca sadakat odaklı değil liyakat odaklı bir yapı kuramazsa ‘yönetim tarzını değiştirmesi’ de pek mümkün gözükmüyor. Belediye yönetimlerinin ilk yılı çok önemlidir ve ilk yılın algısı kolay kolay değişmez. Yavaş ikinci yarı yılında yönetim kadrosunu oturtursa zaten yüksek olan algısı ve açılmış kredisiyle rahat bir 4 yıl geçirebilir ve ‘gelecek’ hesapları yapabilir. Aksi takdirde tercihlerinin faturası Başkan’ın algısında hızla gerileme tehlikesini beraberinde getirir.
* * *
Yazının başlığına gelince...
Geçmişte Başkan Melih Gökçek ve CHP’li belediyeler arasındaki gerilimin faturasını Ankaralı ödemişti. Şimdi ise Büyükşehir ve çoğunluğu muhalefet olan ilçe belediyeleri arasında kopukluk had safhada. Öyle ki, insanları bir araya getirmeyi hedefleyen festivallerde bile birliktelik sağlanamıyor.
Beypazarı, Çubuk gibi ‘Ankaralılık’ temalı festivallere Başkan Mansur Yavaş davet edilmiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin bazı hizmetleri muhalefet belediyelerine sunmadığı iddia ediliyor.
Bu şehrin yöneticileri İstanbul seçiminde bir buçuk ayda 800 bin oyun değişmesine neden olan ‘vatandaş terazisini’ hatırlamalı ve yönetim anlayışlarını gözden geçirmeli. Ankara bu filmi daha önce görmüş ve beğenmemişti.

Yazarın Tüm Yazıları